AHMET DERYA VARİLCİ

Tarih: 14.08.2024 09:00

Karadeniz Arkeolojisi – İskitler

Facebook Twitter Linked-in

MÖ. birinci binyılda Kimmerler ile aynı coğrafyada yaşayan ve onlarla akraba olan atlı göçebe kavimdir. İskitler Karadeniz’de ve Anadolu’nun iç kesimlerine Kimmerler’i önlerine katarak giren ve bölge tarihinde önemli bir yere sahip savaşçı toplumlardı.

Kültürel kalıntıları birbirine benzeyen bu atlı göçebe toplulukları birbirinden ayırt etmek oldukça güçtür. Her iki kavim de Karadeniz’in kuzeyinden hareketle Anadolu’ya girmişlerdir. Karadeniz’in kıyı kesiminde ve dağlık bölgelerde yaşayan birçok kavimle savaşmış ve bazı topluluklarla kaynaşmıştır.

Son dönemde Karadeniz’in kuzey kesiminde yapılan kazılarda ve bazı yazılı belgelerde İskitlere ait bilgiler elde edilmiştir.

 

İskitler Kimdir?

 

İskit savaşçıları Milattan Önce 8. yüzyılın sonları ile 7. yüzyılın başlarında geniş Avrasya kıtasının büyük bir bölümünü fethedip birleştirerek Batı, Yakın Doğu, Hindistan ve Çin’de olmak üzere antik dünyanın neredeyse tamamında felsefe çağını ve Klasik Çağ’ı doğuracak, yenilikçi bir imparatorluk yarattılar.

Atların ve bozkırların efendisi olan İskitler, kurdukları şehirler, başkentleri, çarpıcı şıklıktaki giyim tarzları, devlet yapıları ve Buda, Lao Tzu gibi düşünürlerin fikirleriyle dünya medeniyetine çarpıcı katkılarda bulundular.

İskitler veya doğu bölgelerindeki isimleri ile Sakalar, Avrupa'nın doğusu (Kırım ve Pontik Bozkırları) ile Orta Asya'da, Tanrı Dağları ve Fergana Vadisi'ni de içine alan bölgelerde yaşamış, Tuva ve (Altay-Sayan) kökenli, Doğu Avrasya-Batı Avrasya kültür ve genetik bileşenlerini içerdiği varsayılan heterojen göçebe halktır.

İskitler için tarih boyunca Grek kaynaklarında Skuthēs (Σκύθης), Asur kaynaklarında Aşguzai, Fars kaynaklarında Sakā ve Çin kaynaklarında Sai tabirleri kullanılmıştır.

Greklerden Çinlilere kadim dünyanın tüm halklarının bildiği bu halk ilk bozkır imparatorluğunu yaratmış ve müteakip Moğol ve Türkî imparatorlukların da altyapısını hazırlamıştır.

Vatanlarını yanlarında taşıyan bu halk düşmanlarını at sırtında ok yağmuruna tutar, dehşet saçardı. Çiftçilik yapmamışlar, hayvancılıkla geçinmişlerdi. MÖ 1. binyıl boyunca Güney Rusya’da, Yakın Doğu’da ve Tuna’ya kadar uzanan bölgede eşine az rastlanır bir güç haline gelen ve Hellenistik dönemde tekrar yerlerinden edilen bu atlı-göçebeler, antik dönemlerden bugüne tarihçilerin ilgisini çekmiş ve araştırmaların odağı olmuşlardır. Kurganları, seferleri ve sanatlarıyla gerek yaşadıkları dönemde gerekse de sonrasında tarihçilerin, coğrafyacıların ve gezginlerin yapıtlarında müstesna bir halk olarak tarihte kendilerine yer edinmişlerdir.

Herodotos onlar için: “Onlara saldıran hiç kimse kaçamaz ve bulunmamak isterlerse hiç kimse onları yakalayamaz.” demiştir. Diğer yandan İskitlerin kökeniyle ilgili olarak: “Göçebe İskitler bir zamanlar Asya'da yaşardı ve orada Massagetler ile savaşa girdiler. Savaşta başarısız olduklarından dolayı evlerini terk ettiler ve Aras'ı geçip, Kimerya ülkesine girdiler.” demektedir.

Kristiansen’e göre İskitler, Kimmerler gibi, Karadeniz'den Güney Sibirya ve Orta Asya'ya kadar yayılmış çeşitli grupları ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Yeni Ahit'in, Koloseliler 3:11 adlı kitabında, İskitlerden bahsedilmiştir.

Bazı araştırmacılara ve Türkologlara göre ise İskitler Prototürk-Öntürktür.

 

İskitler Türk mü?

 

Türk Tarih Tezi’nden bu yana en çok tartışılan konulardan biri budur. Ne var ki, bu tezi doğrulatacak yeterli kanıt mevcut değildir. Osetler, Lehler, Macarlar, Slavlar ve Keltler kendilerinin aslen İskit kökenli olduklarını ileri, sürerler.

