MUSA Ö. KIROĞLU


Seçime 1 gün kala…


Bu yazımı 27 Mayıs 2023 Cumartesi günü yazıyorum.

Yarın 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı 2. Tur seçimi yapılacak.

Yani seçime 1 gün kalmış. Herkes kararını vermiş, sandığa gideceği saati bekliyor.

Kararını vermiş derken, aslında millet kararını 14 Mayıs’ta vermişti.

O gün Tayyip Erdoğan için oy kullanan yüzde 49.5’tan olsun, Kemal Kılıçdaroğlu için oy veren yüzde 45’ten olsun zerre kopma olmaz. 

Ne kalmış geriye?

Sinan Oğan’a verilen yüzde 5 oy…

Geçersiz sayılan 1 milyon civarında oy…

Sandığa hiç gitmeyen yaklaşık 8 milyon oy.

15 günlük ara sürede bütün hesap bunlar üzerinden yapıldı. 

 Benim bu yazım seçimden bir gün sonra, yani seçim sonuçları belli olduktan sonra yayınlanacak. 

Dolayısıyla burada yapacağım seçim sonucuna ilişkin tahminimin bir kıymeti harbiyesi yok.

Ama şunu söyleyeyim;

Aradaki yüzde 4.5 farka rağmen 13-14 günlük sürede Millet İttifakının, seçimi kazanma umutlarını takdir etmemek mümkün değildi.

Diğer taraftan bir takdir de Cumhur İttifakına…

Seçimi kazanma ihtimali kesin gözükmesine rağmen, “Rehavet yok. Tek oy dahi olsa kazanmak için sonuna kadar çalışacağız.” diyerek, 24 saat sahada olmaları takdire şayandı. 

Cumhur İttifakı siyaseti doğru okudu

Görüldü ki bu seçimde siyasetin merkezinde “Milliyetçilik” var.

Ülkenin güvenliği, milli birlik ve beraberlik öne çıkan duygu… Ağırlık kazanan düşünce oldu.

Bunu Cumhur İttifakı önceden gördü.  Bu yüzden uzun bir süredir “Milliyetçi” söyleme ağırlık verdi. Dünya ile ilişkilerinde ve ülke içindeki çalışmalarında “Milli duruş” sergiledi.

Millet İttifakı bunun hiç farkında olmadı.

Onların siyasetinin merkezinde, her ne suretle olursa olsun “Tayyip Erdoğan’ı” yıkmak vardı.

Aslında yaptıkları doğruydu. Muhalefet ittifakı oldukları için iktidarı yıkmak, yerine geçmek yapmaları gereken birinci işti.

Ama bunu doğru siyasetle yapmaları önem arz ediyordu.

Tayyip Erdoğan’ı yıkmanın yolu, siyasetin merkezindeki “Milliyetçilik” duygusunun fark etmek, buna göre duruş sergilemekten geçiyordu.

Bunu yapmayıp, tam tersi PKK’nın siyasi kolu HDP’nin desteğini alarak Tayyip Erdoğan’ı yıkmaya kalkışınca kendi siyasetiyle kendisini vurdu Millet İttifakı.

Ben ne isterdim?

Ben bu seçimde Millet İttifakının da, siyasetinin merkezine milliyetçiliği koyup, Cumhur İttifakı ile bu alanda yarışmasını isterdim.

Çünkü günümüz dünyasındaki gelişmeler, yaşadığımız coğrafya bizi “Milli” olmaya; “Milli Duruş” göstermeye mecbur kılıyor.

Eğer Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı seçim meydanlarında milliyetçilik üzerinden yarışsaydı, bundan en çok düşmanlarımız korkacak, dostlarımız mutlu olacaktı.

Millet İttifakı 14 Mayıs seçimi sonunda hatasının farkına vardı. 2. Turda bu konuda hamleler yapmaya çalıştı. Ama geç kaldı. Üstelik inandırıcı olamadı.

Yazımın gidişatına bakılırsa, sanki Cumhur İttifakı seçimi kazanmış gibi bir anlam çıkıyor değil mi?

Doğru, seçimin favorisi Cumhur ittifakı görünüyor.

Ama büyüklerimizden duyardım; olması asla mümkün olmayan durumlarda bile ihtiyatlı söz etmenin önemine vurgu yapmak için; “Deniz yanar mı? Yanar...” derlerdi.

Bu saatten sonra seçimi kim kazanırsa kazansın. Herkes şunu gördü, bu ülkede iktidar olmanın ve iktidarda kalmanın yolu milli olmaktan, milli duruş sergilemekten geçiyor.

Ayrıca, seçim sonrası ülkemizdeki siyasette buna göre yeni şekil ve şekillenmeler döneminin başlayacağının da, altını çizerek ifade edeyim.

Siyasetin dili beni çok üzüyor

Ben 1960’lı yıllardan itibaren ülkemizdeki siyasetçileri tanır, bilirim. 

Rahmetli İsmet İnönü’den, bugün hepsi rahmetli olmuş siyasi liderlerden Süleyman Demirel’i, Bülent Ecevit’i, Necmettin Erbakan’ı, Alpaslan Türkeş’i, Turgut Özal’ı Deniz Baykal’ı, yaşadığı dönemlerde tanımış… Siyasi söylemlerini dinlemiş biriyim.

Bu rahmetlilerin hiç birisi siyasi rakibi için edep ve terbiye sınırlarını aşan kelamda bulunmazdı.

Hele hakaret içeren sözler asla etmezlerdi.

Ama bizim siyasete son dönemde bir illet bulaştı.

Herkes bir biri için en ağır sözleri… Bizim millet olarak evde-sokakta ağzımıza almaktan imtina ettiğimiz sözcükleri birbirleri için hiç sıkılmadan kullanabiliyorlar. 

Ben bu sözleri; söyleyene de, söylenene da asla yakıştıramıyorum.

Siyasi lider, milletin önündeki insandır. Ve sözünden davranışına her şeyi ile örnek olması gereken kişidir.

Soruyorum. Bu mu, sizin bize örnekliğiniz?

Diyeceğim şu; biz sizi asla örnek kabul etmiyoruz. 

Asıl siz bizi örnek alın. Çünkü biz, günlük söz ve davranışlarımızla size örneğiz.

Haftaya kadar kalın sağlıcakla…

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593