Sormak ne kadar güzel davranis ve sormaktan hep kaçinmak ne hazin.
Çok karsilasmaktayim sormaktan çekinenler ile hem günlük hayatta hem de okullarda verdigim Yesilay konferanslarimda.
Günlük hayattaki bos laflar ve zevzeklik ile ilgili sorulanlar degil tabi ki kastettigim sormak ifadesi.
Somut ve dile gelmeden önce aklin tornasindan geçmis cümlelerle hazirlanmis sormak fiilinden bahsediyorum!
Okullarda ögrencilere sormak refleksini gelistirecek özgüvenleri kazandirmaya daha çok önem verse keske ögretmenlerimiz… O zaman pisirik diye görülen gençlerden kim bilir ne degerler dahiler çikar.
Edison’a da pisirik diye okuldan kovulduktan sonra annesi tarafindan evde okuma yazma ögretildi ve o okulda verilmeyen özgüveni annesinden alarak ve içindeki cevherle harmanlayarak ampulü buldu, bir çaga damgasini vurdu.
Matematik alaninda Nobel ödülü alan bir bilim adamina ögrencileri sormus:
Hocam niçin siz seçildiniz? Basarinizi kime borçlusunuz?
Cevap veriyor bilim adami:
Anneme borçluyum. Çünkü herkesin annesi aksam çocuklari eve dönünce onlara: ‘ Bu gün ögretmenin sana soru sordu mu? Diye sorarken, benim annem ben okuldan dönünce bana söyle sorardi:
Evladim bu gün ögretmenine güzel bir soru sordun mu?
Aslinda güzel sorma ve sorgulama, irdeleme içgüdüsü yaratilis gayemizde ve genlerimizde var.
Ne gariptir ki, bebeklik ve çocukluk çaginda her seye dokunarak ve etrafimizdaki her seyi sorgulayarak sergiledigimiz kesifçi ataklarimiz ve gözlemlerimiz, gençlik ve yetiskinlik dönemlerinde çekimserlikle yer degistirirler.
Böylece suya sabuna dokunmamanin rafine edilmis ruh halinde sekillenmis düsünce tembelligi ve aman sendeciligi, bizi geri planda kalmayi yegleyen bir toplum haline getiriyor!
Bu hal ise sadece benim konferanslarimda soru sorulmamasi, ya da okullarda ögrencilerin cesurca güzel sorular soramamasi, ya da toplumda dibe vurmus irdeleme sorgulama zafiyetinin olusu gibi oksitli pörsük mat halleri getirmiyor…. Icatlarin mucitlerin sayisinin artmamasi halini de gözümüze sokuyor!
Peki, bu islaha ihtiyaçli haldeki sorunun birçok sebebinin en basinda gelen sebep nedir?
Sus bakim kültürü: Evet, yaptigimiz en büyük yanlis bu!
Peki, nasil yapiyoruz müzminlesmis bu yanlisi?
Söyle: Çocugumuzun arsiz olmasindan korkma içgüdüsüyle ya da duyarsiz olmamizla, büyüklerin yaninda küçükler konusmaz deyip sorularini ve dile getirmek istedigi mevzulari öteleyip geçistirerek heyecanini nadasa birakiyoruz…. Böylece heyecan ve hayallerinin filizlenmesine asla destek vermiyor ve onu kendi ellerimizle özgüvensiz bir hale getiriyor, ‘’idealsizligin’’ kollarina teslim ediyoruz.
Bu durum hangi sorunlarin dogmasina sebep oluyor?
Bu sorun: Çocugun basta okulda, sonra arkadaslari arasinda, toplumda, is hayatinda, velhasil hayatin her merhalesinde kendini yeterli derecede ifade edememesine, dolayisiyla özgüven eksikligine sebep oluyor.


