BERKAY YALIN


KAZDAĞLARI


Güncel bir konu, Akbelen

 

Muğla-Milas'taki Akbelen Ormanı'nda, kömür madeni sahasını genişletmek için ağaçları kesmek istiyorlar..

Yöre sakinleri haftalardır direnişte..

 

*******************************

(Gerçek bir olaydan derlenmiştir.) 


Hastamızın durumu nasıl diye sordu eşi.

 

Doktor, omuzlarını kaldırdı
“bu gün tekrar kemoterapi yapacağız” dedi

 

Hemşireye döndü “hastayı hazırlayın” dedi..

 

Kadın hastanın yanına oturdu
Sağ elini avuçlarına aldı, dudaklarına götürdü öptü..

 

Hasta zorlukla gözlerini araladı
Ümitsiz bir bakışla eşine baktı.

 

Kadın gözyaşlarını saklamak için eşinin uzun uzun elini öptü,
“İyi olacaksın merak etme gerekirse bütün varlığımızı harcarız” dedi...

 

Sedye geldi hastayı aldılar
Kadın ümitsizce yatağa oturdu
Sekiz aydan beri bu hastalık hayatlarını zehir etmişti.

 

Eşi Çetin Çelik bir maden şirketinin CEO suydu
Kanadalı bir şirketle
Kazdağları’nda altın aramak 

için çok çalışmıştı..

 

Sonunda başarılı da olmuştu,
bütün engellemelere rağmen,
halkın tepkisine rağmen, kendisinin üstün gayretleri
ve de siyasi ilişkileri sonucu aramayı yapmışlar ve iki yıl önce de aramayı bitirmişlerdi..

 

Başarılı bir çalışma olmuş epey bir para kazanmışlardı.
Ama şu illet hastalık gelip yakalarına yapışmıştı.
Kazançlarının sefasını sürememişlerdi..


Sadece ortaklık yaptıkları firma onları Kanada’ya davet etmiş
bir ay tatil yapmışlardı. Kanada’nın yeşiline hayran olmuşlardı

 

Sekiz ay önce halsizlik hissetmeye başlamıştı.
Nefes alma zorlukları yaşıyordu.
Parası vardı, en iyi hastahanelere, en iyi doktorlara gitmesine rağmen şifa bulamamıştı..

 

Avuç dolusu para harcamışlardı ama nafile..

 

Artık hastahaneden bile çıkamaz olmuştu..

 

Kanser dediler, kemoterapi yaptılar, yok! yok!

Bir türlü şifa bulamıyordu..

 

İki gün sonra Çetin Çeliği evine gönderdiler..

 

Eşi doktorların Çetin’den ümidi kestiklerini hissetti çaresiz evine döndü.

 

Komşuları geçmiş olsuna geliyorlardı. Herkes akıllar veriyordu. 

 

Birisi Kübaya gitmelerini önerdi.. Bir telefon numarası verdi, bu numarayla görüşmesini önerdi..
Telefon Küba’ya ait bir telefondu. Aradılar, telefondaki kişi tahlillerini istedi,gönderdiler. 

 

14 gün sonra cevap geldi..
Telefondaki kişi sadece Kazdağları’ nda yetişen
beş bitkinin tarif edeceği şekilde ambalajlanarak getirdikleri takdirde kesin tedavi edebileceklerini söylüyordu.!


Bitkilerin yöre isimleri ile Latince isimlerini yazdırdı. 

 

* Birincisinin Latincesi (Sideritis Trojana Ehrend) olan Sarıkız çayı

* İkincisinin Latincesi (Allium Kantrionum) olan Yabani sarımsak
* Üçüncüsünün Latincesi (Equi-Trojani) olan Kazdağı köknarının taze kozalağı
* Dördüncüsünün Latincesi (Astrapolus Membronaccus) olan Geven otu
* Ve Latincesi (Sxifroga Paniculata) olan Taşkıran otu.


Bu bitkilerin mutlaka Kazdağları’ndan toplanması gerekiyordu.. Yanlışlık olmasın diye resimlerini de göndermişti.

 

Hemen Kazdağları’na adamlar gönderdiler.

 

Çetin Çelik Küba’dan gelen haberle çok ümitlenmiş, morali de düzelmişti. Sabırsızlıkla Kazdağları’na gönderdikleri adamları bekliyorlardı..

 

Sekiz gün sonra adamlar geldi.
Çetin Çelik “buldunuz mu?” diye sabırsızlıkla sordu..

