Bir kişinin diğerine bilerek veya bilmeyerek haksızlık yapması, zarar vermesi veya haklarını çiğnemesi durumunu ifade ediyor kul hakkına girmek. Bu sadece maddi zarar vermekle kalmıyor, aynı zamanda kişinin manevi olarak da huzursuz olmasına neden olabiliyor.
Günümüzde kul hakkına girmek, sadece somut zararlarla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda insan ilişkilerindeki saygı ve adaletin zedelenmesine de sebep olabiliyor. Birinin düşüncesizce sırasını almak, yol vermemek, trafikte diğer sürücülere saygısız davranmak gibi günlük olaylar, küçük gibi görünse de hepsi kul hakkına girmek oluyor.
İnsanın kendi kul hakkına girmesi, genellikle kişinin kendini değersiz görmesinden kaynaklanıyor; kendi ihtiyaçlarını ihmal ederek, başkalarına sürekli öncelik tanımak, kendi zamanını, emeğini ve parasını karşılıksız vermek kişinin kendi kul hakkına girmesi oluyor.
Kendi kul hakkımıza giriyorsak bu durumdan kurtulmak için neler yapabiliriz? Zamanımızı, emeğimizi ve paramızı öncelikli ihtiyaçlarımıza ayırmakla başlayabiliriz. Başkalarına yardım etmeyi abartmayarak, fedakarlıkta kendi sınırlarımızı belirlemeli, kendi haklarımızı da korumalıyız.
Emek verdiğimiz bir iş için hak ettiğimiz ücreti talep etmek, kendi değerimizi bilme açısından önemli bir adım olabilir. İhtiyaçlarımızı belirleyip zamanımızı buna göre planlamak, başkalarından gelen her talebe evet dememek, kolayca hayır diyebilmeyi bilmek de önemli bir husus.
Kendi kul hakkımıza girmemiz özsaygımızı kaybetmemize neden olabilir, bundan kurtulmak için öncelikle kendi ihtiyaçlarımıza odaklanmalı, hak ettiğimiz değeri bilmeli, ilişkilerde sınır koyabilmeliyiz. Ancak bu sayede, ruh ve beden sağlığı yerinde insanlar olarak güzel ve huzurlu bir hayatı yaşama şansımız olur.
