Güncel bir konu..
Euro 2024 Avrupa futbol karşılaşmaları göğsümüzü kabarttı. Milli futbol takımımızın başarılarıyla çok mutlu olduk, sevindik, mutlu olduk, gururlandık.
Büyük Atatürk’ün dediği gibi:
“Spor, yalnız beden yeteneğinin bir üstünlüğü sayılamaz. Anlayış ve zeka, ahlak da bu işe yardım eder. Zeka ve kavrayışı geri olan kuvvetliler; zeka ve kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar.
Ben sporcunun zeki, çevik
ve aynı zamanda ahlaklısını severim. ”
------------ * --------------
80’li yılların ortaları..
İzmir'de Güneş Gazetesinde çalışıyorum..
Bir hafta sonu Onunla birlikte Denizli'de maça gidiyoruz..
Uçağın olmadığı yıllar..
Mecburen karayolu..
Otoban da yok..
4 x 4 de yok..
4 saat gidiş, 4 saat dönüş..
O arkada, ben önde şoförün yanında..
Yol boyu futbol, gırgır, şamata..
Bir ara bağırdı..
"Sağa çek abi"
Çektik..
Bir çiçekçi dükkanı..
Dışarıda yüzlerce saksıda çeşit çeşit çiçek..
İndi..
Çiçeklerin hepsine tek tek baktı.. Ama birini uzun uzun inceledi.. Kokladı..
Toprağını yokladı..
Sonra dükkan sahibini çağırdı..
"Bu çiçek sulanmamış abi" dedi..
"Bu çiçeği sula.
Dönüşte bakacağım.."
Dükkan sahibinin şaşkın bakışları arasında tekrar
yola koyulduk..
Denizli'de maçı izledik.
Gazeteye yorumlarımızı yazdırdık..
Dönüşte yine uğradık çiçekçiye..
Yine baktı o çiçeğe..
Yine dükkan sahibini çağırdı..
"Sulamışsın abi" dedi..
Sonra sordu..
-Evli misin?
-Evet..
-Al bu parayı, bu akşam karına çiçek götür..
-Estağfurullah!..
Olur mu öyle şey abi..
-Olur abi.. Ben ne diyorsam
sen onu yap..
Zorla bir miktar parayı
çiçekçinin cebine koydu..
Tekrar yola koyulduk..
Arkaya oturdu..
"Sevdim bu çiçekçiyi abi" dedi..
****. *. ****
Bir saat falan yol aldık, karnımız acıktı..
"Aç ayı oynamaz abi" dedi..
Yol üstü bir salaş meyhanede durduk..
Köfte, piyaz ve rakı..
Demlenirken içeriye bir milli piyangocu girdi..
Baktı piyangocuya..
"Bana onluk bir seri ver abi" dedi,
"Ama param yok, sonra veririm"
Piyangocu;
"Canın sağ olsun kaptan. Senden para isteyen mi oldu?"
diye cevap verdi..
Yüzünde bir tebessüm belirdi..
"Seni denedim ben abi" dedi..
Biletleri aldı, parasını ödedi.
Sonra piyangocuyu masaya oturttu..
Hal hatır sordu..
Bir duble rakı ve köfte ikram etti.. Adamı uzun uzun dinledi.
Sonra birden..
"Meyhanede herkese benden birer piyango bileti ver abi"
dedi..
Piyangocu biletleri,
O da paraları verdi..
Yedik, içtik, güldük..
Karnımız doydu, tekrar
yola koyulduk..
Arkaya oturdu..
"Piyangocuyu sevdim abi" dedi..
****. *. * ***
Sonra uyumaya başladı..
Arabayı aynı zamanda foto muhabirliğimizi yapan
Mustafa Yurt sürüyordu.
Ben bir yandan Mustafa ile sohbet ederken, bir yandan arkada uyuyan O'nun çiçekçi
ve piyangocuya yaptıklarını düşündüm yol boyu.
İzmir'e vardığımızda hala uyuyordu.
Evine bıraktık..
***** ****
O güzel adamdı...
Adam gibi adamdan öte..
O özel adamdı..
O halkıyla yaşayan, halkıyla sevinen, halkıyla üzülen adamdı..
Kimse korkudan etliye sütlüye karışmazken,
O Deniz Gezmişler için
imza toplayan adamdı..
O bir kraldı..
Bugünün yaldızlı yıldızlı şeytanlarına örnek ola..
(Sn. Gönül Öcalan’dan alıntıdır.)