Hayat, tecrübeler manzumesidir. İnsan, ders aldığı sürece kalkınmış, rahat ve huzura kavuşmuştur. Ne zaman ki bu tecrübelere önem vermemiş, atalar sözüne itibar etmemiş o zaman sıkıntıdan kurtulamamıştır.
Boşuna söylenmemiş sözlerdir atasözlerimiz. Ders almayanlara ise bir şey ifade etmez hiçbir söz. M. Akif, “ Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi.”diyor. Orhun kitabelerinde geçmişten bu güne nice uyarılar var bizim için. En önemlisi ve kalıcı olan, aynı zamanda her gün, her saat bilerek bilmeyerek hakkında konuştuğumuz, dinlediğimiz ve okuduğumuz Kuran-ı Kerim’imiz var. Bize iyiyi, güzeli, yanlışı, doğruyu hatırlatan, uyaran, öğreten… Ve bize her zaman Hakk’ı, hakikati, sevgiyi, birlik olmayı, BİR’de birleşmeyi öğütleyen, peygamberler, örnek insanlar, gönül sultanları, veliler ordusu geldi geçti… Bunca uyarı, uyarıcı ve tecrübelere rağmen her zaman yine bildiğimizi okuyor, aklımızı nefsimizin eline teslim edip, ona buna saldırıyor; öfkelerimize hâkim olamıyoruz. Bizi böyle hırçınlaştıran, çevresine zarar veren bir kişi haline getiren nedir? Bunu, “bencillik” kelimesiyle izah edebilir miyiz? İster nefis, ister menfaat, isteseniz gücü elinde bulundurma deyin, ne derseniz deyin işin sonu “ben” kavramı içine gizlenmiş ve türetebileceğiniz bütün kelimelerdir.
Tabandan tavana benlik duygularımızla nice servetleri kaybetmiş, devletleri yıkmışız. Anlamışız ki benlik bizi çürütecek. “Biz” demeye başlamışız, birlik olmuşuz; “biz”de bir olmuş, yeniden güçlenmiş ve devlet olmuşuz. Türk tarihi bunun numuneleriyle doludur. Ancak bu bir olma, birleşme, birlikte iş yapma öyle kolay olmamış tabi. Bir el uzanmış derinlerden. Gönlümüzün derinliklerine uzanmış bu eller, imanımızı hatırlatmış bizlere, bir millet olduğumuzu, din kardeşi olduğumuzu hatırlatmış… Ölümü hatırlatmış; ölmeden evvel güzel işler yapmayı, ölümsüz eser bırakmayı hatırlatmış. Bütün bu hatırlatmaları yapan gönül sultanları böylece ölümsüzleşmişler, bir milleti yeniden ayağa kaldırmışlar. Yunuslar, Mevlanalar, Hacı Bektaş-ı Veliler, Hacı Bayram-ı veliler, Aziz Mahmut Hüdailer ve daha niceleri insanlara sevgi, saygı, hoşgörü, hizmet ve en önemlisi, her şeyin Allah rızası için yapılması gerektiğini öğretmişlerdir. Bir insan işini, sözünü sadece Allah rızası için yapıyor ve söylüyorsa dünyalık bir beklentisi yok demektir. İşte böyle insanlarla toplum birlik ve beraberliğe kavuşup yeniden dirilerek milletçe kalkınmaya başlar.
Bu gün insanlarımız şirazesinden çıkmış; kavgacı, dağınık, ruhi bunalım içinde. Benmerkezci bir bakış açısıyla geleneklerini, inanç esaslarını unutmuş, bir ben varım, mantığıyla yaşıyor. Makamlı, makamsız neredeyse herkes; siyasette, ticarette, eğitimde ve sosyal ilişkilerinde bu duyguya hâkim... Göz önünde bulunan ve tanınmış tarikat adamlarında da aynı görüntüyü görüyoruz. Gönül erbabı insanlar, kurumlar da vardır mutlaka ama onları vitrinde göremediğimiz için karamsarlığa kapılıyoruz. Siyasetçiler, cemaatler, tarikatlar vb. gruplar ve topluluklar karşılıklı kutuplaşmalardan nemalanma yolunda. Siyasetçiler, ifadelerinde özellikle kutuplaşmayı yoğun bir şekilde pompalıyorlar. Belli ki başka tutunacak dalları kalmamış. Televizyon kanalları haberlerinde ve yayınlarında aynı yanlışa hizmet ediyor. Basın yayın organlarında hiç güzel bir şey görebiliyor muyuz? İnsanların düşüncelerine, akıllarına ve mantıklarına değil de nefis/ben/lerine hitap ediyorlar. Ticarette kapitalizmin son raddesindeyiz. Herkes, dün kapitalist düşmanları da dâhil, kapitalist bir kafaya bürünmüş. Eğitimde herkesin kafası karmakarışık, herkes eğitimci… Ahlaki çöküntünün dibindeyiz. Terör özellikle Müslüman ülkelerin başının belası... On yıllardır Çin zulmünde inleyen Doğu Türkistanlı Müslümanların sesini kimse duymuyordu. Bu gün İsrail’in Filistin soy kırımı karşısında camilerimizde utanma belası Doğu Türkistanlılara da dualarda yer verilmeye başlandı. Daha düne kadar Doğu Türkistan zulmünün farkında değildi kimse. Bu da bizim ne kadar samimi olduğumuzu gösteriyor. İşi dualara bırakıp çözümü Allah’ın yapmasını bekliyoruz. Ne kadar samimiyiz değil mi? Her şeyi yaratan Allah ya… Haydi, sen düzelt, demeye getiriyoruz herhalde(!)
Nerelerdesiniz! Ey, dünya kan gölüne dönmüş, Müslümanlar katledilirken bir işaretiyle afetleri başlarından def eden şeyhler(!), veliler(!)… Nerelerdesiniz ey her şeyi bilenler, güç sahipleri, sahte kahramanlar… Müslüman bir topluluk olarak yıllarca ve hala yat uyu, sonra Allah’tan yardım dile… Tabi Allah’tan dileyeceğiz ama Allah çalışmayana bir şey vermez. Bunu da bileceğiz. Kişinin çektiği kendi akılsızlığının belasıdır.
Hizmete talip insanlar, ne zaman sadece Allah rızası için çalışacaksınız, Hak yolunun yolcuları ne zaman samimi bir dil, halis bir imanla Allah’tan yardım dileyeceksiniz? Nerelerdesiniz ey Allah rızası için yola çıkanlar; gönül sultanları, ağzı dualı erenler, alperenler, Allah dostları, nerelerdesiniz ey erenler! 2019/30.10.2024