AHMET DERYA VARİLCİ

Tarih: 17.09.2024 18:59

Karadeniz Arkeolojisi – Pers Egemenliği

Facebook Twitter Linked-in

“Onlar Batı’nın gözünde ‘barbarlıkları’ yüzünden Doğu’nun Hellenizm yoluyla uygarlaşmasını geciktirmişti. Oysa Orta Asya’dan Ege’ye uzanan Akamenid [Pers] hanedanlığı ilk dünya imparatorluğunu kurdu.” Dr. Olivier Casabonne

 

Kralları Büyük Kyros tarafından M.Ö. 547/546’da Lydia Krallığı’na son veren Persler, 200 yıl boyunca Anadolu’ya hâkim oldular. I. Darius (MÖ. 521-486) zamanında sınırlarını en geniş seviyeye getiren Persler’in bu hâkimiyet MÖ. 331’te Pers Kralı III. Darius’un Büyük İskender’e yenilmesiyle (İssos ve Gaugamela Savaşları) son buldu.

 

Anadolu’da Pers Hâkimiyeti

 

Kimmerler’in Frig egemenliğine MÖ 585’te son vermesi sonucu, Anadolu'da önce Medler (MÖ 585) daha sonrada Persler (MÖ 547) görülür. Persler bölgeyi ‘Satrap’ adını verdikleri valilerce yönettiler. 

Kimmerler’i takip eden İskitler, Karadeniz üzerinden Anadolu’ya gelmiş ve Kimmerler’i tarih sahnesinden silmişlerdi. Persler de MÖ. 529’da İskitler’in varlığına son verdi, Ardından Anadolu’daki Yunan hâkimiyetini yıktı ve 200 yılı aşkın bir süre Anadolu ve çevresine hâkim oldu. 

Persler Anadolu’da kendi hâkimiyetlerini kurduktan sonra Anadolu’nun idari yapısında köklü değişiklikler meydana getirdi. Anadolu’yu satraplık adı verilen idari bölgelere ayırarak Anadolu’nun her köşesinde düzenli bir yönetim uyguladılar. Anadolu’da genel manada hoşgörülü bir politika izleyen Persler kendi kültürleriyle Anadolu kültürünü harmanlayıp mimari eserler ve çeşitli materyaller meydana getirdiler.

 

Karadeniz’de Pers Egemenliği

 

Persler’in Anadolu’nun tamamına hâkim olduğu dönem MÖ. 547-333 yılları arasındadır. Anadolu’nun diğer bölgelerine nazaran Karadeniz kıyıları ve Yunan koloni kentleri nispeten otonom yapılarını korudular. Ancak ticari ilişkileri ve tabi oldukları güç Batı’dan Doğu’ya kaydı. Karadeniz’deki Yunan kolonileri Anadolu’nun Pers egemenliğine girmesiyle birlikte Perslerin denetimine tabi oldular. Bu dönemde Karadeniz’in zengin maden yatakları ve ormanlar Perslerin eline geçti. 

Sık sık Kimmer ve ardından İskit saldırılarına maruz kalan Karadeniz halkı, Pers işgali altında daha istikrarlı bir yaşam sürdü. Pers hâkimiyeti altında bölgede satraplık yönetimi dışında somut bir değişimden söz edilemez. 

Pers kralı II. Kyros (MÖ. 559-530), MÖ. 546’da Lidya kralı Kroisos’u (MÖ. 560-547) mağlup etmesiyle birlikte tüm Anadolu, Karadeniz ve çevresi Pers işgali altına girmiştir.[1]

Karadeniz’in zengin maden kaynakları ve ormanlarının Perslerin eline geçmesiyle birlikte Pers orduları lojistik anlamda daha da güç kazandı.  

Darius I. (MÖ. 521-486) döneminde Anadolu’ya ve yakın çevresine hâkim olan Persler, vergi toplamak, asker derlemek, otorite kurmak gibi nedenlerle yönetimi altındaki toprakları 23 satraplığa (nomos; vergi bölgesi) ayırmıştır. Karadeniz’in Paphlagonia Bölgesi 3. Satraplık Bölgesi olup 300 talent vergi ödemekle yükümlüydü. Doğu Karadeniz Bölgesi ise, 19. Satraplık olup Ordu-Trabzon arasını kapsamakta ve yöre ahalisi 300 talent gümüş vergi ödemekteydiler.[2]

Persler, siyasal egemenlikleri zarar görmediği sürece çoğunlukla mevcut yapıların devam etmesi ya da daha etkin bir düzeye ulaşması yönünde bir eğilim gösterirler. Bölgelerarası ekonomik ilişkiler ve uygulamalar da, aynı şekilde, Pers idaresinin yerel özellikleri dikkate alan yönetim anlayışına paralel bir gelişim çizgisi üzerinden ilerler. Bu durumun en önemli yansıması kendini sikke üretim ve dağılımında gösterir. Özellikle, Anadolu’nun kıyı kesimlerinde ele geçen ve daha çok MÖ 5. yüzyıla tarihlendirilen sikke definelerinin baskın yerel özelliği, bu sikkelerin bölgelerarası ticari faaliyetlerden ziyade yereldeki ihtiyaçları karşılamak için üretildiklerini gösterir.

