AHMET DERYA VARİLCİ


Karadeniz Arkeolojisi-Ünye Kalesi


Ünye Kalesi girişindeki kaya mezarının kime ait olduğunu yahut kim tarafından yaptırıldığını anlamak için kalenin antik dönemde nasıl kullanıldığına bakmak gerekir. Her şeyden önce bu kale, diğer kaleler gibi savunma amaçlı bir askeri üs olarak tahkim edilmiş olması gerekir. Bölgede arkeolojik bir araştırma yapılmadığından, kalede ilk tahkimatın ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir. 

Tahkimat veya istihkâm, savaşlarda kullanılmak üzere savunma amaçlı inşa edilmiş askerî yapılar ve binaları tanımlar. 2008 yılında yapılan yüzey temizliği sırasında açığa çıkan dört aşamalı surlardan, kalenin kullanımını MÖ. 2. Yüzyıl’a kadar götürebilmekteyiz.

Araştırmaların derinleştirilmesiyle bu tespiti daha önceki dönemlere kadar götürmek mümkündür. Binlerce yıl süren uygarlık tarihinin çeşitli aşamalarında insanlar, farklı şekillerde savunma amaçlı yapılar inşa etmişlerdir. Ünye Kalesi, Osmanlı Dönemi dâhil tarihin her döneminde yerleşim görmüş ve bu sürecin bazı aşamalarında farklı inşa tarzıyla duvarlar örülmüş yahut yenilenmiştir. En son en dıştaki sur kalıntıları 60’lı yılların sonunda restorasyon amaçlı yeniden yapılandırılsa da aslını yansıtmaktan uzak kalmıştır. 2008 yılındaki yüzey temizliği esnasında, “eskitme” yöntemine başvurulmuş, yakın dönemde inşa edilen bu duvarlar kalenin genel durumuyla uyumlandırılmaya çalışılmıştır. 

 

Mitridatların Ünye Kalesi 

 

Savunma anlayışı, Hellenistik dönem tarihinde en çok karşılaşılan konulardan biridir. Dönemin çalkantılı ve savaş odaklı doğası gereği, savunma üzerinden toplulukların ekonomisi, sosyal yapısı ve askeri organizasyonu hakkında birçok bilgiye ulaşmak mümkündür. Büyük İskender’in ölümünden sonra komutanları arasında Anadolu coğrafyasını paylaşmak üzere gerçekleşen savaşlar idari olarak boşlukların oluşmasına neden olmuştu. Bu karmaşayı fırsat bilen bazı krallıklar güçlenerek tarih sahnesinde yerlerini almaya başlamışlardı. Bunlardan bir tanesi de Orta Karadeniz Bölgesi’nin tek gücü haline gelen Mithradat Krallığı’dır. Greko-Pers odaklı bir politika yürüten krallık kendine has bir yönetsel yapıya sahipti. Hellenistik dönemin diğer krallıklarından farklı olarak Mithradatlar kentleşme politikası gütmemiş, kırsalın efektif bir şekilde yönetilmesine dair bir düzenleme gerçekleştirmişti. Verimli tarım arazileri, bu arazilerden elde edilen ürünü krallık ekonomisi için katkıya dönüştüren köy toplulukları ve bunların içinde bulunduğu vadileri, önemli geçiş noktalarını koruyan gözeten kaleler ile kült merkezleri, krallığın yönetsel organizasyon şemasını oluşturmaktaydı.[1]

 

Kale Yerleşimi / Yerleşke Kavramı

 

Ünye Kalesi yerleşimi, öncelikle savunma amaçlıdır. Müstahkem mevki anlamına gelen kaleler; sağlamlaştırılmış, tahkim ve istihkâm edilmiş, hasmın harekâtını güçleştirmek, geciktirmek için stratejik yollar üzerine kurulmuş alanlardır. Ünye Kalesi de ulaşımı güç, sarp bir kayalık alana kurulmuş, dört kademeli surlarla tahkim edilmiştir.

Kale, bölgede sadece savunma amaçlı yapılar olmayıp, üretimin organizasyonu ve siyasi yönetim merkezleri olarak da işlev görürüler. Düşman akınları sırasında bölge halkının sığındığı yerler olması yanında, üretimin düzenlendiği ve bölüştürüldüğü alanlardır.

Oinoe/Ünye’nin böyle kilometrelerce uzağındaki bu kale, asla Ünye’yi savunmaya yarayamaz, yalnızca iç bölgeden gelip Ünye’ye çıkan yolu denetlemek için yapıldığı bellidir.[2]

Bilge Umar’a ait bu belirleme kalenin hangi dönemi için söylenmiştir, belirtilmiyor. Ünye’nin kuruluşunu MÖ. 5. Hatta 7. yüzyıla kadar taşırken (Kolonyal Dönem), söz konusu sarp kayalığın kale amaçlı kullanılıp kullanılmadığı bilinmemektedir. Kimmer ve ardından İskit akınlarının hüküm sürdüğü dönemde bölge tam bir bilinemezler yumağıdır. 

Aslında Ünye Kalesi’nin tarihi Anadolu’da Pers hâkimiyetinin sona erdiği dönemle birlikte başlamaktadır. Bu dönem, Büyük İskender’in tüm bölgeyi fethettiği ve Hellenistik Krallıkların kurulduğu dönemdir. 

Bölgedeki idari boşluktan yararlanan Mitridat Krallığı, Karadeniz’de hâkimiyet kur5muş ve II. Mithridates zamanında (MÖ 250-MÖ 220 civarı) Orta Karadeniz kıyılarını ele geçirmiştir. Ünye Kalesi girişindeki kaya mezarının da bu dönemde yapılmış olması muhtemeldir.

Bölgede egemenlik kuran II. Mithridates’in Ünye Kalesi’ni kurduğu yahut zapt ettiği biçiminde bir bilgiye sahip değiliz. Ancak Mithridat krallığının siyasi ve ekonomik yapısı gereği bu kaleyi kullandıklarını söylemek mümkündür. Haliyle kale girişindeki söz konusu kaya mezarı da Mithridatlar’a özgüdür, onlara ait olmalıdır.[3] 

Ancak kral bu mezarı kendisi için değil de bir ittifak sonucu evlendiği eşi "Laodice" (gerçek adı bilinmiyor) adına yaptırmış olmalıdır. [4]

II. Mithridates’in mezarı, Amasya’da Harşena Dağı’nda “B” ile işaretli mezardır. Bu dönem Pontus krallığının mezarları dağın güney yamacında bulunmaktadır.[5]

En büyük kralları VI. Mithradates ise, cesedinin Sinop’a getirilmesinden ötürü Sinop’taki nekropole, bir başka kraliyet mezarlığına defnedilmiştir. [6] 

Bir rivayete göre de VI. Mithradates altın heykeliyle birlikte Sinop’ta bilinmeyen bir yerde gömülüdür.[7]    

 

II. Mithridates (MÖ 250-MÖ 220)

 

Ünye Kalesi’ndeki antik mezar araştırmacılar tarafından II. Mithridates’le ilişkilendirilir, buna dair net bir belge olmadığı da vurgulanarak.[8]   

II. Mithridates, Hellenistik Dönem’de Orta Karadeniz kıyı kesiminde kontrolü sağlayan Pontos kralıdır. Bu nedenle hayat öyküsü üzerinde biraz durmak gerekir.

II. Mithridates, babası Ariobarzanis'in ölümünün ardından üçüncü Pontus kralı olarak tahta çıkmıştır. Babası öldüğünde küçük yaşlardaydı. Tahta çıkışından kısa süre sonra krallığı Galatlar tarafından istila edilse de bir süre sonra onları püskürtebildi. Büyük olasılıkla MÖ 240/239 gibi Seleukos İmparatorluğu II. Seleukos'un kızı Laodike ile evlendi.[9]

Bu evlilikle beraber Frigya bölgesinden bazı şehirleri çeyiz olarak alırken, krallığında da Seleukos yanlısı dış siyaset izlemeye başladı. Bununla birlikte kayınpederi II. Seleukos ile kayınpederinin küçük kardeşi Antiohos İeraks arasında MÖ 237 yılında yaşanan Ankyra (Ankara) Muharebesinde Antiohos İeraks'ın yanında yer alarak savaşın kazanılmasında rol aldı. MÖ 222'de kızı Leodike'yi Seleukos İmparatoru III. Antiohos ile evlendirerek Seleukoslarla ilişkilerini yeniden güçlendirdi.

MÖ 220'de dönemin güçlü şehirlerinden Sinop'a saldırsa da, Rodoslulardan yardım gören şehri ele geçiremedi. Ancak Orta Karadeniz’de egemenliğini güçlendirdi ve kıyı kesiminde kontrolü sağladı. Bu durumu Helenistik dönemi ayrıntılarla ele alan antik Yunan tarihçisi Polibios, Yunanca adını taşıyan 40 ciltten oluşan ama günümüze ancak ilk 4 cildi kalmış olan “Akdeniz Dünyası ve Roma’nın Yükselişi” adlı eserinde anlatır.[10]

MÖ 220 tarihinden sonraki hayatı net bilinmemektedir. MÖ. 220 ile 2010 yılları arasında öldüğü ya da krallığını oğlu III. Mithridates’e bıraktığı belirtilir. 

 

Atmaca Kalesi Efsanesi

 

Boğaziçi Üniversitesi eski profesörlerinden John Freely (1926-2017), Ünye Kalesi’ni (dönemin derebeyinin adıyla Çaleoğlu Kalesi) anlattığı eserinde, edebiyat dünyasında yazılan ilk roman kabul edilen bir yapıta atıfta bulunur. Fransız yazar/şair Jean d’Arras’ın yazdığı on dördüncü yüzyıl romansı Mélusine adlı romanda geçen Atmaca Kalesi’nin Ünye Kalesi olduğu ileri sürer.

Çaleoğlu Kalesi aynı zamanda efsanevi Atmaca Kalesi’dir, edebiyata ilk olarak, Jean d’Arras’ın yazdığı on dördüncü yüzyıl romansı Mélusine’de görülür. Mélusine, hem Kıbrıs’ı hem de Kilikia Ermeni Krallığını yöneten hanedandan Lusignan kontu Raimondin’in karısıydı.  Efsaneye göre, Mélusine’in kız kardeşi prenses Merlier, kıyamete kadar bu kalede mahpus tutulmaya mahkûm edilmişti. Gardiyanı bir atmacaydı ama aynı zamanda kalenin etrafında şövalyeler de nöbet tutuyordu. Şövalyelerin görevi atmacaları uyanık tutmak ve yemeden, içmeden, uyumadan, sohbet etmeden üç gün boyunca kalenin dışında beklemekti. Ödül olarak mahpus prenses, ‘maddi’ olmak kaydıyla, her dilekleri yerine getiriyordu ama ondan ‘vücudunu ya da evlilikle veya başka yollarla aşkını talep edemiyorlardı’. Uygunsuz istekte bulunan şövalyelerin dokuz nesli bahtsızlıktan kurtulmuyordu. Bir Ermeni kralı nöbetini tuttuktan sonra prensesi istemiş, ceza olarak da o ve torunları kendilerini bitmeyen bir savaşın içinde bulmuşlardı.”[11]

15. yüzyıl Fransız şair ve besteci Jean d'Arras’ın Roma de Mélusine Le Noble Hystoire adlı eseri roman formatında yazılan ilk eser olarak kabul edilir. Şiir kalıplarından bir hayli uzaklaşmış bir eser olması ve içeriği bakımından roman türünün prototipi sayılır.[12]

Bir atmaca efsanesi üzerine kurgulanan eserde, bitip tükenmek bilmeyen savaşlar konu edilir. Savaşların geçtiği bölge ve Ünye kalesi üzerinde bulunan kartal figürü, efsanede sözü edilen Atmaca Kalesi’nin Çaleoğlu Kalesi olduğu kanaatini doğurur. Kaledeki kartal figürü Bijikşyan’dan Hamilton’a, Hommaire’den Vital Cuinnet’e kadar birçok gezgin ve yazarın dikkatini çekmiştir. Fransız seyyah Hommeire’in Ünye’de kalarak yaptığı araştırmalar, tarihçi Cramer’in Niksar’ın kuzeyinde “Coenon Chorion” diye anılan kalenin Ünye kalesi olması gerektiği sonucuna götürür.

 

Karadeniz Arkeolojisi Devam Edecek: Ünye Kalesi yerleşkesi / Chabackta

 

Kaynaklar:

 

Sökmen, Emine. 2016, Mitridat Krallık Coğrafyasındaki Kalelerin Tanımlanması, ODTÜ Doktora Tezi, Yerleşim Arkeolojisi Bölümü, Ankara

Højte, Jakob Munk. 2009, Mithridates VI and the Pontic Kingdom, Aarhus University Press

Umar, Bilge. 2000, Karadeniz Kappadokia’sı (Pontos), İnkılap Yay. İst. 

Varilci, A.D. 12.02.2025, Amasya Kral Kaya Mezarları, Ünye Kent

Fleischer, Robert- 2005, The Rock-tombs of the Pontic Kings in Amaseia (Amasya)

Özsait, Mehmet. 2008, Arkeolojik Verilerin Işığı Altında Ünye, 25. Arş. Sonuçları

Polibios, 2022, Akdeniz Dünyası ve Roma’nın Yükselişi I-II, Alfa Yay.

Arslan, Murat, 2007, Mithradates VI. Eupator, Roma’nın Büyük Düşmanı, Odin Yay. İst.

Freely, John. 2008, Türkiye Uygarlıklar Rehberi-2, Yapı Kredi Yay. 4. Baskı, İst. 

Kabayel, A.-Varilci A.D. 2011, Gezginlerin Gözüyle Eski Ünye 26, (10 Haz. 2011 Ünye Kent)


 

[1] Sökmen, 2016, s. VI

[2] Umar, 2000, s. 92

[3] Daha önceki yazılarımızda ifade ettiğimiz gibi Ünye Kalesi kaya mezarının mimari tarzı ve Hellenistik Mitridat krallığına ait tarihsel belgeler bizi bu sonuca ulaştırıyor. Yeni belge ve bulgularla bu durumun çürütüleceği ana kadar en gerçekçi tespit bu olacaktır.   

[4] Bir başka tahmine göre mezar, VI. Mithridates’in gözde eşi Monime’ye aittir. Bir zamanlar Pharnakeia'da (Giresun) esir tutulan Monime, daha sonra Ünye Kalesi’ne hapsedilmiş ve intiharının ardından Ünye Kalesi girişindeki kaya mezarına defnedilmiştir. Plutarkhos (Luc. XVIII. 2) ve Aelianus’a (Fr. 12 str. 2) göre, antikçağda güzelliği dillere destan olan Monime, Miletos’luydu. Ancak Appianos (Mithr. 21; 27)’de, onun Stratonikeia’lı Philopoimenos’un kızı olduğunu ifade etmektedir.(Bkz. Arslan, 2007, s. 361)

[5] Varilci, 2025,  Fleischer, 2005

[6] Arslan, 2007, s. 510

[7] Sinop İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü web sayfası

[8] Özsait, 2008, s. 295-296

[9] Højte, 2009 

[10] Polibios, 2022, s. 44-46

[11] Freely, 2008, s. 114-115

[12] Kabayel-Varilci, 2011

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593