 

Üçünü bulduklarını ama ikisinin maden arama yapılan yerde yetiştiğini ve maden arama esnasında bu bitkilerin tamamen yok edilmiş olduğunu söylediler !..


Artık Taşkıran otu ile Geven otunu bulmak imkansız dediler. Zaten bunlar uzun yıllarda yetişen bitkilermiş dediler.

 

Çetin Çelik, adeta yıkıldı
Altın ararken halkın tepkisi gözlerinin önüne geldi..
Pankartları görür gibi oldu

 

“Kazdağları Hayattır” diye yazıyordu.. 

“Ölüm istemiyoruz” diyen 

pankartlar vardı..

 

Vardı! Vardı!...

 

Ama hiç dinlememişlerdi.
İşte kendisinin hayatı bitiyordu,
ölüm geliyorum diyordu..


Çıkardıkları tonlarca altının bir tutam Geven otu kadar, Taşkıran otu kadar değeri yoktu yaşamın karşısında !.

Kanada'lı Alamos Gold firması 563 milyon liralık yatırım yapmış, 865 milyon liralık TEŞVİK almış, 2400 ton, toplam 4 milyar dolar civarında ALTIN çıkartacak, %4 ünü yani yaklaşık160 milyon dolarlık kısmını devlete pay olarak verecek, kalanını cebe atıp, gidecek.

 

Böyle karlı bir ticarete, kendi ülkesinin bayrağının sembolü   AKÇAAĞAÇ OLAN;

"AĞAÇ DEVLETTİR" diyen; ekolojik dengeyi bozacak diye sivrisinekleri ilâçlamayan KANADA 'lılar bile hayır diyemez .

 

Suç, kendi ülkesine böyle bir kötülüğü yapanlarda.

İsmail Ören

(Ölü Altın Bedenler -2007

 

****************************

(Ozbay Melanie Kanada’dan anlatıyor.)

 

Yaklaşık 34 yıldır Kanada’da yaşıyorum. 

 

Burada bahar geç gelir. Ağaçlar Mayıs ayının sonunda çiçek açarlar. Yalnız bir ağaç vardır, bizdeki kardelen gibi… Nisanın sonunda çiçek açar. Eksi derecede bile zamanı gelince çiçeğinin açar.

 

Bundan yaklaşık 25 yıl önce bir Cumartesi günü öğle yemeği için bir restorana gidiyorum. Hava güzel artı 14 derece.. Mayıs ayının ilk haftası. 

 

Şehir içinde çoktur, kısa boylu geniş saçaklı bir ağaç. Çiçekleri o kadar güzel açmış ki.. Ağaçtan bir dal kırdım, elimde restorana götürdüm. Sık gittiğim bir restorandı. Cumartesi günleri tavuk kanadıyla bira günleri olur. Ben de iki haftada bir uğrardım. Garson kızlar beni tanırlar, her gidişimde tebessümle

karşılarlardı.

 

Üniversite öğrencisi kızlar çiçeği elimde görünce tebessümle karşılamadılar. Dışarda balkonda oturdum. Bira ve tavuk kanadı söyledim. Balkonda oturanlar da çiçeğe doğru baktılar, ama anlayamadım…

 

Garsonlardan biri, ya da müşterilerden biri telefon etmiş olacak ki 20 dakika geçti, çiçek masanın üzerinde. Belediyeye ait çevre koruma arabası geldi, park etti. İçinden 35 yaşlarında bir adam çıktı, gülümseyerek bana doğru geldi. Masadaki çiçeğe baktı. Nezaketli bir şekilde; 

“O çiçeği alıp arabama gelir misiniz?” dedi. 

 

O zaman anladım. Bu çiçeği dalıyla kırmak yasak. “Mahkemeye mi gitmek istiyorsun, yoksa para cezası mı vereyim” dedi. “Ne kadar para cezası” dedim. 

 

Bir metre çıkardı ve dalın boyunu ölçtü. Yaklaşık 40 cm. “40 dolar yazacağım” dedi ve yazdı. 

 

Pazartesi günü 40 doları belediyeye ödedim.

 

Kendi ağacının dalına dokundurmayan Kanadalı bizim Kaz Dağlarını dümdüz ediyor. Hem doğayı katlediyor. Hem de siyanürle altın arıyor, insan sağlığını tehdit ediyor. 

 

Bunlar 40 cm ağaç dalı için ceza kesiyor. Bizim hainler de bizim dağlarımızı bunlara peşkeş çekiyor.

 

Ozbay Melanie

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593