HÜSEYİN OKUŞ


Neden Oruç!


     Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için hazırlık yapandır. Zavallı kişi ise nefsinin arzu ve isteklerine uyan ve buna rağmen hala Allah’tan iyilik temenni edendir. (Tirmizi, Sıfatül Kıyame 25 )

     Neden oruç diyerek başlamamın hulasasını ilerleyen bölümlerde anlatacağım. Lakin şu hadisi şerif tek başına hayatı ve sonrasını anlayabilmek için yeterlidir. Çünkü nefse hâkimiyet, aklı hayata egemen kılmak demektir. Devamı olarak zikrettiğimiz ahiret hayatı, ebedi âlem ise başlı başına aklınızın nefsinize hâkimiyeti, onu yönetip yönlendirmesiyle alakalıdır. Bu durum ise inancınızın boyutu ve kuvvetiyle ilgilidir.

     Rabbimiz: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. (Bakara 183) buyurmaktadır.

     Oruç ibadeti özel bir ibadettir. Aslında insanoğlunun karakterine, anlayışına pek münasip bir ifade şeklidir. Her insan özel olmayı, ayrı bir muamele görmeyi, kendisine ayrıcalık gösterilmeyi sever ve ister. Oruç ibadeti müspet bakış açısıyla tamda mümin kulun istediği gibidir. Bütün işlerde ve amellerde gösteriş ve riya olabilir. Ama oruç ibadeti Allah ile kul arasında özel bir iletişimin ve birbirini anlamanın ve özel olmanın en üst seviyesidir.

     İşte tam bu perspektiften: Kulluğumuzu, yapıp ettiklerimizi ve görevlerimizi gözden geçirmek için oruç. Yaratanın yanında özel olabilmek için oruç. Hayatı akıllıca yaşayıp nefsimizi hâkimiyetimiz altına alabilmek için oruç. Açlık çeken, yoksulluk için de hayat süren mümin kardeşlerini anlayabilmek için oruç. İsrafın, kanaatsizliğin, sabırsızlığın önünü kesip şükreden bir kul olabilmek için oruç. Nimetlerin kadri kıymetini bilmek için oruç. Sahurla başlayıp, akşam ezanıyla biten yasakların sonunda dünyanın en güzel yemekleri ve içeceklerini tadabilmek için oruç. O iftarın sükûnetli ve bereketli vaktinde, ezana bir dakika kala, otuz saniye kala, on saniye kala haline tercüman olan, şahit olan meleklerin şahadeti için oruç. Sadece Allah için beklemenin, yapmanın ne büyük bir müjde ve ne büyük bir kazanç olduğunu anlayabilmek ve yaşayabilmek için oruç. Sıhhate ve devamında selamete ermek için oruç. Bütün kötülüklerden sakınabilmek, günahlardan arınabilmek, Reyyan kapısından girebilmek için oruç. Kur’an ayının nuruna nur, ramazan günlerine sürür katabilmek için oruç. Yardımlarla, zekâtlarla, fitre ve fidyelerle sosyal hayatı canlandırıp, garip gurabayı, fakir fukarayı ve çocukları sevindirebilmek ve hayatına bereket katabilmek için oruç.

    Bütün bunlar ve daha fazlası seni özel ve en mükemmel yapmıyor mu? Fevkalade! Hayatın anlamını kavramak, başarıya ulaşmak için disiplin ve bazı kurallar  olduğunu bilmek, onu doya doya yaşamak ve yapmak çok daha akıllıca bir iş değil mi? Tıpkı daha iyi bir hayat için verdiğimiz mücadelenin sonunda ulaştığımız ve elde ettiğimiz mutluluk gibi.

    Bu beldenin, bu toprakların, bu coğrafyanın asil evlatları olarak Ramazan ayını, onun ruhuna, manasına, çağrısına uygun bir şekilde yaşamak ve ifa etmek gibi bir görevimiz vardır. Saygı göstermek ve saygı görmek gibi bir sorumluluğumuz vardır. Küçük, büyük demeden kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi ön plana çıkararak, bir bedenin uzuvları gibi uyumlu olma yükümlüğümüz ve mesuliyetimiz vardır. Her insan çok değerlidir. Ona saygı göstermemiz gerekir. İbadetlerine, amellerine hele hele oruç ayında orucuna, orucun sıhhatine mani olacak hal tavırlara, söz ve davranışlara çok dikkat etme zorunluluğumuz vardır 

    İnsanların yanında mutedil kişi Allah katında Muhsin bir kul olabilmek için. Akıllı bir kişinin yaptığı ve yaşadığı gibi bir hayat yaşayabilmek için. Ömrün en güzel zamanlarını heba etmemek, gençliğimizin baharını kışa çevirmemek için. 

    Ramazan ayı, arınmaya, sakınmaya en büyük paye mümince yaşamaya, güzel başlangıçlara iyi bir fırsattır. Rabbimizin lütfettiği bu fırsatı değerlendirebilmek için gayret gösterelim diyor, sizleri Allah’a emanet ediyorum.

 

 

   

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593