İnsan yaşamındaki her türlü etkinliğin üstün İslami kurallara göre değil de, ekonomik normlara göre planlandığı bir dünyada ne yapılabilir ki?
Günümüz dünyasında her şey dünya ile ölçülüyor ve dünya ile tartılıyor. Bu gidişle işin aslının öyle olmadığını anladığımız gün çok pişman olacağız.
Günümüz insanının hayatında ekonomik nedenler oldukça önemli yere sahip. Kapitalist düzenin tüketime dayalı kurduğu ve devam etmesi için her türlü yola başvurduğu haz odaklı yaşam tarzı, ekonomik nedenleri modern insanın hayatının ortasına yerleştirdi.
Ekonomik nedenlerin en önemli unsuru para. Para sahip olduğu değerden çok daha kıymetli. Modern çağın insanı paraya sahip olmanın her sorunu çözeceğini düşünüyor.
Unuttuğumuz bir şey var. Paradan ve dünyadan çok daha önemli şeyler var hayatta.
Elbette ki, insanın dünyaya gönderilmesinin çok önemli bir amacı var. İnsan yaratılışının gayesi Allah'a kulluk etmektir.
Allah'a kulluk etmenin ve Allah'ın kurallarına tanımanın ismi İslam'dır. İslam Allah'ın kurallarıdır.
İslam insanlara dünya ve ahiret saadetini vaat eder. İslami kurallara göre yaşamak, insan için dünyada gerçek mutluluğu kazanacağı, öldükten sonra da ebedi mutluluğa ulaştırabilir.
İşte tam da burada toplumsal kuralların İslami normlara göre yapılması gerektiği meselesi ortaya çıkar. Bu insan için son derece mühimdir.
Fakat günümüz insanı gittikçe sekülerleşirken toplumsal kuralları İslami normlara göre değil, ekonomik normlara göre uygulamak istiyor.
Ondan sonra toplumsal barışın tesis edilmediği, en küçük ekonomik krizlerde ayaklanmalar ve mutsuz insanlar topluluğu oluşuyor.
Ve maalesef bu virüs tüm İslam âleminde hızla yayılıyor.
Dünya ve ahiret saadetinin anahtarı İslam’dır. İslam'ın ipine sarılmak insanı kurtuluşa götürür. İsan yaşamına dair her türlü etkinliğin İslami kurallara göre düzenlenmesi gerekir. İslam dünyadaki en kıymetli değerdir.
Eğer bugün Allah'ın dinini ve kurallarını dünyalık değerlere tercih edersek, büyük mahkemede çok pişman olacağız.
Allah muhafaza…