BERKAY YALIN

Tarih: 07.08.2024 09:30

KAYBETMEK HİÇ BU KADAR ANLAMLI OLMAMIŞTI..

Facebook Twitter Linked-in

Güncel konu Olimpiyat… 

 

Güzel bir insanı 

tanıtacağım sizlere. 

 

Epey bi eskilere gidiyoruz: 

1984 Los Angeles Olimpiyatlarında Judo finalindeyiz.

 

Finalde yarışanlardan biri Mısır’lı Mohamed Ali Rashwan, rakibi de Japonya’nın efsane judocusu Yasuhiro Yamashita.. 

 

Mohamed’in geçmişte ciddi bir başarısı yok ve ilk defa bir olimpiyatta finale kalıyor. 

 

Yasuhiro’nun ise benzeri az görülebilecek bir kariyeri var. Mesela Ekim 1977’den beri mağlubiyeti yok tam 203 kere galip gelmiş. Birkaç beraberliği olsa da hiç kaybetmemiş. 

 

Burada da kaybetmeyeceğine kesin gözüyle bakılıyorken önceki karşılaşmada sağ baldırında kası yırtılıyor ama sakat kalırsın uyarılarına rağmen final maçına çıkacağını söylüyor. Öyle söylüyor çünkü artık kariyerinin sonuna gelmiş durumda, böyle bırakmak istemiyor. Ve final maçı saati geliyor. Topallayarak, sağ bacağını sürükleye sürükleye geliyor Mohamed’in karşısına. 

 

Mohamed için bulunmaz bir şans gibi değil mi? Yıllardır arzu ettiği bir altın madalyaya o kadar yakın ki. Ama işte dediğim gibi bu çok güzel bir adam.! 

 

Mohamed kenardan antrenörün “sağ bacağına hamle yap” uyarılarına rağmen Yasuhiro’nun sağ tarafına hiç dokunmuyor, onunla yer mücadelesi için çalışıyor elinden geleni de yapıyor ama maçı kaybediyor.!. 

 

Maç sonunda basın tabi soruyor ona, “Rakibinizi çok rahat yenebilecekken neden bunu yaptınız ?” 

 

Ne diyor biliyor musunuz: “Benim dinim yaralıya vurmayı yasaklıyor, eğer rakibim bu durumdayken sağ bacağına yüklenseydim sakat kalabilirdi. Bir madalya için bunu ona yapamazdım.!” 

 

Bakın bu olay eş dost muhabbetlerinde çok güzel konu olabilir. 

Yaptığı profesyonel 

bir davranış mı ? 

Bir fırsatı mı kaçırdı ?

Biz olsak ne yapardık? 

 

Düşünsenize, bu son olimpiyatımız sporu bırakmayı düşünüyoruz ki düşünmesek de o bizi bırakacak zaten, kariyerimizde hiç altın madalyamız yok, kaçmaz bu fırsat.. 

 

Böyle mi derdik? 

 

Hemen cevap vermeyelim, 

bir de sonrasına bakalım. 

 

Mohamed yaptığı bu davranışla 1984 Fair Play ödülüne layık görülüyor. Sonraki senelerde benzer başka ödüller de alıyor. 

 

Japonya’ya gidiyor bir vesileyle coşkuyla karşılanıyor ve orada da ödüller veriliyor kendisine. 

Olay geliştikçe gelişiyor bir yerlere adı filan veriliyor, popüler biri olup çıkıyor.. 

Yıllar sonra bir gün aldığı bu ödüllerin ve yaşadıklarının altın madalyadan daha değerli olduğunu söylüyor. 

 

Haksız da sayılmaz. 

Soruya geri dönelim. 

 

Biz olsak ne yapardık.? 

 

Şimdi bunları öğrendiğimizde buradan geriye doğru bakarsak gerçekten biz de böyle yapabilirdik, değil mi? 

Ama nereden bilinebilir ki bu. Kimsenin dikkatini çekmeyebilir ya da önemsenmeyebilirdi de.. 

 

Eskaza söyleseniz, işte bacağı sakattı filan, yenilgisine bahane arıyor bile diyebilirlerdi. 

 

Mohamed sonrasını, sonradan yaşanacakları hesap ederek yapmadı elbette. Zamana yayıldığında ya da uzun uzun ölçüp biçerek doğruya ulaşmak ayrı bunu çoğumuz yapabiliriz ama böyle dakikalar içinde olup biten bir durumda anlık karar verip -kendimiz için kötü bir sonuca yol açacak olmasına rağmen doğruyu- seçebilmek için yüksek bir bilinç gerekiyor. 

 

Bu bilinci nasıl kazandı, söylediği gibi bunu ona inandığı din mi verdi bilmiyoruz ama sonrasında Japonya’da İslamiyet, Müslümanlık üzerine gösterilen ilginin, alakanın, araştırmaların gözle görülür şekilde arttığını söyleyeyim. 

 

Tabi Müslümanlığı seçenlerin de olduğunu tahmin etmek zor değil. 

 

Düşünün; 

Mohamed kimseye inandığı dini tebliğ etmiyor, bizim dinimiz şöyledir, böyledir çok iyidir filan anlatmıyor, sadece iyi bir Müslüman gibi davranıyor, Müslümanlığın güzel bir örneği olarak orada duruyor ve bu da yetiyor...

 

Bir başka bakış açısı da şu: 

Her şeyin normal olduğu bir durumda Yasuhiro Yamashita’nın karşısında Mohamed’in şansı imkansız gibi bir şey, ya da çok çok az. 

 

Ayrıca zaten Mohamed maçı ona armağan etmiyor tek yaptığı rakibinin yarasını kendi çıkarı için kullanmıyor, yarasına dokunmuyor. İnsanların - üstelik karşılığında bir kazancı da olmadığı halde - sırf haset, kıskançlık filan duygularıyla birbirlerinin yaralarına var gücüyle dokunup durduğunu düşünürseniz - Mohamed’in yaptığı o kadar değerli ki.. 

 

İşte böyle..  

 

Yamashito dokuz kez üst üste Japonya judo şampiyonu olmuş. Bunların sonuncusu ise olimpiyatların bir yıl sonrasında 1985’de gerçekleşmiş ve bu son galibiyetin hemen ardından emekliye ayrılmış. 

 

Mohamed 1985 ve 1987 de Dünya Şampiyonu olduktan sonra, o da judo’yu bırakmış. 

 

Biri 66 diğeri 68 yaşında halen yaşıyorlar. 

 

Dr. Fatih Şua Tapar’dan alıntıdır.

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —