Osmanlı Devleti’nin son yıllarında ve Kurtuluş Savaşı döneminde Karadeniz bölgesinde yaşayan Rum tebaanın ayaklanması, bölgede yaşanan topluluklar arası çatışma ve son olarak Rum nüfusun mübadelesiyle ilgili olaylar, uluslararası kamuoyunda “Pontus Sorunu” olarak bilinmektedir.
Söz konusu tarih itibariyle sorunun tarihsel ve sosyo-kültürel arka planı incelenmekte ve günümüzde bile “Pontus soykırımı” iddiaları tartışılmaktadır.
Batılı tarih yazıcıları Yirminci Yüzyılın ilk on yıllarında meydana gelen Ermeni tehciri ve Rum tebaanın ayaklanmasıyla başlayan olayları tanımlamak için “soykırım” sözcüğünü tercih ederken, Türk tarih yazımı aynı olaylar için “sorun” sözcüğünü kullanmaktadır.
Ermeni olaylarına benzer şekilde Pontus Rumları’nın akıbetiyle ilgili rakip tarih yazımları ortaya çıkmıştır ki, konuyu belgeleriyle birlikte ortaya koyan eserlerden biri Mustafa Kemal’e ait Nutuk’tur.
Nutuk’ta Pontus Meselesi
Nutuk, Mustafa Kemal Atatürk'ün 3 aylık bir süre içinde tamamladığı ve 15-20 Ekim 1927 tarihlerinde Cumhuriyet Halk Fırkası'nın İkinci Büyük Kurultayında kürsüden okuduğu eserdir.[1] Meclis’te gerçekleşen ve otuz altı buçuk saat süren bu tarihî konuşma, Türkiye tarihinin 1919-1927 yılları arasındaki 9 yıllık bir süreci, özellikle Millî Mücadele'de yaşanan olayları anlatır. Nutuk önemli tarihî bir kaynaktır ve Türkiye'nin bu dönemle ilgili en temel resmî tarih kaynağı olarak kabul edilir.
Nutuk’a Mustafa Kemal: “1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Vaziyet ve manzara-i umumiye:” diyerek başlar ve ülkenin genel durumuyla ilgili olarak Rum Pontus faaliyetlerinden bahseder:
“Karadeniz’e sahil olan mıntıkalarda da bir Rum Pontus hükümeti vücuda getirileceği korkusu vardı. İslâm ahaliyi, Rumların boyunduruğu altında bırakmayıp, hakk-ı beka ve mevcudiyetlerini muhafaza gayesiyle, Trabzon’da bazı zevat ayrıca bir cemiyet teşkil eylemişlerdi.”[2]
Mustafa Kemal, iç karışıklıklara değindiği bölümde, konuyu yeniden Rum Pontus Cemiyeti’ne getirir:
“Saygıdeğer Efendiler, genel konuşmamın başında bir Pontus meselesinden söz etmiştim. Bu mesele belgeleriyle herkesçe bilinmektedir. Ancak, bizi de çok uğraştırdığından, burada, onunla ilgili bazı noktalara dokunacağım.
1840 yılından beri; yani üççeyrek yüzyıldan beri, Anadolu'nun Rize'den İstanbul Boğazı'na kadar uzanan Karadeniz bölgesinde, eski Yunanlılığın diriltilmesi için çalışan bir Rum topluluğu vardı.
Amerikalı Rum göçmenlerden Rahip Klematios adında biri, ilk Pontus toplantı yerini şimdi halkın “Manastır” dediği bir tepede İnebolu'da kurmuştu. Bu teşkilâta bağlı olanlar, zaman zaman biri birinden ayrı eşkıya çeteleri kurarak faaliyet gösteriyorlardı. Birinci Dünya Savaşı sırasında da, dışarıdan gönderilip dağıtılan silâh, cephâne, bomba ve makineli tüfeklerle, Samsun, Çarşamba, Bafra ve Erbaa Rum köyleri sanki bir silâh deposu durumuna gelmişti.
Ateşkes Anlaşmasından sonra, bütün Rumlar Yunanlılık millî davası ile her tarafta şımardığı gibi, Ethniki Hetairia (Etniki Eterya) Cemiyeti'nin propagandacıları ile Merzifon'daki Amerikan kuruluşlarının manevî destekleri ile eğitilip yetiştirilen, maddî bakımdan da yabancı hükûmetlerin silâhlarıyla güçlendirilip cesaret verilen bu bölgedeki Rumlar da, bağımsız bir Pontus hükûmeti kurma emeline düştü.
Bu maksatla genel bir ayaklanma hazırladılar. Dağlara çekildiler; Amasya, Samsun ve dolayları Rum Metropolit'i Yermanos'un idaresinde düzenli bir programla çalışmaya başladılar. Bir yandan da, Samsun'daki Rum komitecilerinin başkanı olan Reji Fabrikası Müdürü Tokomanidis, İç Anadolu ile haberleşme sağlamaya çalışıyordu.
Bazı yabancı hükûmetler, Pontus hükûmetinin kurulması için yardımcı olacaklarına söz verdiler. Samsun ve dolaylarındaki Rum nüfusunu arttırmak için de, Rusya'daki Rum ve Ermenileri Batum'da topladılar. Onları, Türk Kafkas ordularından alınıp Batum'da depo edilen silâhlarla donatarak, sahillerimize çıkarmaya başladılar.”[3]
Anadolu’ya çıkar çıkmaz, Türk halkını uyardıklarını söyleyen Atatürk, Sivas’taki Üçüncü Kolordu ve Erzurum’daki On Beşinci Kolordu vasıtasıyla bu çetelere karşı harekâta giriştiklerini ve halkı silahlandırarak ulusal örgütler kurduklarını anlatıyor.
Pontus Rum Örgütleri
Kurtuluş savaşı öncesinde Türkiye'de kurulmuş birçok Rum cemiyeti mevcuttur. Hepsinin amacı Karadeniz’de bir Rum devleti kurmaktır. İşte bunlardan bir kaçı:
Pontus Rum Cemiyeti: Merkezi Samsun olan Pontus Rum Cemiyeti Trabzon, Samsun ve diğer Kuzey Anadolu illerinde Pontus Cumhuriyeti kurmak için faaliyet göstermiştir. Osmanlı’nın son dönemde faaliyet gösteren Cemiyet, Hınçak ve Taşnaksütyun gibi gayrimüslim cemiyetlerdendir, adını eski çağlarda bölgenin eski adı Pontus'tan almıştır. Mondros Mütarekesi'nin getirdiği şartlar altında Rumlar, başta bu örgüt olmak üzere Karadeniz'de Pontus devletini kurmak için propaganda faaliyetlerine başlamışlardır. Bu amaçla Pontus adında bir gazete kurulmuş, 25.000 kişiyi bulan bir örgütlenmeyle faaliyete geçmişlerdir.
Mavri Mira (Kara Baht) Cemiyeti: Mustafa Kemal’in Nutuk adlı eserinde 1 numaralı belgeyle belirtilen, İstanbul Rum Patrikhanesi'nde kurulmuş heyetin adıdır. Başkanı, İstanbul Rum Patrik Vekili Droteos'tur. Yunan hükûmetinden nakdi yardım almakta olup temel görevi Osmanlı vilayetleri içerisinde çeteler oluşturmak, bu çeteleri idare etmek, miting ve propaganda faaliyeti yürütmektir. Ayrıca insani (tıbbi ilaç vb.) yardım adı altında Osmanlı ülkesine silah ve cephane taşımakla görevlidir. Yunan Kızılhaçı ile Rum okullarındaki izci teşkilatları da bu heyete bağlıdır.
Etnik-i Eterya Cemiyeti: Osmanlı Devleti'nden bağımsızlık kazanmak amacıyla bir grup Yunan'ın 1814 yılında kurmuş olduğu bir cemiyettir. Bazı kaynaklarda Filiki Eterya (Yunanca: Φιλική Εταιρεία, "dostluk cemiyeti") olarak da geçmektedir. Batı Avrupa'daki gizli mason cemiyetlerinin kuruluş ve işleyiş yöntemini benimseyen örgüt, 1814 yılında EmmanuilKsanthos, Nikolaos Skufas ve Atanasios Çakalof adlı üç Yunan tarafından, o zamanki Rusya'da günümüzde Ukrayna'nın sınırları içinde kalan Odessa (Hocabey) kentinde kuruldu. Amacı Yunan Bağımsızlık Savaşı hareketini gerçekleştirip Bizans'ı tekrar canlandırmaktı. Bu örgüt paralar toplamış, silah dağıtmış, ayaklanma için propaganda faaliyetlerinde bulunmuştur. Hareketin lideri Aleksandro İpsilanti'ydi.[4]
Kardos Cemiyeti: Mondros Mütarekesi'nden hemen sonra aynı gruba dâhil olan Pontus Rum Cemiyeti'ne silahlı asker ve terörist yetiştiren, bulunduğu dönemde İzmir'in Yunanistan'a bağlanmasını amaçlayan örgütlerden biridir.
İngiliz Muhipleri Cemiyeti (İngiliz Dostları Derneği): Sait Molla gibi üyeleri bünyesinde bulundurmuş, İngiliz Mandasını savunan ve Karadeniz’de bir Rum Pontus devleti kurulmasını teşvik eden bir örgüttür.
Karadeniz’de bir Rum devleti kurulması düşüncesi, sadece Megali İdeaya bağlı örgütlerin faaliyetlerinden ibaret değildi. Uluslararası arenada, emperyalist Batı’nın projelerinde de bir Pontus Cumhuriyeti fikri vardı. Pontus Cumhuriyeti, Karadeniz'in güney sahilinde kurulması önerilen bir Pontus Rum devletiydi. Ülke topraklarının Kuzey-doğu Anadolu'da yer alan tarihi Pontus Bölgesi ve günümüz Türkiye'sinin Karadeniz Bölgesi'nin bir kısmını da kapsaması düşünülmüştür. 1904'te Merzifon'da Pontus Cemiyeti kurulmasıyla güçlenen Pontus Cumhuriyeti düşüncesi, 1919 Paris Barış Konferansı'nda tartışılmış fakat Eleftherios Venizelos yönetimindeki Yunan hükûmeti, böyle bir devletin güvence altında olamayacağından çekinmiştir. Böylece, daha geniş çapta önerilmiş bir ülke olan Wilson Ermenistanı'na dâhil edilmiştir.[5]
[Devam edecek: Megali İdea ve “Soykırım” İddiaları.]
Kaynaklar:
Sinan Meydan, Nutuk'un Deşifresi, Truva Yayınları, Ank. 2006
Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk 1919-1917, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi, Ank. 1997
Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk 1919-1917, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi, Ank. 1991, bugünkü dille yay. haz. Zeynep Korkmaz.
Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Alkım Yayınları, Ank. 1995
Richard G. Hovannisian, The Republic of Armenia, Vol. IV, Berkeley, University of California Press, 1996.
[1] Sinan Meydan, 2006, s. 6
[2] Nutuk, 1997, s. 4
[3] Nutuk, 1990, s.416-417
[4] Fahir Armaoğlu, 1995, s. 169
[5] Richard G. Hovannisian, 1996, s. 40