AHMET DERYA VARİLCİ


Karadeniz Arkeolojisi -Tekkeköy


Karadeniz araştırmalarında en erken insan izleri Tekkeköy’de ortaya çıkarılmıştır. Tekkeköy kaya sığınaklarında Mezolitik döneme ait (MÖ. 20.000-10.000) taş aletler ve hayvan kemikleri bulunmuştur.

Bölgenin en erken insan yerleşmeleri ise Geç Kalkolitik (MÖ. 3.500-3.000) ve Tunç (MÖ. 3.000-1.200) çağlarında ortaya çıkar.

Tekkeköy, Dündartepe, Kaledoruğu Höyüğü ve İkiztepe kazılarında tüm yerleşmelerin köy biçiminde olduğu ve küçük topluluklar tarafından kurulduğu anlaşılmaktadır. Mağara ve kaya kovuklarda yaşayan halkın kendilerine ahşap sığınaklar yaptığı, avcılık, balıkçılık ve hayvancılık yaparak hayatlarını sürdürdükleri tespit edilmiştir. Yapılan kazılarda bu insanların kumaş ve dericilik bildiği, önceleri saf bakır, daha sonra arsenikli bakır kullanarak silah, alet ve takı yaptıkları ortaya çıkarılmıştır.

 

Tekkeköy Kazı Çalışmaları

 

 Samsun’un 17 km. güney doğusunda bulunan Tekkeköy İlçesi Fındıcak ve Çınarlık Derelerinin suladığı vadi boyunca yükselen volkanik kaya kütleleriyle, vadi yamaçlarında görülen büyüklü küçüklü mağara ve kaya sığınaklarıyla, Fındıcak ve Çınarlık Derelerinin suladığı verimli arazileri ve uygun iklim özellikleriyle ilk çağlardan günümüze sürekli bir yerleşime sahne olmuştur. 

Vadi içinde ve ekilen alanlarda seramiklerin bulunmasıyla birlikte bölgede arkeolojik bir kazı planlanmış ve Türk Tarih Kurumu’nun katkılarıyla ilk çalışmalar 1941 yılında İ. Kılıç Kökten başkanlığında, T. Özgüç ve N. Özgüç’ten oluşan bir ekip tarafından Fındıcak ve Çınarlık Derelerinin suladığı vadi boyunca görülen alanda gerçekleştirilmiştir. [Bkz. Resim 1: Kökten ve ekibi tarafından kazılan ve araştırılan yerler.]

Bir ay süren kazı ve araştırmalar sonucunda vadi boyunca yükselen mağara ile düz yerleşmelerde şu sonuçlara ulaşılmıştır:

 

1. A Sığınağı (Mezolitik Çağ)

 

İlk çalışmalar “A Sığınağı” olarak adlandırılan kayalık alanda gerçekleştirilmiştir. Büyük ölçüde işlenmiş taş aletlerin bulunduğu bu alanda 3.20 m. derinliğe kadar inilmiş ve on kat tespit edilmiştir (Bkz. Resim. Tekkeköy Mağaraları).

• 64 cm. kalınlığındaki birinci kat kendi içinde üç ara kata ayrılmakta olup bu alanda birkaç geç dönem seramik parçası bulunmuştur.

• 96 ve 38 cm. kalınlığındaki ikinci ve üçüncü katlar asıl arkeolojik katlar olup derinleştikçe sararan arjilli kum katlarından oluşmaktadır. Bu iki kültür katmanında Mezolitik Döneme tarihlenen taş, volkanik suhur ve çakmak taşından yapılmış aletlerle birlikte hayvan kemikleri bulunmuştur.

• Bu iki katı herhangi bir buluntu vermeyen çakıllı kum katmanları takip etmekledir.

 

2. Tütün Tarlası (Hitit Çağı - Tunç Çağı - Kalkolitik)

 

Tekkeköy kazılarının ikinci bölümünü A Sığınağı’nın karşısında ve yaklaşık 300 m. uzağında yer alan “Tütün Tarlası”nda yapılan çalışmalar oluşturur. Fındıcak deresinin oluşturduğu vadide bulunan bu alan, güneye doğru daralan iki dar vadinin birleştiği ve genişlemeğe başladığı yerde bulunmakta olup, güney ve güneydoğusunu sarp kayalık çevirmektedir. 110x220 m.lik bir tarla üzerinde 11x7 m.lik bir açmada yürütülen çalışmalarda ana kayaya kadar inilmiş ve iki kültür tabakası tespit edilmiştir.

a) Hitit Tabakası: İlk kültür tabakası Hitit dönemime ait olup yaklaşık 1.50 m. derinliğe sahiptir. Bu kültür katında herhangi bir mimari yapı kalıntısı veya mezara rastlanmamıştır. Elde edilen Hitit seramiği Dündartepe ve Orta Anadolu buluntularıyla benzerdir. Bunlar devetüyü, toprak rengi ve özellikle kırmızı renklidir. Bu tabakada ağırlık, ağırşak ve topuz başlarından başka buluntu ele geçmemekle birlikte, bu buluntular Hitit kültürünün Dündar-Tepe’nin doğusuna da yayıldığını göstermesi açısından oldukça önemlidir.

b) Eski Tunç Çağı Tabakası: Hitit kültür tabakasının hemen altında, el yapımı, açık krem zemin üstüne sürülen koyu kırmızı renkli boya ile çeşitli geometrik desenler meydana getirilmiş olan bazı boyalı seramik parçaları (Resim 3) bulunmuştur.

Bunlar Orta Anadolu kültürünün eksininin Karadeniz kıyılarına kadar ulaştığını gösteren Eski Tunç Çağı buluntularıdır.

c) Bakır Çağ (Kalkolitik) Tabakası: 1.50 m. den sonra eren Hitit tabakası yerini Bakır Çağı tabakasına bırakır. Bu tabaka 5.40 m. derinlikte, anakaya üstünde son bulur. Orta Anadolu’daki paralellerine göre Bakır Çağı diye adlandırılan bu yeni dönemin bir mezarlığı incelenmiş ve farklı derinliklerde, büyük kısmı korunmuş 17 iskelet açığa çıkarılmıştır.4 Bunların 4’ü çocuk, 13’ü yetişkine aittir. Yetişkin iskeletleri dağınık bir şekilde görülürken, çocuk iskeletleri 1,5 m.lik bir alan içinde, aynı seviyede ve toplu bir şekilde görülürler. Bu kadar dar bir alan içinde 17 iskeletin ele geçmiş olması buranın, yakınlarında bulunan bir yerleşme yerinin mezarlığı olabileceğini akla getirmektedir.

1. Mezarlar: Mezarlıktaki ölüler, üç seviyeye göre düzenlenmiş olup, “toprak mezar” olarak da adlandırılan basit çukurlar içine gömülmüşlerdir. Küp veya sandık biçiminde mezarlara rastlanmamıştır. Mezar zeminleri her mezarda görülmemekle birlikte kum ve çakıl taşlarıyla sıkıştırılarak oluşturulmuştur. Ölüler kimi zaman dorsal veya sağ ve sol yanlarına yatırılmış olarak (Resim 5; 5,6), kimi zamanda tam veya yarı hoker biçiminde gömülmüşlerdir (Resim 5; 1-4-7). İskeletlerin yanına genel olarak iki türlü hediye bırakılmıştır. Bunlar ölünün başının arkasına, karşısına veya karın hizasına bırakılan seramik kaplar ve ölünün humerusu yanına veya üstüne bırakılan bıçaklar, kamalar ve madeni küpelerdir. Ölü hediyelerinin çokluğu; silahlar aletler ve takılar, bu halkın göçebe olmadığını göstermektedir.

2. Seramikler: Alanda yoğun miktarda seramik buluntusu ele geçmiştir. Elle yapılan seramiklere baktığımızda hamuruna ot ve kum karıştırılmış olduğu ve renklerinin ise, büyük oranda kahverengi, dışı kırmızı içi siyah veya içi kırmızı dışı siyah olduğu görülür. Bu şekliyle Orta Anadolu’daki Bakır Çağı örnekleriyle benzerdir. Bununla birlikte beyaz boyalı süsleriyle çeşitli kulp tipleri yerli birer damga taşımaktadır. Siyah boya astar üstüne sürülen beyaz boyalı geometrik süslerden başka, kertikli, dişli ve çizgili süs örnekleriyle birlikte özellikle yivli süslere sıkça rastlanır.