 Günümüzde çoğunlukla İrani bir toplum olduğu kabul edilmesine rağmen (Bkz. Encyclopedia Britannica, İngilizce, Kasım 2019), genellikle Türk türkolog ve tarihçiler tarafından desteklenen ve İskitlerin Türk kökenli bir toplum olduğuna dair iddialar da bulunmaktadır. Son dönem Esik ve Pazırık kazılarını bu iddialara kanıt olarak kabul etmektedirler.            

 

Esik ve Pazırık Kazıları

 

Esik Kurganı, 1969 yılında Kazakistan SSC'nin Salgar alüvyonlu toprağının 20 kilometre doğusunda Kemal Akişev başkanılığındaki Kazakistan Tarih, Etnografya ve Arkeoloji Enstitüsü'nün arkeolog timi tarafından keşfedilen İskit /Saka kurganıdır. MÖ 5. yüzyıldan kalma olduğu düşünülen kurgan, Kazakistan'da gün ışığına çıkarılmıştır. Altın elbiseli adam zırhı bu kurganda bulunmuştur. Zırhın çıkarıldığı yerde bulunan İskit (saka) yazıtlarında bu zırhın ait olduğu kişinin 18 yaşlarında bir prens olduğu yazmaktadır.

Esik kurganında bulunan diğer buluntular ve bir tasta bulunan yazının proto-Türklere ait olduğu iddia edilmekte ve Göktürk alfabesiyle benzeştiği savunulmaktadır. Kazak Türkolog Altay Sersenulı Amanjolov Eski Türk yazısının tarihi adlı kitabında bu yazının 1971'de Orhun yazısının kullanılarak çevrildiğini not edip yazının çevirisini ve transliterasyonunu vermiştir. Türkçe okuma denemesi yapan bilim insanlarının hemen hepsi en sondaki "azık" kelimesinde hemfikirdir. Yiyecek anlamına gelen bu kelime, bir yemek kabının üzerine yazılması açısından, bilim insanları tarafından mantıklı kabul edilmektedir.[ Ahmet Bican Ercilasun-Altın Elbiseli Adam. 10 Temmuz 2019 tarihli makale.]

Pazırık Kurganı, Altay bölgesinde, MÖ 3. ve 6. yüzyıllara ait İskit sanatının, özellikle halı ve küçük el sanatlarının, örneklerinin bulunduğu bölgedir. Bölgede ele geçirilen objeler ve eserlerden dolayı UNESCO Dünya Mirası Bölgelerinden birisidir.

Altaylar'da MÖ 3. yüzyıl olarak tarihlenen bu kurganda Arkeolog Sergei Ivanovich Rudenko'nun keşfettiği MÖ 5. yüzyıla ait eserler İskitlerin İran, Hindistan ve Çin ile güçlü ticaret bağlantıları olduğunu göstermektedir. Bulunan eserler arasında en değerlilerinden birisi İskit halısıdır. Boyu 200, eni 189 cm, kalınlığı 2 mm olan bu Pazırık Halısında, her 10 cm2'de 36.000 düğüm bulunmaktadır. Dünyanın en eski halısı olarak nitelendirilen Pazırık halısı, Ermitaj Müzesi'nde sergilenmekte ve Türk halı sanatıyla benzerliği üzerinde durulmaktadır.

 

İskit Dili

 

İskit dilinin Hint-Avrupa dil ailesinde yer alan Kuzeydoğu İran dilleri grubuna ait olduğu ileri sürülse de Mirfatih Zekiyev'e göre ise İskitler'in İrani bir dil konuştuklarına dair birinci el kaynak bulunmamaktadır. Hatta İskitler Hint-Avrupa teorisi ortaya çıkana kadar, genellikle Türk kabul edilmiştir. İskitlerin İran dili iddiasındaki yazarlar derledikleri iskitçe kelimelerin ancak üçte birini İran dili ile açıklayabilmektedirler.[ Kazi Laypanov/ İsmail Miziyev, Türk Halklarının kökeni, Selenge yayınları, 2008]

 

Alp Er Tunga (Afrasiyab)

 

İskitlerin bilinen en önemli kralları Alp Er Tunga’dır. Alp Er Tunga, Perslere karşı giriştiği savaşlarda gösterdiği yiğitliğiyle bilinen bir destan kahramanıdır. Firdevsi’nin  Şehname’sinde Turac hükümdarı Afrasiyab olması muhtemelen olan Alp Er Tunga İran’a girip Azerbaycan’ı almış, kızını İran tahtına geçen Tahmasp’a vermiştir. Bu evlilikten doğan torunu Zu daha sonra dedesini yenmiştir. Türkçe Alp ve Tonga kelimeleri “yiğit” Er ise “erkek” anlamına gelmekte olup, XIX. yüzyılda Rus oryantalist Vasili Radloff Alp Er Tunga’nın tarihi bir şahsiyet hatta efsanevi karakterin gerçek adı olup, Kahraman adam anlamında genel bir kelime ve lakap olduğunu iddia etmiştir. Alp Er Tunga muhtemelen Afrasiyap’a Türklerce takılan lakaptır. Bir başka iddia, Afrasiyab deyişi Alp Er Tunga’ya Perslerin verdiği isimdir.

