İNCİ ÇETİR


Neydiniz kime göre!


Neden barınamaz bir insan, bir başka insanın gönül mekânında?

Hatırlasak ya kibrimiz kadar vicdanımızı da..

Gönül kafesi denilen şey nerededir?

Nasıl bir yerdir tarifi var mıdır ki? 

Tarifsiz yerlere aldıklarımızın da bi haddi hududu olsun... Had denilen şey de ne ki, kibrine prangalar vursun? 

Bir zamanlar deyip başladığımız cümleler, hatrımızda kalmışsa dökülür dilimizden. Hatrı olanın haberi var mı ki kıymet bilsin ???

Neden biz insanoğlu, sevginin menfaatten, menfaatin kibirden, kibrin de kendisinden geldiğine inanırız?

Ne var sanki herkes kendisinde kimi nasıl ne için saklıyorsa öyle bilsin?

Neden Dünya dediğin üç adımlık yerde

Adamlık baki kalmasın...

 

Öyle hakkını helal et demekle de hak helal edilmiyor. 

Sen çektir ağlat yaşat sonra bir gün çık de ki; hakkını helal et !

Etmiyorum efendi !

Etmiyorum….

 

Herkes ektiğini biçermiş bu hayatta 

Herkes çektirdiği kadar çekermiş

Yaşattığını yaşamadan da can vermezmiş…

Daha neyin helalliği bu…

Hangi iyi huyunuz oldu da mükâfatlandırılıp güzelliklerine şahit olmadınız?

Eee kötülüklerinizin de bir karşılığı olmalıydı değil mi?

Karşılıktan kastım öyle ele dile alışılagelen öfke dağıtmak falan değil, kastım haram ettiğiniz hakkımızdan utanmadan helallik buyurmanız…

 

Neydiniz kime göre?

Veyahut kimdiniz kendi içinizde?

 

Ulu orta söylemekten çekindiğiniz gıybetlerinizi arka sokaklarda kahkahalar eşliğinde kahvelerinizi keyifle yudumlarken dile getirdiklerinizden mi bahsetsek acaba ?

Ya da önü başka ardı başka olan garip yaşamlarınızdan mı?

 

Dedim ya neydiniz kime göre?

Veyahut kimdiniz kendi içinizde?

 

Arlanmaz dediklerimizin ipine güven duymayı bırakalı da epey oldu. 

Kimi zaman zorladık kimi zaman da bırakıverdik olduğu gibi düzeni…

 

Mesela merhamet vardır insanda, üzerine giydiği zaman yakışan.. Dile dolanan yalanlarla da kurulmaz iman, varsa bir edepsizlik üstüne katarak konuşmak da değildir asıl olan...

Örtü değildir bütün marifet...

Ya da kapanmak değildir iman..

Yüreğini bilemezsin çünkü hiç kimsenin,

Yüreği, zihni kirli olanlara ne demeliydi?..

Hangi sıfat yakışırdı dili zehir saçanlara?..

Hangi abdest kabul görürdü kolayca iftira edebilenlerde?

 

Peki hangi zihniyet buna izin veriyordu?

 

Kimlere ödül verilmeliydi?

Kimlere ceza kesilmeli?

Ya da bu bizim haddimiz miydi?

Sorgulayarak geçmiyor ömür. Sorgularla da yaşanmıyor. O ne der bu ne der diye de kilit vurulmuyor hayallere...

Elbette herkes bir parça edep, bir yudum saygı ile beslemeli her şeyden önce kalbini, ruhunu...

Doymalı maneviyata!

Doyurmalı nefsini!

 

Daha ne kadar çalabilir ki insan kendi sevinçlerinden, hayallerinden, umutlarından....

Daha ne kadar yetim bırakabilir tebessümlerini...?

Kim bilir daha kimlerin ekmeğiyle oynanır, kimlerin hırslarıyla da yok oluruz...

Kul hakkı günahın en büyüğü değil midir? 

 

Ne diyordu şair:

 

Allah’tan hak var hukuk var;

 

Yoksa ne olurdu yıkılan umutlar...

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593