AHMET DERYA VARİLCİ


Karadeniz Arkeolojisi - Helenistik Kültür (II)


“Bu dönemin sanatından genellikle Yunan Sanatı değil de Hellenistik Sanat diye söz edilir. Çünkü Büyük İskender’in Doğu’daki ardıllarının (haleflerinin) kurdukları imparatorluğa genellikle bu ad verilir. Bu imparatorlukların, örneğin Mısır’da İskenderiye, Suriye’de Antakya ve Küçük Asya’da Bergama gibi başkentlerinin gereksinmeleri, Yunan başkentlerinkinden değişikti. Mimaride Dor üslubunun güçlü ve yalın biçimleriyle, İyon üslubunun rahat zarafeti yetmez olmuştu. Korint üslubu, Doğu imparatorluklarının ölçüsüne ve geleneklerine uyarlandı.” E. H. Gombrich  

 

Hellenistik Devir’de, Klasik Devir’in görkemli tanrı ve tanrıçaları yavaş yavaş insanlaşmaya, insansı özellikler kazanmaya başlarken, dönemin iktidar sahibi kişileri de tanrılaşmaya, tanrısal özellikler kazanmaya başlamıştır. Diğer bir ifadeyle bu dönemde tanrılar insanlaşırken, insanlar tanrılaşmıştır.[1]

Büyük İskender’in bir resmi geçseydi elimize, tümden değişik bulurduk onu. Olsa olsa Lisippos’un yaptığı heykelin Asya’nın gerçek fatihinden çok, bir tanrıya benzediğini söyleyebilirdik.[2]

 

 

Hellenistik Dönem Sanatı

 

Sanatın dönemin dönüştürücü yapısı en fazla heykelde kendini gösterdi. Dinamik ve coşkulu yüz hatları, muktedir ve zinde kral imgesi, heykelde hareket ve kusursuzluk bu dönemde zirve yaptı. İskender heykelleri, soyluların örnek alarak taklit ettirdikleri eserler arasında yer aldı. İskender’den VI. Mithridates’e kadar tanımlı ve tarihli eserlerdir. Sporcu heykelleri arasında Lysippos’un Apoksyomenos’u ve Delphoi’daki Daokhos Anıtı vardır.

Giyimli tanrıçalar ve kadınlar, MÖ.300’lere tarihli Euthydikes’in Tykhe’sinden birinci yüzyılın başına tarihlenen Magnesia kadınlarına üç yüzyılı da kapsayan bir seri tarihli örnekle temsil edilmektedir. -Çıplak Aphroditeler için MÖ. 4. yy sonunda Knidia (Datça), Knidos Aphroditesi, Praksiteles tarafından MÖ. 4. yy ortası veya sonunda yapılmıştır.

Barok gruplar içerisinde Büyük Galat grubu (Attalos Galatları) bilinmektedir. Ludovisi Galat’ı ve eşi. (intihar sahnesi) içlerinde en tanınmış olanıdır.[3]

Heykel sanatında vücutla drape (giysi kıvrımı) ilişkisinde ortaya çıkan bir başka durum da ıslak tarz olarak adlandırılan, şeffaflığı sağlayan buluştur. “Sandalet Bağını Çözen Zafer Tanrıçası” (Victory Untying Her Sandal) rölyefinde bu etki gözlenebilmektedir. Islak kumaşın vücut üzerinde yarattığı şeffaflık efekti, vücuda yapıştığı yerler dışında figür yüzeyi boyunca ilerleyen kumaş bölümlerinin vücuttan uzaklaştırılmasıyla sağlanmaktadır. Burada drapenin çizgisel formları kompozisyonun etkisini arttırmada önemli bir araç olmuştur.

“Samotrake Nikesi” (Victory of Samothrace) ise Helenistik-Barok üslupla yapılmış, drapeleri açısından heykelde ıslak etkiye verilebilecek iyi bir örnektir.

Pergamon, en iyi bilinen Hellenistik sanat merkezidir. Pergamon kralı Attalos’un Galatlara karşı kazandığı zafer, Hellenistik Barok denen sanat akımını ortaya çıkardı.

Pergamon’daki Zeus Sunağı, Olympos Tanrıları ile Devlerin savaşını (gigantomakhia) betimleyen yüksek kabartmaları, dönemin başyapıtları arasındadır.[4]

 

İskender Sikkeleri

 

İskender, bir “dünya imparatorluğu” niteliğini taşıyan devletinde para birliğini sağlamış, çok sayıda darphanede benzer tiplerle İskender sikkeleri basılmıştır. Tek bir para sisteminin kabul edildiği bu sikkelerin ön yüzünde Herakles başı, arka yüzde ise tahtta oturan Zeus tasvirleri kullanılmıştır. Büyük İskender’in Anadolu’daki ilk darphanesi olasılıkla Tarsus’ta idi. Birim ağırlıkla drahmi ve tetradrahmi’dir.[5]

İskender sikkelerinde zamanla “basileus” (kral) unvanı kullanıldı. Bu unvanı ölümünden sonra da pek çok kral kullanmaya devam etti. 