Orta Anadolu’daki Bakır Çağı seramiğiyle benzer bu buluntulardan başka iki vazo özellikle dikkatleri çekmektedir.

Bunlardan birincisi ölü hediyesi olarak bırakılan siyah renkli, parlak boya astarlı ve ince cidarlı vazodur (Resim 3; 1). Yuvarlak karınlı ve silindirik boyunlu olan bu vazo, Truva-Yortan çevresindeki buluntuları andırmaktadır. Yalnız Tekkeköy vazosu kulpsuz, ayaksız ve ince cidarlı oluşu ile Batı Anadolu buluntularından ayrılır. İkincisi siyah boya astarlı ve iyi işlenmiş bir vazo parçası üstüne yapılan kabartmalı insan yüzüdür. Truva I-II vazolarının silindirik boyunlarına ve kapaklarına çizilen insan yüzlerinin Bolu, Alacahöyük, Boğazköy ve Vinça’ya kadar yayıldığı bilinen bir gerçektir. Burada benzer bir örneğin bulunması bu eski Anadolu âdetinin Karadeniz kıyılarına kadar yayıldığını göstermesi açsısından oldukça önemlidir (Resim 3; 5).

3. Metal Buluntular: Ölülerin yanına bırakılan madenî aletlerin çokluğu, teknik ve biçimleri yüksek bir maden işçiliğini ortaya koyar. En çok dikkati çeken şey ölülerin yanlarına kama, bıçak gibi âletlerin bırakılmış olmasına karşın, günlük işlerde kullanılan diğer âletlere rastlanmamış olunmasıdır. Sık karşılaşılan buluntulardan biri olan kamalar tek tip olup, uca doğru sivrilen bir üçgen biçimindedir (Resim 4). Sap kısımları yassı ve üst kısımları alt kısımlarından daha dardır. Kamalardan başka Bakır Çağı buluntuları olarak sayılabilecek diğer buluntular; küpe, bilezik parçaları, bıçak, çivi, toplu iğne ve ok uçlarıdır.

4. Diğer Buluntular: Taştan yapılmış buluntular da azımsanmayacak kadar çoktur. Yassı balta, topuz başı, iki üç yüzlü, rötuşlu veya rötuşsuz sileks, opsidyen bıçaklar, el değirmenleri ve pişmiş topraktan yapılmış ağırlık ve ağırşaklar, geyik boynuzundan yapılmış çekiç - çapalar da diğer buluntular arasındadır.

 

Tekkeköy Kazısının Güncel Değerlendirilmesi

 

Bugün Samsun Arkeoloji Müzesinde bulunan keramik ağırlıklı Tekkeköy buluntuları, mal ve form özellikleri bakımından yerleşimde Kalkolitik ve Erken Tunç Çağı (Post-Neolitik) ile Demir Çağı’nın yaşandığını göstermiştir. 

• Buluntularda, Samsun Bölgesi kıyı kesiminin baskın unsurları ve Orta Karadeniz Bölgesinin güçlü etkisi söz konusudur.

• Öte yandan Dündartepe ve İkiztepe’de bilinen bazı dönem özellikleri Tekkeköy’de bulunmamaktadır. 

• Yerleşim, Ege ve Balkan Bölgeleriyle ilişkili olduğunu karakteristik form özellikleriyle ortaya koyuyorsa da kapların mal özellikleri, bunların yerli üretim olduğunu göstermektedir.

 

Karadeniz Arkeolojisi İkiztepe (Bafra) ile devam edecektir.        

 

 

Yararlanılan Kaynaklar:

Akın Temür, Arkeolojik̇ Devirlerde Tekkeköy, Tekkeköy Tarihi, - Dünden Bugüne: Antik Dönem, c. 1, s. 61-63

Metin Kartal, Yeni Değerlendirmeler Işığında Tekkeköy-A Mağarası Epi-Paleolitik Dönem Bulguları, 2017, s.20

Atila Türker, Tekkeköy Höyük Kazısı ve Güncel Değerlendirmeler, 2017, s. 42

Davut Yiğitpaşa, Samsun’da Erken Tunç Çağı Yerleşimleri ve Yeni Tespit Edilen Merkezler, 2017, s. 32

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593