Tarihi kayıtlara göre "Türk Hakanı" Alp Er Tunga M.Ö. 7. yüzyılda yaşadı. Saka Türklerinin lideriydi. Perslerle mücadele etti. Hakkındaki efsanelere göre Türkistan, İran'ın bir bölümü ve Azerbaycan'ı kapsayan bölgede 'Turan İmparatorluğu' kurdu. Türk tarihinin en eski edebi ve siyasi metinlerinden kabul edilen Divan-ı Lügat-it Türk'te de Kutadgu Bilig'de de adil bir hükümdar ve kahraman bir savaşçı olarak adı geçiyor.

 

Alp Er Tunga Destanı

 

Göktürk kitabelerine göre, Alp Er Tunga’nın adına uzun süre yuğ törenleri düzenlenmiştir. Firdevsî, Şehnamesinde Alp Er Tunga-İran mücadelesini işlemiştir. Bu destanın son parçalarından biri olduğu sanılan bir sagu (mersiye) Divan ü Lügat-it-Türk’tedir. Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig adlı eserinde «Bu kahramanın asıl Türk adı, Tunga Alp Er’dir. Ancak Tacikler (hanlılar) ona Afrasiyab demişlerdir» diye bahseder. Turfan yakınlarında Bezeklik tapınağında Alp Er Tunga’nın kanlı bir resmi bulunmuştur. Mesudî’ye güre Göktürkler, Alp Er Tunga’mn soyundandır. Birçok Türk kavmi, özellikle Uygurlar ve Karahanlılar onun soyundan geldiklerine inanırlardı. [Özhan Öztürk Makaleleri, Mitoloji, Gezi, Tarih]

Alp Er Tunga Destanı, Saka / İskit hakanı Alp Er Tunga’nın İranlılarla yaptığı savaşları anlatır. Bu konudaki bilgiler, Firdevsi’nin Şehnamesine dayanmaktadır. Yusuf Has Hacip’in  Kutadgu Bilig adlı yapıtında bu kahramanla ilgili beyitler bulunmaktadır. Kaşgarlı Mahmut‘un Divan-ı Lügatit Türk adlı yapıtında da kahramanla ilgili sagu vardır. Alp Er Tunga Destanı’nın tümü elimizde yoktur. Turan savaşları sırasında Zaloğlu Rüstem ile giriştiği mücadele sırasında pusuya düşürülüp öldürüldüğü rivayet edilir.

Alp Er Tunga öldi mü?

Isız ajun kaldı mu?

Ödlek öçin aldı mu?

Emdi yürek yırtılur.

 

Tomris Hatun

 

MÖ 6. yüzyılda yaşadığı sanılan, Antik Doğu İran dillerini konuşan Massaget konfederasyonu üzerinde hüküm sürmüş Türk tarihinin ilk kadın hükümdarı kabul edilen efsanevi kişiliktir. Pers ve Med toplumu üzerinde hüküm süren Ahameniş İmparatorluğu ile büyük bir mücadeleye girişmiştir. MÖ. 529’da Pers hükümdarı Kiros’la efsanevi savaşı konu edilir.

Heredotos’un bahsettiği kadın savaşçı Amazon tiplemesi esasen Saka / İskit kadın askerlerine dayanır. Bu savaşçı kabilelerin kadınları da iyi savaşçıdır. Çok iyi ata binerler, kılıç kullanırlar. Sol memeleri ok atmalarına engel olmaması için kesiktir. Antik dünyanın önemli kadın figürü olarak Amazon kadınlarının yaşadığı yerlerden biri olarak günümüz Samsun/Terme topraklarında bulunan Thermedon Irmağı havzası gösterilmektedir.

Heredotos’un Tarih’inde yer alan bu ayrıntılar bugün arkeolojik kazılarla doğrulabilmiş değildir. Buna karşın antik tarihçilerin ve coğrafyacıların Grek Kolonileri konusu arkeolojik kazılara yön vermektedir.

 

Kaynaklar:

 

 

Herodotus, Herodot Tarihi (nşr. M. Özmen), İstanbul 1991

Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal, Anadolu Kültür Tarihi, TÜBİTAK Yay. Ankara 2005.

Christopher I. Beckwith: İskitler - Tarihleri, Kültürleri ve Dünyaya Etkileri - Kronik Kitap, 2024

Hermann Parzinger, İskitler, Kökenleri, Kültürleri ve Mirasları, Runik Kitap, 2023

Kristian Kristiansen, Europe Before History. Cambridge University Press. 1998

İlhami Durmuş, İskitler, Akçağ Yayınları, 2012 Ankara


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —