AHMET DERYA VARİLCİ


Karadeniz Arkeolojisi - Roma Yol Teknolojisi


Roma uygarlığı yaklaşık 2.200 yıl boyunca hüküm sürmüş, fethettiği topraklarda siyasetten hukuka, mimarlıktan teknolojiye Antik Çağ’a damgasını vurmuştur. 

Antik Roma, MÖ 9. yüzyılda İtalya Yarımadası'nda kurulan Roma şehir devletinden doğdu.[1] Roma şehri Tiber nehrinin sığ bir bölümündeki yerleşimlerin gelişmesiyle ortaya çıktı. Etrüsklerin MÖ 7. yüzyıl sonlarında aristokrat ve monarşik bir elit kesim oluşturarak bölgede siyasi kontrol sağladılar. Etrüskler MÖ 6. yüzyıl sonlarında bölgedeki güçlerini yitirdi. Roma Krallığı olarak adlandırılan bu dönem, Latin ve Sabinlerin etkisiyle Roma Cumhuriyeti’ne (MÖ. 509-MÖ 27) dönüştü.[2]

Cumhuriyet Dönemi’nde Karadeniz’e kadar uzanan Romalılar, Batı ve Orta Karadeniz’i ele geçirdiler. 

İmparatorluk Dönemi’nde ise Doğu Karadeniz’i ele geçirerek Kafkaslar’a kadar genişlediler.

Egemen oldukları topraklarda Roma, vazgeçilmez bir uygulama olarak yollar inşa ettiler. Düzenli ve disiplinli bir ordu aracığıyla hâkimiyetini perçinledi.

Bu tarihsel süreç nasıl gerçekleşti?

 

Bin Yıllık Yalnızlık

 

Coğrafya her daim devletlerin siyasetlerini gerçekleştirmede esas etken olmuştur. İtalya yarımadasında olduğu gibi Antik Çağ’da bölgeyi tamamıyla yönetebilmek, hem verimli arazilere hem de tuz madenlerine hâkim olmaktan geçiyordu. Bu amacı gerçekleştirmek isteyen (bilinen) ilk devlet Etrüskler olmuştur. Sonraki süreçte de görüleceği üzere, Roma’nın nihaî olarak geliştiği yer, Etruria’dan Campania‟ya ulaşmak için Tiber’i geçmek isteyenler ve daha da önemlisi, Tiber’in denize döküldüğü bölgede bulunan tuz yataklarına hâkim olmak ve ticareti kontrol etmek isteyenler için her zaman cazip bir bölge olmuştur. Tuzun ticareti için Tiber Nehri esas yükü çekiyordu. Çünkü Tiber, Roma’ya kadar nehir taşımacılığına müsaitti. Tuz Etrüskler için kârlı bir ticaretti ve en kolay ve ucuz temin yolu buydu. Bu nehir ayrıca Roma’ya ithal edilen Yunan mallarının da Roma’ya giriş noktasıydı.[3]

Roma’ya hâkim olan Etrüskler, askeri ve ticari başarılarını tüm İtalya’yı ele geçirerek gösterdiler. Ardından Hannibal’in ordularını yenerek Kuzey Afrika’ya hâkim oldular. Bu tarihten sonra Roma Orduları Adriyatik’e ve Avrupa’nın Batı’sına doğru ilerledi. Yunanistan üzerinden Anadolu’da girdiler. VI. Mithradates’le giriştiği savaşlardan galip çıkarak, Büyük İskender’in mirasına sahip çıktılar. Roma rakipsizdi, ilerleyişi bin yıldan fazla sürdü.

Roma’nın ilerleyişi iç karışıklıklara rağmen durmadı. İçte iktidar çekişmeleri, dışta Spartaküs isyanları gibi köle ayaklanmaları Roma’nın yükselişine engel olamadı. Çünkü Roma’nın üretim ilişkileri çağdaşı diğer ülkelerden daha ilerideydi ve teknolojisi güçlüydü. Ordusu donanımlıydı, disiplinliydi. Ele geçirdiği yerlerde imara yöneldiler; köprüler, yollar inşa ettiler. Askeri yönetim ağını imparatorluğun her noktasına ulaştırdılar.

Roma’nın siyasi ve askeri başarısının temelinde, büyük ölçüde yol inşası bulunmaktaydı. 

 

Roma Yol Sistemi

 

Roma’nın büyümesi merkezî gücün fethedilen yerlere mümkün olduğunca hızlı ve etkili bir şekilde intikaline bağlıydı. Bundan dolayı yollarla ilgili kurumlaşmaya çok erken başlandı ve özel kanunlar çıkarıldı. 

Roma’da yollarla ilgili en önemli makam Aedillik (L. Aedilis) idi. 

Etrüskler tarafından Roma’ya miras kalan aedilis’in kökeni Latince Aedes veya Aedis’e ( tapınak ) dayanır. Görevi kamu binalarının, tapınakların bakımı, arşivlerin denetimi, yolların, çarşı ve pazarların düzeni; festivallerin düzenlenmesi olan bu makam mensupları iki yılda bir seçiliyordu.[4]

Roma’nın gelişimine paralel olarak değişim gösterse de Roma’da yolların bakımını uzun bir süre bu Aedil ünvanlı memur yerine getirmiştir. Diğer taraftan Roma’nın sınırları fetih yoluyla genişlerken merkezî gücü fethedilen yerlere ulaştıran yollar ekseriyetle Consuller tarafından inşa edilmiştir. Consuller savaş sonrasında ilk olarak yeni işgal edilen bölgenin güvenliğini sağlamak için koloniler kurar ve hem bölgeyi hem de kolonileri Roma’ya bağlamak için yollar inşa ederdi.

 

Roma Yolları Nasıl İnşa Edildi? 

 

Standart Roma yolları, toprak veya taştan oluşan sağlam bir temel üzerinde “metal bir yüzeyden” oluşuyordu. Latince metallum kelimesinden türetilen çakıl veya çakıl taşları, hem "maden" hem de "taş ocağı" anlamına geldiği için, Roma yolları için bu terim kullanılmaktadır.

Antik Roma yollarının inşası için basit ancak teknolojik olarak gelişmiş bir plan uygulanmıştır. Mümkün olan yerlerde, yollar mümkün olan en düz çizgide inşa edilmiştir. Bu nedenle engebeli arazilerden kaçınılmış, düz vadiler ve dağ etekleri, doğal geçitler tercih edilmiştir.

Roma yollarının başarısı çok katmanlı bir teknoloji uygulanmasındadır.  

Roma yollarının kalıcılığı, günümüzde bile kullanılır olmasının nedeni çok katmanlı bir mimari yapıya sahip olmasındandır. Zeminden başlayarak sağlam ama oldukça basit bir uygulamadır. 

İlk olarak, toprak zemin kazılarak güçlü bir alt yapı için hazırlanır.

Bunun için planlanan yolun her iki tarafına iki paralel hendek inşa edilir.

Ortaya çıkan toprak, taş vb. iki hendek arasındaki boşluğa dökülerek alt yapıda kullanılır. 

Agger adı verilen toprağa dayalı inşa sistemi; 6 ft. (1,8 m) yüksekliğe ve 50 ft. (15 m) genişliğe sahiptir. Arazinin durumuna göre bu ölçülerden daha küçük ve hafif yol inşaatları da olabilir.

Yol kazıcıları agger'ın uzunluğu boyunca 8 ila 10 fit genişliğinde sığ bir çukur açar ve tüm yapıyı yerinde tutmak için kenarları bordür taşlarıyla kaplardı. Bu çukurun tabanı daha sonra bir dizi taş dolgu ile kaplanırdı. Bundan sonra, 6 ila 8 inçlik taşlar temel katmanını oluşturur ve üstüne yumruk büyüklüğünde taşlar yerleştirilirdi. İlk yollarda kalan boşluk daha sonra taşlar arasında doldurmak ve onları yaklaşık 1 ft. örtmek için iri kumla doldurulurdu.[5]

Roma yol inşası çeşitli iş türlerini içeren farklı aşamalardan geçmektedir. İlk aşamada arazi temizlenir. Bir Roma ölçme aracı olan “groma”yı kullanan mühendisler, yolun konumunu belirler ve işaretler; mümkün olan her yerde düz bir hat üzerinde kalmasını sağlar. 

İşçiler sağlam bir zemine ulaşıncaya kadar kazıp ve daha sonra oluşan çukur, sağlam bir temel oluşturacak orta büyüklükteki kayalarla dolduruluyordu. Araçlar, yayalar ve hayvanlar için daha düz bir yüzey oluşturmak için üstüne bir kum veya çakıl tabakası seriliyordu. Yollar ya kentsel bir alandan ya da dengesiz bir araziden geçerken kaldırım taşları ile kaplanıyordu.

Yol inşası, ilerleyen yıllarda tüm karışımı bir araya getirmek için Roma volkanik betonu kullanılarak yapıldı. Böylece tüm yapı daha sağlam hale getirilmiş oldu. Daha sonra yol yüzeyi, yerel olarak bulunabilen ve taşınabilen büyük, sıkı oturan, düz taşlar kullanılarak döşenmeye başlandı. Oldukça büyük yüzey taşlarının kullanıldığı bu aşamada, olabildiğince pürüzsüz ve kusursuz hale getirmek için yüzey taşları kesilerek yerleştirilirdi.

Yollar piyadeler için inşa edildiğinden, atların toynakları her zaman sorun olmaktaydı. Atlar taş döşeli yolda değil, yolun yan tarafında yürümesi daha kolaydı. Romalılar at nalları kullansalar da, bunlar çivilenmemiş, toynaklara bağlanmış olduğundan dengesiz hale gelirlerdi.

Ayrıca, inşaat sırasında, pusu girişimlerine karşı korunmak için yolun her iki tarafındaki ormanlar ve engeller önemli bir mesafeye kadar temizlenebilirdi.

Roma, sadece kara yollarını düzenlememiş aynı zamanda Akdeniz’de ticarete sekte vuran korsancılığı da en aza indirmiştir. Akdeniz’deki korsan faaliyetlerine M.Ö 1. Yüzyılda tamamen son vermiş ve ticaret ve seyahat için güvenilir olmuştur. M.S. 1. yy. ile birlikte Akdeniz Roma’lılar için Mare Nostrum (Bizim Deniz) olmuştu. Gnaeus Pompeius’un üç ay gibi kısa sürede Akdeniz’i Korsanlardan temizlemesi Roma’nın Akdeniz’e hükmetmesinin en önemli etkeniydi.[6]

 

 

Kaynaklar:

 

Beard, Mary. 2018, SPQR – Antik Roma Tarihi, Pegasus Yay.

Adkins, Lesley. 1998, Handbook to Life in Ancient Rome. Oxford University Press

Torell, M2006, ‟Archaic Rome Between Latium and Etruria”, c. VII/II, Cambridge

Smith, William. 1866, “Aedes and Aedis” A Latin- English Dictionary, London 

Hucker, Richard Adrian. 2009. How did the Romans Achieve Straight Roads?  – History Seminar – Session 1, Eilat, Israel 

Arslan, Murat - Önen, Nihal Tüner, 2011,  “Akdeniz’in Korsan Yuvaları”, Adalya, XIV


 

[1] Beard, 2018, s. 33. Bkz. İkinci bölüm: Başlangıçta, Roma’nın kuruluşunun temel alındığı bu bölümde, Dişi Kurt Lupa, Remus ve Romulus’lu mitos’un yer aldığı Aenas destanından Demirçağı Latium yerleşimlerine, Etrüsk-Latin Sabinlerin ilişkilerine ve Cicero’daki Romulus algısına yer vermektedir. Aenas, Troya Savaşı sonrası Anadolu’yu terk ederek İtalya’ya giden bir kraldır. Roma’yı kuran, Remus ve Romulus’un dişi bir kurt tarafından emzirilmesi, eski Türk destanlarıyla örtüşmektedir. 

[2] Adkins 1998, s. 3.

[3] Torell, 2006, c. VII/II, s. 30-51

[4] Smith, 1866 s. 30

[5] Hucker, 2009: s. 2

[6] Arslan, M.- Önen, NT, 2011, s. 193

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593