Tok acın halinden anlar mı? Ya da şöyle söyleyeyim; muhteşem sofralarda yemek yerken bir yerlerde midesi kazınan bir çocuğun olduğu hiç aklınıza gelir mi? Kuran-ı Kerim’de çokça geçen Salat’ın bir anlamının da birlik bilinci, dayanışma çabası olduğunu biliyor muydunuz? Kurban Bayramı, dayanışma ve birlik olmak için bir vesile değil mi? Kestiğimiz kurbanlarla ihtiyaç sahiplerinin yararlanması, memnun olması ve ellerini açıp “Allah razı olsun, Allah kabul etsin” diye dua etmesi paha biçilmez.
Kurban Bayramı’nda sabah erkenden kalkan babam, Bayram Namazı sonrası Ramazan Bayramının aksine eve kahvaltı yapmaya geçmez, kurban kesmeye giderdi benim çocukluğumda. Biz annemle kahvaltıyı hazırlar babamın gelmesini beklerdik, elinde kurbanın etleri ve sabah kahvaltısı için ayrılmış karaciğer ile eve geldiğinde, hemen soğan kavrulur, karaciğer küp küp doğranır ciğer kavurması ile annem orucunu açardı. Kurban etinin kesilir kesilmez yenilmemesi gerektiğini, en az 12-24 saat dinlendirilmesinin iyi olacağını bilen anne ve babam karaciğeri bu kategoriye dahil etmemişti sanırım.
Babamın kahvaltıdan sonra etleri paylara ayırması bizim evde büyük bir ritüeldi. Balkona yayılan naylonun üzerine etler konulur, babam eline aldığı satır ile eşit parçalara ayırır, özenle poşetlere koyar, her birinin üzerine isimler yazdığı kağıtlar iliştirirdi. Bu işlemi öyle kolayca yazsam da gerçekte çokça emek ve vakit isteyen bir işti, hele de hava sıcak ve nemden dolayı iki misli yorulmayı göz önüne alırsanız bayağı zahmetliydi.
Biz çocuklar babamın talimatlarını ve isteklerini yerine getirmek için hazır ve nazır yanında olurduk. O, kolları sıvamış büyük bir işin altından kalkarken onu izlemek ve poşetlere koyduğu etleri dağıtmak tabi ki, bana ve abime düşerdi. Kapıya gelen Tanrı Misafirleri ise etten payına düşeni alırdı, evimize düşen pay sadece Bayram Sabahı kavrulan karaciğer ve ertesi gün yediğimiz kavurma olurdu. “Bayramdan bayrama et yiyenler var, çok şükür biz istediğimiz zaman alabilecek güce sahibiz” derdi annem ve babam. Bunu duyunca neden buzluğumuzu kesilen kurban etiyle doldurmadığımızı anlardım.
Kurban Bayramı’nda uyuyunca Ramazan Bayramındaki gibi “İncili Yorgan” örtülmez “iş bayramı” olduğunu için, bir tarafta kıvrılıp uyumak hoş karşılanmazdı. O gün koştururduk eti dağıtmak için ama, ben dört gözle bayramlaşmaya amcamlara, Şahinde Yengelere ve teyzemlere gitmeyi beklerdim. Bayram benim için, yeni ayakkabı ve yeni kıyafet giymek, çikolata ve şekere doymak, harçlık almak ve gezmek demekti. Bunlara sıra gelmesini sabırla beklerdim, eve bayramlaşmaya gelenlere kolonya döküp, baklavanın yanına buz gibi ayran ikram etmenin benim görevim olduğunu hatırlıyorum
Son zamanlarda ailece kurbanımızın ücretini, Ünye’li yardımsever iş insanı Mehmet Garipoğlu’nun yönlendirdiği, kurbanlıkları yetiştiren ve kesimini yaptıran Murat Bey’e gönderiyoruz. Salat’ı, yardımlaşmayı; özenli gayreti ve çalışkanlığı ile gerçekleştiren Mehmet Garipoğlu kurban etlerini, tespit ettiği ihtiyaç sahiplerine bizzat eliyle dağıtıyor. Bundan daha iyisi nasıl olabilir? Allah kabul etsin, Allah tekrarına erdirsin.
Kurban Bayramımız Mübarek Olsun.