Mitridat Şehri anlamına gelen Mithrapolis’in Ünye’nin doğusunda, 8-10 km. mesafede ve halk arasında Midrebolu denilen bir yerde olduğu tahmin edilmektedir. Bu mevkii Cumhuriyetin ilk yıllarında kayıtlarda; 1928’de Mitrapoli, 1933’te Yüceler köyü olarak geçmektedir. 2012’de ise “Yüceler Mahallesi” yapılan bu yerin sahil kesimine Güzelyalı adı verilmiştir. Ancak halk arasında bu mevkii halen Midrebolu adıyla bilinmektedir.
Yaklaşık 20 yıl önce, Ünye Tarih Araştırma Grubu olarak dikkatimizi çeken bu mevkiyi araştırmaya başladık. 1928 tarihli köy listesinde Mitrapoli (Osmanlıca; مترەپولی) adıyla geçen bu yere ilişkin, çevrede oldukça ilginç varsayımlarda bulunuyorlardı. Sayın Ahmet Kabayel’le birlikte söz konusu yerin denize bakan sekilerinde eski yapı kalıntıları aradık ama kayda değer bir şeye rastlamadık. O yıllarda dijital fotoğraf olmadığı için 36 pozluk makinalarla çekim yapıyorduk. Kızılcakese muhtarı yardımıyla eski köy evlerinin fotoğraflarını çektik. Araştırdığımız yöre 1960’lı yılların başında Kılıç Kökten’in de araştırma yaptığı yerlerdendi.
15 yıl önce, aynı yörede turistik işletme sahibi Sayın Adnan Sobi ile saha araştırmalarına devam edildi. Yöre sakinlerinden beton mikseri Ali Bey’in, denize batık vaziyette mermer sütun ve duvar kalıntısı görüldüğünü söylemesi üzerine, Midrebolu sahilinin bazı kısımları tarandı. Suyun dibine inmeden bir şey bulunamayacağını anladığımızdan, saha araştırmasından vaz geçildi.
Dalgıçlık Hayalimiz
10 yıl kadar önce, şimdi aramızda olmayan Rahmetli Ahmet Erkan Birben’le görüştük. O tarihte Su Altı Dalış Kursu açan Sayın Birben’den dalış eğitimi almak ve onları da dalmak istediğimiz yerlere yönlendirmek istedik. İki nokta önemliydi bizim için. Biri Midrebolu sahiliydi ki, birkaç yerde dip taraması yapacaktık. Diğer noktamız Ayanikola Adası kuzeybatı sahiliydi.
Sn. Kabayel, “Bende kapalı alan korkusu var!” diyerek, su altı haricinde tüm aşamalarda birlikte olacağını söyledi. Bana da eşimden izin çıkmadı, “Su altında şekerin düşer, kalp krizi filan geçirirsin.” deyip, karşı çıktı.[1]
Yılmadık, bu defa Adana’da polis memurluğu yapan dalgıç bir hemşerimizi bulduk. Kayıp Mithrapolis kentinin izini sürdük.
Ünye'nin Kayıp Hikâyeleri
04 Ağustos 2018’de Ünye Belediyesi Yaşayan Kültürel Miras Müzesi'nde düzenlenen “Ünye'nin Kayıp Hikâyeleri”nde, bize Yitik Şehir Midrebolu'yu (Mithrapolis) anlatmak düştü. O günkü etkinliği gazetedeki köşemde yazdım. Parantez açıp “Bazen bir kentin sadece yaşamı, kültürü değil, kendisi de tümüyle yok olup tarihe kavuşabiliyordu. Platon'un Atlantis'i gibi.” demiştim.[2]
O gün anlatıcılar arasında şimdi aramızda olmayan iki önemli araştırmacı vardı: Duayen gazeteci Yaşar Karaduman ve değerli hocam İrfan Işık. Her ikisi de Ünye tarihini araştıran, aynı gazetede yazdığımız hemşerilerimdi. Midrebolu ve Pontus krallığı konusuna yabancı değillerdi. Ünye’nin kayıp hikâyeleri’nde anlattığımız Midrebolu konusuna İrfan Hoca da değinmişti. Bu vesileyle konu güncellenecek, gazete ve dergilerde tekrar işlenecekti. Ama ne yazık ki çabalarımız, Mithrapolis’in varlığını kanıtlayacak (yer adından başka) bir bulguya ulaşamamıştı.
Ünye’de Pontus Kalıntıları
Ünye’de Pontus Krallığı’ndan günümüze ulaşmayı başaran en önemli kalıntı Ünye Kalesi’dir. Kaledeki en tipik yapı, girişte solda yer alan dört sütun tapınak (tetrastyle temple) tarzında yapılan kaya mezarıdır. Amasya'daki Pontus kaya mezarlarına benzese de farklı bir görünüşe sahiptir. Daha çok Karia’da rastladığımız İyon tarzı; üçgen alınlıklı, kayaya oyulmuş, önü sütunlu kaya mezarlarını andırmaktadır. Hristiyanlık döneminde kalenin girişindeki kaya mezarından sütunlar kaldırılmış, her iki yanına freskler eklenmiştir.
Ünye’deki Tozkoparan, Kadavat ve Balavuz kaya mezarlarının da Amasya’daki kaya mezarlarıyla benzerliğinden dolayı bir Pontus kalıntısı olduğunu söylemek mümkün.
Kaya mezarı ölü gömme geleneği Anadolu’da MÖ I. binde ortaya çıkar. Urartu medeniyeti ile başlayan, Phryg kaya mezarlarıyla bütün Anadolu’ya yayılan bir gömü geleneğidir. Ünye Kalesi girişindeki kaya mezarını Bilge Umar, Bittel’in MÖ. 7. yüzyıla tarihlediği Paphlagonia kaya mezarlarına benzetmektedir.[3]
Paphlagonia kaya mezarları bu geleneğin Demir Çağı’nda Anadolu’nun kuzeyinde kesintisiz devamlılığını gösterir. Paphlagonia Bölgesi’nde yerel bey ve yöneticilere ait olan bu kaya mezarları, MÖ 5. yüzyıl ile birlikte görülmeye başlar.[4]
Anadolu coğrafyasında birçok kültürden beslenen ve sonra kendi özgün tarzını yaratan kaya mezarları, Roma Dönemi’ne kadar uzanan bir gelenek ortaya koymuştur.
Ünye Kalesi girişindeki kaya mezarının II. Mithradates’le (MÖ. 250-220) ilişkili olduğu söylense de, henüz bu olguyu destekleyecek bir bulguya rastlanmamıştır.
Ünye’deki Pontus kalıntılarının diğer örnekleri ise, Midrebolu’ya oldukça yakın mesafede bulunan Fatsa Çıngırt Kayası’nda ve Ordu Melet ırmağı kenarındaki Kurul yerleşiminde bulunmuştur.
Her iki yerleşimde de Hellenistik Dönem sikkeleri, kalıp yapımı kabartmalı kâseler ve unguentarium parçaları ele geçirilmiştir. Dönemi yansıtan kutsal alanlar, basamaklı tüneller ve çok sayıda günlük yaşam nesneleri bulunmuştur. Savunma gereçleri, silahlar, Kibele Heykeli vb. buluntularıyla Kurul Kalesi, VI. Mithradates dönemine ait bir yerleşim olduğunu kanıtlamıştır.[5]
Ünye Kalesi’nde Pontus İzleri
Ünye Kalesi için ileri sürülen ifadelerden biri, kalenin Pontus Krallığı döneminde Chabackta veya Khabaka olarak adlandırılmasıdır. Bu isim bölgede ele geçirilen Pontus Krallığına ait birçok sikkenin arka yüzünde darphane adı olarak geçer.
Birçok araştırmacı tarafından Strabon’da geçen ve Khabaka adıyla bilinen Kale’nin Ünye Kalesi olduğunu tahmin edilmektedir.
