AHMET DERYA VARİLCİ


Sebastião Salgado 81 Yaşında Öldü


Dünyanın en büyük belgesel fotoğrafçılarından biri olarak kabul edilen Sebastião Salgado, 23 Mayıs 2025’te 81 yaşında hayatını kaybetti.

Brezilya doğumlu fotoğrafçı, 55 yıl boyunca 130 ülkede çektiği zorluk, çatışma ve doğal güzelliklerin dramatik ve çarpıcı siyah beyaz görüntüleriyle tanınıyordu.

Etkileyici fotoğrafları, 1994'teki Ruanda soykırımı, 1991'deki Körfez Savaşı'nın sonunda yanan petrol sahaları ve 1984'teki Afrika'nın Sahel bölgesindeki kıtlık gibi önemli küresel olayları kayda geçirdi.

Eşi Lélia Wanick Salgado ile birlikte kurduğu çevre örgütü Instituto Terra'dan yapılan açıklamada, "Objektifi dünyayı ve çelişkilerini; hayatını ve dönüştürücü eylemin gücünü ortaya çıkardı" denildi.

En çarpıcı fotoğraflarından bazıları, açık ocak altın madenlerinde çalışan binlerce çaresiz figürün destansı fotoğrafları ve Amazon'un yerli halkının çarpıcı görüntüleri de dahil olmak üzere kendi ülkesi Brezilya’da çekildi.

Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva, Salgado'yu "dünyanın bize verdiği en iyi fotoğrafçılardan biri" olarak tanımlayarak ona saygılarını sundu.

Salgado'nun son büyük projesi olan Amazônia, yağmur ormanının güzelliğini ve kırılganlığını öne çıkardı.

Amazon'un yerli halkının hayat boyu savunucusu olan Salgado, yağmur ormanına dağılmış bir düzine kabilenin günlük yaşamlarını - avcılık ve balıkçılık gezilerinden danslara ve ritüellere kadar - belgeledi.

Amazon yağmur ormanının uzak köşelerini keşfederek ve sakinlerini belgeleyerek yedi yılını iddialı bir fotoğraf yolculuğuna harcadı.

Proje, bölgenin manzaralarına ve topluluklarına dokunaklı bir bakış sunan 200'den fazla siyah beyaz görüntünün sergilendiği bir sergiyle sonuçlandı.

Amazônia sergisi 2021 ve 2022'de Londra'daki Bilim Müzesi ve Manchester'daki Bilim ve Endüstri Müzesi'nde sergilendi.

"Bazen kendime, "Sebastião, tüm bu yerlere giden gerçekten sen miydin?" diye soruyorum" dedi geçen yıl bir röportajcıya.

"130 farklı ülkeyi dolaşarak, ormanların derinliklerine, petrol sahalarına ve madenlere girerek yıllar geçiren gerçekten ben miydim?

"Vay canına, bunu yapan gerçekten benim. Muhtemelen fotoğrafçılık tarihinde en çok eser yaratan fotoğrafçılardan biriyim."

1944 doğumlu Salgado, 1973'te ekonomi kariyerini bırakıp fotoğrafçılığa başladı.

1994'te Lélia ile kendi Amazonas Images şirketini kurmadan önce çeşitli fotoğrafçılık ajansları için uluslararası görevlerde çalıştı.

2024'te Sony Dünya Fotoğrafçılık Ödülleri'nin Fotoğrafçılığa Olağanüstü Katkı Ödülü'nü aldı.

Diğer ödüller arasında Asturias Prensi Ödülü ve UNICEF İyi Niyet Elçisi olarak tanınması yer aldı.

 

Alıntı: BBC. News, 23 Mayıs 2025; “Legendary photographer Sebastião Salgado dies at 81”, Çevirisi; “Efsanevi Fotoğrafçı Sebastião Salgado 81 Yaşında Öldü” 

 

Toprağın Tuzu

 

Salgado’nun adını yaklaşık on yıl önce amcamın kızı Cazibe Tonguç’un önerdiği bir belgesel yapım sayesinde öğrendim; Toprağın Tuzu (2014). Ünlü Alman yönetmen Wim Wenders ve Salgado'nun oğlu Juliano Ribeiro Salgado'nun yönettiği belgeselde efsanevi fotoğrafçı Salgado ile tanıştım…

Ama ne tanışma! Adeta tutuldum, tiryakisi oldum…

"İnsanlık halinin fotoğrafçısı" olarak sunulan Salgado, Le Monde yazarı Sandrine Marques’in deyişiyle gezegeni harap eden göçlere, kıtlıklara ve savaşlara tanıklık etti.

“Dünya’daki cehennem” olarak tanımlanan Brezilya’nın Serra altın madenini görüntüleyen Salgado, dehşetli görüntüler kaydediyor.[1]

Amazon ormanlarının trajedisini dünyanın önüne seriyor tüm çıplaklığıyla...

Objektifinden yansıyan görüntüler, Ruanda'da insanlığın sona erdiğini haykırıyor.[2]

 

Belgeselden Öte Bir Yapım

 

Her şey, Salgado'nun fotoğrafladığı ve Wim Wenders'ın satın aldığı kör bir Afgan kadının portresiyle başlıyor.

Yıllardır masasının üzerinde asılı duran fotoğraftan etkilenen Wenders, yaratıcısıyla tanışmak istiyor. Arkadaşlıkları, bir film yapma isteğini doğuruyor. 

Salgado’yu anlatan bu yapım hem retrospektif hem de prospektif bir eserdir.

Şöyle ki, prospektif çalışmalar, araştırmacıların olayların nasıl geliştiğini görmek için zaman içinde ileriye baktıkları bir araştırma türüdür. Şu anda bir grup insanla başlarlar ve ne olduğunu gözlemlemek için onları bir süre boyunca takip ederler. Amaç, belirli faktörlerin veya davranışların gelecekteki sonuçları nasıl etkileyebileceğini anlamaktır.

Retrospektif çalışmalar ise, geriye dönük çalışmalardır. Daha önce ne olduğunu anlamak için zaman içinde geriye doğru bakan bir araştırma türüdür. Araştırmacılar yeni veri toplamak yerine, sonuçları ve bunların olası nedenlerini incelemek için geçmiş kayıtları, verileri veya olayları analiz ederler.[3]

Bu yöntemle Salgado’nun evrimini ayrıntılarıyla anlayabiliyor, sanatsal dönüşümlerinin nasıl doğduğunu keşfediyoruz. 

Eşi Lélia Wanick ile tanışmalarını, başarılı bir iş yönetimini terk ederek çileli bir yolculuğa çıkışlarını araya sıkıştırarak hikâye ediyor yapım… Bunu yaparken, bir sanatçının portresi olmaktan çok, sanatçının objektifinden aktarılan bir dünyaya götürüyor izleyenleri.  

Sanatçının çalışmalarından o denli etkilenmiş olmalıyım ki, 2020’de Arkeoloji - Fotoğrafçılık ödevimi Salgado üzerine kurmuştum.

 

Önemli not: Belgesel hakkında en esaslı eleştiri yine Le Monde yazarı Marques’den geliyor. 

“Film, sanatçının Brezilyalı çokuluslu Vale ile olan işbirliğinden bahsetmeyi başaramıyor. Dünyanın ikinci büyük madencilik grubu olan Vale, Salgado'nun dünya çapındaki dört yıllık seyahatlerini finanse etti ve endüstriyel imajını geri kazandırmanın bir yolu olan yeniden ormanlandırma operasyonuna katıldı. Bu dikenli konudaki çıkmaz, empatik portreyi aydınlanmaya doğru yönlendiriyor. Elbette hata, üç adam arasındaki yakınlıkta yatıyor. Bir tarafta, babasına saygı duyan bir oğul, diğer tarafta ise kendini yansıttığı bir sanatçıyı idealleştiren bir yönetmen var.”[4]

 


 

[1] Serra Pelada, Brezilya’da Amazon Nehri’nin ağzının 430 kilometre güneyinde bulunan büyük bir altın madeniydi. Maden, Alfredo Jaar ve daha sonra da Sebastião Salgado ve Godfrey Reggio’nun 1988’deki belgeseli Powaqqatsi’nin ilk bölümünde yer aldı ve büyük miktarda cevher işleyen çok kalabalık bir insan topluluğunun bulunduğu ilk bölümle meşhur oldu. Operasyonun kaotik doğası nedeniyle madencilerin sayısını tahmin etmek zordu, ancak en az 100 bin insanın varlığı düşünülürse dünyanın en büyük madenlerinden biri olduğu söylenebilir.

[2] Salgado, 1994'te katliamlarına tanıklık ettiği Ruanda'da yaşadığı derin krizle çalışmayı bıraktı ve insanlığa olan tüm inancını yitirdi. Karısı onu Brezilya’nın kurak bir bölgesinde “ormanlandırma projesi”ne girişmeye ikna etti. Bu girişimden, 1998'de Instituto Terra doğdu. Salgado yeniden kendi yolunu çizdi, ilerleyebildi.

[3] QuestionPro Collaborators; Prospective vs Rettrospective Studies

[4] Marques, Sandrine. “Le Sel de la terre”: Wenders canonise Salgado, Le Monde, 19 Ağustos 2019

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593