ARİF TAKICI

Tarih: 20.09.2024 18:42

Ölümden Korkmak Değil, İbret Almak Gerek

Facebook Twitter Linked-in

Bazı insanlar ölümden, ölmekten çok korkarlar. Hâlbuki ölüm korkulacak bir şey değildir, herkes için haktır, kaçınılmaz mukadderattır.

Mezarlık ziyaretleri yapmak, yakınlarımızı ziyaret etmek, ama aynı zamanda oradan ibret almak lazımdır. Ölümü korkulacak bir takıntı haline getirmemek lazım… Ancak hatırdan tamamen çıkarmamak, onunla uzlaşmak, hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, ama yarın ölecekmiş gibi ahret için çalışmak lazım. 

Dünyanın debdebesi içinde rütbe, makam, mevkii hırsına kapılıp kibirlenmek anlamsızdır, garabettir.

Diyojen… Ünlü Filozof: Birbiri üstüne yığılmış insan kemikleri arasında bir şeyler aramaktadır.

Zafer sarhoşu olan büyük İskender… Diyojen’e sorar: Ne arıyorsun? Diyojen’in amacı imparatora ölüm gerçeğini hatırlatmaktır. Babanızın kemiklerini arıyorum, der.

Ama hangisinin babanıza, hangisinin kölelere ait olduğu hiç belli olmuyor.

Bakmayın siz mezarların üstlerindeki süslerin farklılıklarına… Aşağıda fiziki olarak kemiklerde hiçbir sosyal fark bulunmuyor. Bu bakımdan, hoş seda bırakmak gerek gök kubbe. 

Ne güzel söylemiş Mehmet Akif: Hatırlar mısın? Doğduğun zaman, sen ağlardın gülerdi âlem. Öyle bir yaşam sür ki, mevtin sana hande olsun, başkalarına matem. 

Şimdi musalla taşında ya da mezarında olan insanlara sorma imkânımız olsa… Dünyaya tekrar dönme fırsatı verilse, ne yaparsın? Diye.  İnanın yapamayıp pişmanlık duyacakları o kadar şey söylerler ki, dağlara taşlara sığmaz.  Ama kuşkusuz ki keşkileri servetler üzerine değil, daha önce idrakte zayıf kaldıkları inanç, maneviyat, ama en fazla da sevgi göstermede cimri davranmalarının pişmanlığı üzerine olurdu.

Öyleyse neden şimdi bir kıyaslama yapmayalım?   Mesela ölmüşüz, yakınlarımız hüzün içersinde ağlaşıyor, vakit geldi evin önünde helallik alınıyor… Fırsat verilse,  belki ne zamandır sevginizi esirgediğiniz ana babanıza, çoluk çocuğunuza hısım akrabanıza, sarılıp sevgilerin en güzelini onlara sunmaz mıydınız?  Ne zamandır küs olduğunuz tanışla, komşuyla, kardeşinizle derhal barışmaya kalkışmaz mıydınız? Yardıma muhtaç olanlara o kıyamadığınız malınızdan daha fazla yardım etmez miydiniz? Yetimleri daha çok gözetip, başlarını okşayıp, onlara daha fazla yardımcı olmaz mıydınız? 

O küstürüp kalbini kırdığınız insanları bulup, özür dileyerek gönüllerini hoş etmez miydiniz? 

O her başarıyı kendinizden bilip, böbürlenmelerinizin ne boş şeyler olduğunu anlayarak tevazuu baş tacı etmez miydiniz? 

Öyleyse ne duruyoruz? Hadi… Hemen… Şimdi…   Ölmüşüz de hatalarımızı tamir için geri gelmemize izin verilmiş gibi düşünelim.  İlk adım olarak,  Allaha kul olduğumuzu hatırlayalım… Sonra ise,  önce ailemizdekilere, sonrada komşu ve tanıdıklara gönülden gülümseyerek selam verip, hatırlarını soralım. Tüm davranışlarımızı sevgi ve saygı üzerine bina edelim.  İnanın o kadar şaşıracaksınız ki. Hayatınıza sihirli bir el değmiş gibi olacak. Çünkü sevgi ile formatladığınız davranışlarınız hayatınızın akışını değiştirecek, iş hayatından aile hayatınıza kadar şaşırtıcı olumlu gelişmeler vesile olacak. Ve diyeceksiniz ki, ben hayatı ne kadar ıskalamış, boş yaşamışım…  Hiçbir şey için geç değildir… Hemen şimdi, ya da yarın sevgi dağıtıcısı olun.  Nasıl olsa bedava 

   

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —