Telaş doluyuz bugünlerde. Adeta tedirginlikle süregelen günün sonundaki zamlardan. Veyahut fahiş fiyatlardan demek daha doğru olur sanki..
Telaşlıyız işte arkadaş!
Gözler mi doyumsuzluk sınırını aştı yoksa cepler mi?
Ya da kimler doymadı hala?
Kimler etkilendi peki!
Ya da böylesi demek daha mı doğru olurdu acaba;
Kimler memnun kaldı şimdi bu piyasa hareketlenmelerinden?
Utanmayın!
Hadi kaldırın şimdi ellerinizi. Sizler kazandınız ne de olsa…
Memnun olan kesimler bilakis belli. Gerisini de göstermeye gerek yok diye düşünüyorum.
Gösterilse de görmezden gelinecek kadar yok sayıldı, küçültüldü çünkü milletimiz..
Bir çok kitle daha da fazla etkilendi bu ekonomik çökertmeden. Ziyan olduk gidiyoruz hesabı…
Kimse iki çift laf edemez hale de getirildi. Ya konuşmaya mecali yoktu. Ya da konuşsa suçlu sayılacaktı..
Hadi mantık yürütmeye çalışalım şimdi de bizler tüm bu mantıksızlıkların içinden. Bertaraf edeceğimiz yok da; hani bir nebze olsun hesabı, kendi hesaplarımızı gözden geçirelim bari. İşe yarar kısmından çok, tüm bu olumsuzluklarla başa çıkabilme çabası içinde nefes alabilmek için diyelim. Bu kez biz kandıralım kendimizi. Hep başkaları kandıracak değil ya hani. Kendimize de katkımız olmalı değil mi?
Muhasebesini kuralım şimdi yaşamlarımızın. Boşverin geleceği. Gelecek de yok edilmeye başlandı bile çoktan. Durduramayız da artık bu olan bitenleri. Engel de olamayız. Zaten kim bizim sesimizi ciddiye alırdı ki? Alınan bir ekmeğin bile muhasebesini tutalım artık. Mesela üstü kalsın bile demeyelim. Lükse girecek bu tür hareketlerden itinayla kaçınalım. Paylaşmayı bile bir süre askıda bırakalım. Önceliğimiz kendimiz olmalı değil mi? Kendi bencilliğimizin yağında kavrulmaya çalışalım. Etini sütünü geçtik artık, günü kurtaran iki patates patlıcandan da uzak duralım artık. Vitaminsiz kalalım arkadaş. Proteinsiz de yaşanır mesela. Demir eksikliği de nedir? Yahu insan ekmeğe hasret kalır duruma getirilmiş ötesi var mıdır daha?…
Sırada parmakla gösterilecek olan, karnı tok sırtı pek olanları katma vakti şimdi!
Kimlerin sırtı sıvazlanırdı eskiden bilir misiniz? Evlerine aş götürenlerin. Alın teriyle alınan nimetlerin. Yokluktan değil, emeğin karşılığını alabilmektendi yapılanlar. Şimdi yokluktan bulmak bile imkansızlaştırılmış hale getirildi. Hatta öyle bir düzene alıştırıldık ki; ne kadar çabalarsan çabala yine akşam evine götüreceğin iki lokmadan fazlası olamadı. Ne hale geldik? Ya da ne hallere gidiyoruz belli bile değil…
Ama halden,olmayıştan, yine anlayan da olmayacak!
Aç kalmadan da anlayacakları yok kimseciklerin.
Tok açın halinden ne zaman anladı ki zaten!
Hadi sonumuz da hayrola!…


