Eve gülümseyerek selam vererek girmek…
Distaki dünyanin sendeki yansimasini en aza indirerek, onu eve en az yansitmak... (Derdini paylasmamak degil tabii ki…)
Ailene sevdiklerine karsi merhametli olmak…
Küçüklerine sevgi, merhamet ve sefkatle, büyüklerine ilgi, alaka ve sevgi ile yaklasmak…
Arayip, hal-hatir sormak… Akrabaya, muhtaca yardim etmek…
Birlikte bir isin ucundan tutmak…
Sevdiklerine, birlikte yasadiklarina yardimci olmak…
Kendi döküntünü toplamak…
Kendi yatagini düzeltmek…
Ev islerinde birbirine yardim etmek…
Yaptigin isi-iyiligi basa kakmamak…
Verilen emege saygili olmak… Moral bozmamak…
Kendi tabagini sofradan kaldirmak… Dahasi yikamak…
Hayir dua ile güler yüzle evden ayrilmak…
Evden gideni güler yüzle hayir dualariyla yol etmek…
Birbirini yargilamadan yasamak, tahammül edebilmek…
YER VERMEK… YOL VERMEK…
Kimsenin hakkini gasp etmeden yolda aracinla ya da trafikte gidebilmek…
Saga-sola dönerken sinyal vermek…
Insanlarin önüne; yürürken de, araç sürerken de atlamamak(!)…
Emniyet seritlerinden, yasak ve tehlikeli bölgelerden insanlari tehlikeye atarak yol almamak…
Yol çalmamak…
Koridorda, asansörde sigara içmemek… (Hiç içmemek!)
Saga-sola, apartmana, eve, sokaga izmarit atmamak, tükürmemek… Karsilastigin komsuna, insanlara tebessümle selam verebilmek…
SAYGILI OLMAK… -EN TEMEL VE GENEL KURAL-
Kuyrukta ya da sira beklerken sabirli olmak, sirana-hakkina razi olmak.. Yamyam, vampir, “ayu” olmamak…
Yaslilara çocuklara muhtaçlara engelli vatandaslara öncelik taniyabilmek… Amirine saygili, memuruna merhamet ve anlayisli olabilmek…
Bosu bosuna vakit geçirmemek; “çalisir gibi yapmak” yerine “gerçekten çalismak!”
Isine odaklanmak… Aldigin parayi hak etmek…
Yetimleri, agaçlari, hayvanlari ve tabiati koruma konusunda suurlu-duyarli olmak…
FIRSATÇILIK YAPMAMAK… HALKIN KANINI EMMEMEK!
“Ölüm de var, hesap da var” diye düsünüp hak yememek, haklari gasp etmemek…
Anlik kazanç pesinde kosup, insanlari, maddî-mânevî “kaziklayip” hem bu dünyada hem ahirette her seyini kaybetmemek…
Her anlamda; “Çalmamak!” (TEKRAR: Yamyam, vampir, “ayu” olmamak!!!)
Insanlarin arkasindan konusmamak, dedikodu yapmamak…
Kimsenin kuyusunu kazmamak…
Iyi niyetli olmak; her seyin, önce en kötüsünü degil, iyi yönlerini düsünebilmek…
Insanlari yargilamadan, durup sormak, isin dogrusunu ögrenmek…
Düseni kaldirmak…
Görebilmek insanlardaki güzelligi…
Hastayi ziyaret etmek…
Zor durumda olana, muhtaç olana, yurdundan ayri olana, yolda kalana yardim etmek…
Alacakli isen borçluna mühlet vermek, mümkünse affetmek…
Borçlu isen önce borcunu ödemek, bosa para saçmamak!
Ögrenciye, evlenecek gençlere yardim etmek…
Hep affedici olmak…
Özür dileyebilmek gerektiginde…
Her seyi biliyor gibi davranmamak ve “bilmiyorum” diyebilmek… (Off! En zoru buymus! :)
********
Bunlarin hepsi küçük seyler mi sizce?
Ne dersiniz?
**********************************
BIR KITAP: KÜÇÜK SEYLER
“Küçük Seyler”, siradan insanin basina gelmesi muhtemel siradan olaylari, acilari, ümitleri, hayal kirikliklarini, yani kimi hayat gerçeklerini ve bu gerçekler karsisinda yasanan duygulari ele aliyor.
KITABIN YAZARI: Samipasazâde Sezai
KITABIN TÜRÜ: Hikâye
Asil ününe “Sergüzest” adli romani ile kavusan Samipasâzade Sezai bu eserini 1891 yilinda kaleme alinmistir.
KÜÇÜK SEYLER, TÜRK EDEBIYATININ EDEBÎ DEGER TASIYAN ILK HIKÂYE KITABIDIR.
Eser bir Mukaddime, alti hikâye ve Alphonse Daudet’ten yapilan bir çeviri olan Arlezyali ile sonradan eklenen Bir Kitâbe-i Seng-i Mezâr adli metine sahiptir.
Agaçlarin kesilmesine üzüntü duymamiz, kus sesleriyle neselenip ask ugruna aci çekmemiz, bir tebessümle umutlanip kurdugumuz hayallerin yikilivermesi gibi olagan, ama okuru derinden etkilemeyi basaran hikâyeler bunlar.
Türk Edebiyatina modern anlamda hikâyenin ilk örneklerini kazandiran Samipasazâde Sezai, Küçük Seyler için yazdigi önsözde, neyin anlatildiginin degil, nasil anlatildiginin önemli oldugunu vurgulayarak hikâyenin gücünün ayrintida gizli oldugunu ve güzel yazildigi sürece basit konularin da önem kazanacagini söyler.