MÖ 330’da Kapadokya kralı I. Ariarathes adına basılan drahmiler, Gaziura’da olduğu gibi Pers standartlarında uygundur. Bu dönemde Amisos ile kıyaslandığında iç kesimler ile daha kolay ulaşıma sahip olan Sinope’un ticari potansiyeli hızla artmıştır. Yine bu döneme ilişkin olarak Sinope, Amisos ve Trapezus gibi bölgelerde çağın en önemli ağırlık birimlerinden olan gümüş sikkeler basılması, bölgenin zenginliğini ortaya koyması açısından önemlidir.[3]

Karadeniz Bölgesi, Pers Krallığı için ekonomik bir kaynak ve askeri diğer hizmet alanları için elverişli bir bölge durumundaydı. 

 

Perslerin 5. ve 6. Yüzyıl Ön Asya’sına Damga Vurması 

 

Tarihte parayı keşfeden ve ilk kez dolaşıma sokan Lydia Krallığıdır. Persler, Lydia Krallığını yıkmış, başkent Sardies’i ele geçirmişlerdi. Ancak Persler, Lydia’nın bu keşfine sahip çıkıp, Lydia Sikkelerini taklit ederek tüm Anadolu’da bir para ekonomisi kurmuşlardı. Karadeniz Bölgesinde de dönemin Pers sikkelerine rastlanması, egemen unsurların askeri-siyasi düzen yanında ekonomik yapılanmayı da sağladıkları anlaşılmaktadır.

Perslerin Anadolu, Ege, Akdeniz ve Yakındoğu’nun büyük bir bölümünde egemen olduğu MÖ 6. ve 5. yüzyıllara tarihlendirilen sikke definelerinin içerikleri ve bölgesel dağılımları ölçüt alındığında, Pers hâkimiyetinin bölgelerarası ticari-ekonomik ilişkilerin devamı, hatta gelişimi yönünde olumlu bir etkisinin olduğu görülür. Perslerin Anadolu’da iki yüz yıla varan (MÖ yak. 547-330) hâkimiyeti, Anadolu’nun değişik bölgelerindeki farklı sosyo-politik yapıları ve bölgesel ihtiyaçları göz önüne aldığı bir idari sisteme dayanır.    

II. Kyros (Büyük Kyros) önderliğinde Perslerin, Ön Asya tarihinde ilk kez belirli bir ulusa bağlı olmayan bir devlet kurma fikriyle hareket ettikleri düşünülse de; Pers Devleti esas olarak irili ufaklı devletler, şehir devletleri ile aşiret ve kabilelerin karışımından meydana gelen suni bir organizasyon olmaktan kurtulamamıştır. Bununla birlikte devletin her yerinde geçen tek para sistemi uygulaması, krallığa bağlı tüm ülkeleri baştanbaşa kat eden bir yol ağı ve bu yollar üzerinde düzenli bir posta teşkilatının kurulması ülke bütünlüğünü sağlamak için yapılan gayretlerin bir göstergesi durumundadır. Bu yollar içerisinde, üzerinde yüz on bir posta istasyonu bulunan Kral Yolu en önemlisidir. Bu yol Efesos’tan başlayarak Sardes üzerinden Sakarya’nın dirsek yaptığı yerde bulunan Gordion’a ulaşıyordu. Buradan Kapadokya’da bulunan Pteria’ya gidiyordu. Oradan Doğu Anadolu’nun engebeli arazisinden geçerek, Dicle Vadisi istikametinde Mezopotamya’ya ulaşıp Susa’da son buluyordu.[4]

 

Persler Anadolu'ya ne zaman geldi?

 

Lydia'nın başkenti Sardies'in, MÖ 546 yılında Pers krallığının kurucusu Kyros tarafından ele geçirilmesi ile Batı Anadolu Pers topraklarına katılmıştır. Pers egemenliğinin başlaması ile Yunanlıların MÖ 650'den MÖ 545'e kadar süren 100 yıllık dünya kültür liderliği sona ermiştir. Günümüz İran'ının antik sakinleri olan Persler; antik dünyanın MÖ 550'den MÖ 330'a dek gelişen en büyük ve en güçlü imparatorluklarından birini kurdular.

En güçlü döneminde –Akhamenid (Ahameniş) İmparatorluğu olarak da bilinen- Pers İmparatorluğu, II. Kyros önderliğinde Akdeniz’in doğusundan Hindistan’ın batı sınırına dek uzanıyor ve farklı farklı kültürler ile etnik gruplara ev sahipliği yapıyordu. İmparatorluk en sonunda MÖ 4. yüzyılda Büyük İskender tarafından Asya Seferi sırasında fethedildi.

