Sorumluluk duygusu; kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, mesuliyetidir.
Sorumluluk tanımının iyi öğrenilmesi için sorumlu olan bireyin neler yapabileceği bilinmelidir. Sorumlu bir birey eğer kendi veya kendine ait olan bir eşya ile ilgili bir problem var ise kaçmaya çalışmaz. Durup o sorunun üstesinden gelmek için mücadele vermeye başlar.
Karşılaştığı sorunlarla mücadele yöntemi de sorumluluk sahibi olan bir birey için oldukça önemlidir. Bu birey kesinlikle sorumluluk gerektiren işler karşısında çözüm için haklı ve etik bir çaba içinde olmak zorundandır.
Ahlâk âlimlerine göre dünyada sorumluluk duygusu taşıyan tek varlık insandır. Akıl ve iradeye sahiptir. Bu sebeple onun dinî, ahlâkî, içtimaî ve hukukî bakımdan doğru yolu seçmesi istenir ve bu hususlarda sorumlu tutulur. İnsanın için üç türlü sorumluluk bulunduğu kabul edilir.
1. Vicdanî (ahlâkî) sorumluluk. Her insan, ruhî yapısında yer alan ve yerine göre kendisini takdir eden veya suçlayan vicdanın otoritesini hisseder, vicdani duygusunu dinler.
2. İçtimaî sorumluluk. İslâm bireyi toplum karşısında sorumlu kılarken, bir yandan da topluma insanların iyiliği uğruna çaba harcama sorumluluğu yüklemiştir.
3. Dinî sorumluluk. Bu sorumluluk inanma ihtiyacından doğup diğer iki sorumluluk çeşidinin eksikliğini tamamlar.
İnsan, günlük yaşamında veya toplumsal ilişkilerinde büyük bir sorumluluk duygusunun sahibidir öyle de yaratılmıştır.
Daha doğrusu öncesinde sorumluluk duygusu ne demektir. Yaşayan her insanın sorumlu olduğu alanlar, kendine göre taşıdığı sorumluluğu vardır.
Duyarlılık, önemseme, dikkate alma, ilgilenme, ilgi gösterme, tepki verme, bir şeyler yapma, kendini verme. Saydığım kavramlar sorumluluğun sonuçlarıdır.
Sorumlu duymak insanı büyütür, güçlendirir, ruhunu inceltir, tutarlı kılar, kişiliğini geliştirir. Diğer insanlar nazarında değerli hale getirir. Buna karşılık sorumsuz insanlar güçsüzdürler. Sorumluluk bilinci, duygusu olmayan bir kişi ya da toplum gelişmiş sayılmazlar.
Sorumlu ve duyarlı kişiler iyi ve iyiliği yaşayanlar ve yaşatanlardır. Sorumsuz ve duyarsız kişiler ise kötü ve kötülüğü yapanlardır. Kötülüğü yaymaya çalışanlardır.
Bu dünyada varlığımızı, var olmamızı sağlayan, bize bir şey verene karşı borçlu ve sorumluk duymak zorundayız. Şimdi düşünelim: Fiziksel olarak yaşayabilmemiz için hava, su, toprak, sebze, meyve, yiyecek, içecek gibi ihtiyaçlarımız var. Bunları veren Allaha karşı sorumluluklarımız var. İnanmış isek bu sorumluluğu yerine getirmek zorundayız.
Bizim dünyaya gelmemize vesile olan, bizi büyütüp hayata hazırlayan anne ve babamıza karşı sorumluluklarımız var. Evimizde eşimiz, çocuklarımız, akrabalarımız, komşularımız, beraber toplumda yaşadıklarımıza karşı sorumluluklarımız olmaktadır. Dahası karşılıklı ilişki içinde olduğumuz kişilere karşı da sorumluyuz.
Sorumlu ve duyarlı davrandığımız müddetçe alacaklı durumdayız. Buna karşılık bize sorumlu ve duyarlı davrananlara da borçlu durumdayız. Bu alacaklı ve borçlu durumu iyiliğe iyilik ile karşılık verme ilkesi ya da ahlaki diyebiliriz. Çünkü iyilik dostluklar arasında olur. İyilik dostlukları artırır, sorumluluk duygusudur.
Kötülük ilişkileri bozar, sorumsuzluk duygusudur. Çıkar ilişkisini ortaya çıkarır. Çıkar ilişkisi ise suç ortaklığı anlamına gelir.
Peki, varlığımızı, yaşamımızı tehdit eden, bize huzursuzluk verenlere karşı sorumluk duygusu neyi gerektirir?
Karşı çıkmayı gerektirir elbette. Varlığımız tehdit eden şeyleri, şartları, kişileri, durumları engellemek gerekir. Aksi halde yok oluruz. Bu tipleri kara listeye, ölüler listesine kaydederiz ve unutur gideriz. Bizim hayatımıza hayat katarak sorumluluk duygusuyla hareket edenleri beyaz listeye, ebedi dostluklar listesine ekleriz.
Karamsarsak, güçsüz olduğumuza inanıyorsak, tutarsızsak, çıkarcıysak, bencilsek, korkaksak, kurnazsak, ahlaki değerlere sahip değilsek, insana saygı duymuyorsak, değer vermiyorsak sorumluluk duymayız, duyamayız.
Üzerimize aldığımız veya verilen görev, bulunduğumuz mevki-durum sorumluluğumuzu artır. Sorumluluk duygusu zorunluluktur. Sorumsuzluk bireysel ve toplumsal düzeyde hastalıktır.