“Themiskra’dan sonra Themiskra gibi iyi sulanmadığı halde verimli bir ova olan Sidéne’ye gelinir. Deniz tarafında kaleleri vardır. Khabaka, Phabda ve Sidé. Sidéne ismini buradan almıştır. Halen Amisos arazisi buraya kadar uzanır ve bu kent sözü edilmeye değer bilginler yetiştirmiştir.”[6]
Bu pasajdan hareketle Strabon Ünye’yi Sidéne ovasına yerleştirmiştir. Bir araştırmacıya göre Strabon’un Khabaka olarak adlandırdığı kale, Ünye Kalesi’dir.[7]
Ancak aynı eserde Strabon, Sidéne ovasını Polemonion (Bolaman) ve çevresi olarak göstermektedir.
Ordu Üniversitesi’nden Dr. Ahmet Yuka da Strabon’da Khabaka adıyla geçen Kale’nin Ünye Kalesi olduğunu tahmin etmektedir. 23 Kasım 2023; 16.00’da, Ünye Ticaret Odası Konferans Salonu’nda düzenlenen: “Tarihi Dönemleri ve Mimari Özellikleri ile Ünye Kalesi” konulu tarih söyleşisinde Dr. Yuka, Khabaka darphanesinde basılan Pontos sikkelerinin Ünye Kalesi’nde darp edildiği varsayımına ulaşıyor.[8]
Bir başka varsayım ise, Pontos Darphane’sinin Akkuş-Erbaa sınırındaki Kekir Kalesi’nde olduğu biçimindedir.[9]
Konuyu Mithrapolis ile bağlayalım: “Arkeoloji toprak altındadır.” diyor, arkeolojinin babası Johann Joachim Winckelmann. Eski yapılar toprak altında kalır. Toprak altındaki eski kentler, binlerce yıl dayanır ve kalıntıları günümüze ulaşabilir. Su altındaki kalıntılar ise değişebilir. Antik kıyı kentlerinin keşfi zordur. Deprem ve çöküntü nedeniyle su altında kalabildiği gibi, suyun çekilmesiyle karasal kalıntı haline gelebilir. Ege ve Akdeniz’de liman kenti olarak bilinen Efes ve Milet gibi birçok antik kent denizden kilometrelerce içerde kalmıştır.
Binlerce yıl sonra açığa çıkarılan kayıp antik kentler gibi, bir gün Mithrapolis’in de gün yüzüne çıkacağını umuyoruz.
Kaynaklar:
Varilci, A.D. Ünye'nin Kayıp Hikâyeleri, 08.08.2018, Ünye Kent
Varilci, A.D. Tarih Söyleşileri’nde Ünye Kalesi, 29.10.2023, Ünye Kent
Umar, Bilge. Karadeniz Kappadokia’sı (Pontos), İnkılap Yay. İst. 2000
von Gall, H. Die Paphlagonischen Felsgräber, 1966, İstMitt. Beiheft 1.
Şenyurt – Akçay-Kurul Kalesi (Ordu) VI. Mithradates Dönemi Yerleşimi Üzerine Ön Değerlendirmeler / Seleucia | Sayı 6 | Mayıs 2016
Strabon, Geographika: XII-XII-XIV, Arkeoloji ve Sanat Yay. İst. 1993
Keskin, Aynur. Amisos Şehrinin Tarihi-Amisos ve Çevresi, Grin Yay. Berlin 2005
Varilci, A.D. Kekir Kalesi, 25.10.2022, Ünye Kent
[1] Nitekim birkaç yıl sonra İzmir’de Arkeolog Prof. Dr. Hayat Erkanal Vefat Etti. İzmir’in Urla ilçesindeki Limantepe su altı kazılarının da başkanlığını yapan Prof. Dr. Hayat Erkanal, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Dalış yaparken geçirdiği kalp krizi sonucu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırılan Erkanal, 28 Temmuz 2019 tarihinde yaşamını yitirdi.
[2] Varilci, 2018
[3] Umar, 2000, s. 92
[4] von Gall, 1966
[5] Şenyurt, Akçay. 2016
[6] Strabon, 1993, s. 21
[7] Keskin, 2005, s. 44
[8] Varilci, 2023.
[9] Varilci, 2022