 

Hellenistik Çağı Açıklayabilmek

 

Hellenistik Çağ İskender’le başlamıştır. İskender’in Doğu seferine başladığı M.Ö. 334 yılı ile son Hellenistik krallık olan Ptolemaioslar’ın Roma tarafından ortadan kaldırıldığı M.Ö. 30 yılı arasındaki dönem Hellenistik Çağ olarak adlandırılmaktadır. İskender iyi eğitimli bir liderdi. Pers Devleti’ne son verdikten sonra da onların idare sistemini sürdürmüş, Hellen ve Makedonlarla Persleri kaynaştırmaya çaba göstermiştir.

Eski Yunanca onun zamanında yaygın olarak kullanılan bir dil oldu. Hellen kültür ve uygarlığının, Doğu’daki kültür ve uygarlıklarla kaynaşması ve etkileşim Hellenistik Çağ’ın karakterini belirlemiştir. Hellenistik Çağ’ın ardından ondan çok daha uzun süren Roma Dönemi’nde Hellen kültürü ve dili etkisini sürdürmüştür. Anadolu’da Roma tebaası anlamına gelen ve “Rum” denilen kesimin dili de ağırlıkla Yunanca’dır. Hıristiyanlığı benimsemiş olan bu kesim, Anadolu’nun Türklerce fethinin ardından, önce gayrimüslim sonra da “Yunan” kabul edilmişlerdir.[6]   

İskender’in ölümünden sonra ortaya çıkan Hellenistik Krallıklar, Hellenistik Çağ’ın daha iyi anlaşılmasına olanak sağlar. Karadeniz’in tarihsel yapısında önemli izler bırakan Pontos Krallığı da bu çağı açıklayabilmenin önemli bir argümanıdır.

 

 

Kaynaklar:

 

Gombrich E.H. Sanatın Öyküsü, İst. 1980, Çev. Bedrettin Cömert, Remzi Kitabevi

Özgan R. Hellenistik Devir Heykeltraşlığı I, İst. 2016, Arkeoloji ve Sanat Yay. 

Akurgal, Ekrem-Anadolu Uygarlıkları, 2017, Phoenix Yay.

Akurgal, Ekrem-Anadolu Kültür Tarihi, 2019, Phoenix Yay.

Tekin, Oğuz-Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İstanbul 2018, İletişim Yayınları.

Tekin, Oğuz-Hellenistik ve Roma Dönemlerinde Anadolu, 2023, Yapı Kredi Yay.

Schuler, Christof-Kırılganlık ve Direnç: Hellenistik Küçük Asya’da Hellen Kent Devletleri (Poleis) [Tekin, Oğuz-Hellenistik ve Roma Dönemlerinde Anadolu, 2023, Yapı Kredi Yay]

Erbaşı, F.S., Doğancı, K.-Anadolu Uygarlıkları, Paradigma Akademi Yay. Çanakkale, 2023


 

[1] Özgan R. 2016, S. 10

[2] Gombrich E.H.1980, S.72 

[3] Barok Sanat’ın kökleri Hellenistik döneme dayanır. Avrupa’da XVI. yüzyılın sonlarında başlayıp XVIII. yüzyılın ortalarına değin süren, güzel sanatlarda şaşırtmayı, görkemi ve göz kamaştırıcılığı yeğleyen bir sanat biçemidir. Özelikle Laocoön ve Oğulları heykeli Barok tarzın ünlü antik bir sanat eseridir. 1506 yılında yapılan kazılar sırasında Roma'da bulunmuş ve Vatikan'da halka açık bir şekilde sergilenmektedir. Şaheser kalitesindeki eserde gerçek hayat ölçülerinde bir grup insan temsil edilmiştir.

[4] Bergama’dan Berlin’e taşınan Zeus Sunağı, at nalı biçimde yapıdır. 35,64 m genişliğinde 33,4 m derinliğindedir. Yapının ön tarafında bulunan merdivenler 20 m. genişliğindedir. Dış cephe freskleri antik Helen dünyasının Olympos tanrıları ile devler -Gigantlar- arasındaki savaşı, iç alandaki freskler Pergamon'un kuruluş söylencesi olan Herakles’in oğlu Telefos söylencesini anlatır. Yapının kalıntıları 1870'li yıllarda Alman mühendisi Carl Humann tarafından, o zamanın Prusya'sına götürülmüştür. Bugün, Berlin'de bulunan Pergamon (Bergama) Müzesi'nde sergilenmekte ve her yıl binlerce insan tarafından ziyaret edilmektedir.

[5] Tekin, Oğuz, 2023, S. 202, [Hellenistik Krallıkların Sikkeleri ve Anadolu’da Tedavülü]

[6] Anadolu’daki Rum tebaanın baskın dilinin Yunanca olması, Anadolu’daki gayrimüslim kesimin “Yunan” kabul edilmesine neden olması yanında, Türkçe konuşan Türk kökenli Hıristiyanlar da Yunan sayılmışlardır. Bu nedenle 1923 Mübadelesi sırasında Hıristiyan Karaman Türkleri “Yunan” muamelesi görmüş, Yunanistan’a göç ettirilmiştir. 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593