 

Antik Persler Kimdi?

 

Antik Persler, MÖ 2. binyılın sonlarında muhtemelen Kafkaslar veya Orta Asya’dan İran Platosu’na göç eden bir Hint-İran halkıydı. Esasen hayvanları ile birlikte bozkırlarda dolaşan çobanlar olan bu insanlar, etnik olarak Baktriyalılar, Medler ve Partlar ile akrabaydılar. MÖ 5. yüzyılda Yunan tarihçi Herodotos; bu insanların birkaç farklı kabileye bölündüğünü, bu kabilelerden en güçlüsünün Pasagard adlı kabile olduğunu ve Akhamenid klanının da bu kabileye mensup olduğunu yazmıştı.

Pers halkının varlığından ilk olarak Orta Doğu yerlisi bir etnik grup olan Asurluların kaynakları bahsediyor. Asurluların MÖ 9. yüzyıldaki kralı III. Shalmaneser, günümüzde Güneybatı İran olan bölgede yaşayan ve Parsua olarak adlandırılan bir halkla yaşadığı karşılaşmayı kayıt altına almıştı. Çivi yazısı ile yazılan bu kayıt, 1846 yılında keşfedilen ve III. Shalmaneser’in başarıları ile askeri eylemlerini abideleştirip kaydeden Kara Dikili Taş üzerinde yer alıyor. Bilim insanları bu kireç taşından obeliskin muhtemelen MÖ 825 yılında oyulduğunu düşünüyorlar. 

 

Pers İmparatorluğu’nun Sonu

 

MÖ 334 yılında genç Makedon hükümdarı Büyük İskender, Çanakkale Boğazı’nı (Hellespont) geçti ve Pers İmparatorluğu’nu istila etti. Persler ile ilk savaşını Granikos (Biga Çayı) yöresinde yaptı. 

Perslerin yıkılışını hızlandıracak olan İssos (Yeşil Höyük) savaşında, iki ordu bu bölgede bulunan Pinaros Irmağı’nda karşı karşıya geldiler. III. Darius ve Büyük İskender ordularının başında savaşa girdiler. Savaş, Büyük İskender’in ordusunun üstünlüğü ele geçirmesiyle Perslerin aleyhinde sonuçlandı ve Persler ağır bir yenilgi daha aldı (MÖ 333).

Büyük İskender, İssos zaferinden sonra Mısır bölgesini de Perslerden aldı ve MÖ 331 yılında Pers İmparatorluğu’na tamamen son vermek amacıyla Suriye üzerinden Mezopotamya’ya girdi. Gaugamela (Arbela) bölgesinde bulunan III. Dareios savaş hazırlıklarını tamamlamıştı. Büyük İskender ise ordusuyla buraya geldi. Böylece sonucu itibariyle büyük bir öneme sahip olan Gaugamela savaşı başladı.[5]

Sonuç itibariyle bir dizi savaş sonrası Büyük İskender, Pers kralı III. Darius’un ordularını yendi. 

Pers İmparatorluğunun çöküşünde, Büyük İskender gibi genç ve yetenekli bir liderin karşılarına çıkmış olması kadar, merkezi otoritenin giderek zayıflaması, iç siyasi karışıklıklar ve benzeri sosyal nedenleri de saymak gerekir.

İskender MÖ 323’te öldüğünde imparatorluğu generalleri arasında bölündü. Eski Pers İmparatorluğu’nun büyük bir kısmı, Ptolemaios ve Seleukos İmparatorluklarının nüfuzu altına girdi. Bununla birlikte yerli Pers yönetimi, en sonunda MÖ 2. yüzyılda Part İmparatorluğu hâkimiyeti altında değişime uğradı. 

 

 

 

 

 

Kaynaklar:

 

HERODOTOS, Historia, Herodot Tarihi, Çev. Müntekim Ökmen, Remzi Kitabevi, İst. 1973

ARRIANUS, Flavius (2005), İskender’in Seferi, (Çev. Meriç Mete), İstanbul: İdea Yayınevi

MANSEL, Arif Müfid, Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2014. 

TEKİN, Oğuz, Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İstanbul 2018, İletişim Yayınları.

KELEŞ, Vedat-“Sikkeler Işığında Sinope’de Pers Etkisi” Karadeniz Araştırmaları Sempozyum Bildirileri 16-17 Nisan 2004 (Haz. D. B. Erciyas, Elif Koparal), İstanbul 2006

KIRDÖK Yaren, Antik Persler Kimdi? Arkeofili, 10 Mart 2022

 


 

[1] Herodotos, s. 28

[2] Herodotos, s. 181

[3] Keleş, Vedat, s. 100

[4] Mansel, S.269.

[5] Mansel, s. 457.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —