Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Rus özel harp şirketi Wagner’in lideri Prigojin, bir uçak kazasında öldü. Kazada yapılan incelemelerde Prigojin’in öldüğü teyit edildi.
Tabi bu ölüm olayının kaza olmadığı, Vegner’in ve liderinin Rusya’ya, dolayısıyla Putin’e karşı yaptığı kalkışmanın karşılığı olarak cezalandırıldığı yönünde iddialar var.
Büyük devletler bu tür operasyonlar yaparlar… Kaldı ki Rus derin devletinde bu tür cezalandırmalar çok görülmüştür.
Rusya artık Vagner’in Rus Genelkurmayına, ya da Rus askeri istihbaratına bağlanmasını düşünmektedir. Böylece kendi kontrolü istikametinde, başta Afrika olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde daha verimli kullanabilecektir.
Amerika şu anda Rusya ile Türkiye arasındaki yakın ilişkilerden rahatsızdır… 1947 yılında Türkiye ile yaptığı çeşitli antlaşmalarla yakın tarihe kadar ülkemizi kontrol altında tutabiliyordu.
Ancak ne zamanki bu kontrol kendi belirlediği yörüngeden çıkmış… Örneğin ne zaman Türkiye Rusya ile yakınlaşmaya kalkışmışsa, Amerika Türkiye’yi cezalandırıyordu. 1960 darbesi Menderesin Rusya ile yakın iliş kurmaya kalkışmasından, Demirel’e verilen 12 Mart muhtırasına kadar bütün darbeler Amerika’nın Türkiye’ye kestiği uyarma cezalarıdır… 15 Temmuz kalkışması da bu manada bir Amerika cezalandırma ve Türkiye’yi teslim alma operasyonudur.
Aslında 1947 yılı ve devamındaki yıllarda, ülkemizin bağımsızlığı ve gelişmesini engelleyen Amerika Türkiye arasındaki antlaşmalar, uçak, otomobil, gemi, savunma sanayi deki gelişmelerimizin yıllarca önünü tıkayan bariyerlerdi.
Peki, bizi ikinci dünya savaşına sokmadığıyla övünen İnönü, 1947 yılında Amerika ile neden ülkemizin bağımsızlığını ipotekleyen antlaşmaları yaptı? İnönü Kurtuluş savaşında bize silah veren Rusya’dan neden çekiniyordu? Tamam, Stalin boğazları tehdit etti, Kars ve Ardahan’ı istedi… Ama bizi Amerika’ya yaklaşmak zorunda bırakan tek sebep bu değildi aslında.
Aslında İnönü Stalin ile yumuşama politikası tesis etmek için bir adım atmış, Boraltan köprüsünde 193 tane Azerbaycanlıyı Rusya’ya teslim etmişti… Fakat ne acı ki, bu 193 kişi Rusya tarafından kurşuna dizilmişti. İnönü bunu yapmıştı acaba? Çünkü Rusya İnönü’nün açığını yakalamıştı!
Neydi konu? Türkiye Genelkurmayı tarafından Almanya’ya gönderilen generaller, Sovyet harekâtı ile ilgili görüşmüşlerdi. Amaç şuydu: İkinci dünya savaşında Alman Orduları Rusya’da sıkışınca, Alman ve Türkiye istihbarat servisleri 1943 yılında Ankara’da buluşuyorlar. Türkiye’de yaşayan Azeri, Tatar, Özbek, Dağıstanlı göçmenlerden meydana gelen 200 kişilik gruba askeri eğitim veriliyor.
Çoğu Rusça bilen bu ajanlar, Kars’tan havalanan Alman uçaklarıyla Ukrayna ve Kafkasya’daki Rus (Sovyet)hatlarının gerisine paraşütle indiriliyor. Görevleri Sovyet ordusunu izlemek, sabotaj yapmak ve elde ettikleri bilgileri Kars’taki Almanlara bildirmekti.
Operasyon başarısız olur ve Kars’tan Ukrayna’ya gönderilen Ajanların birçoğu yakalanır. Sorgularında Türk istihbaratına çalıştıklarını itiraf ederler. Bu ve benzeri olayların ardından Stalin kullanacağı bir açığın ortaya çıktığını düşünerek, bilgileri Amerika ve İngiltere’ye verir, Türkiye’nin Almanya ile işbirliğinde suçüstü yakalandığını ve cezalandırılmasını ister. İşte Stalin’in bu baskısı adeta Türkiye’yi ABD’ye ‘’teslim’’ olmaya zorlar. Bu olayın içerdeki faturasını da İnönü değil, Fevzi Çakmak emekliye sevk edilerek öder.
Hani İnönü’n denge politikası güderek ülkemizi ikinci Dünya savaşına sokmaktan kurtardığı iddiası var ya… Rusya’daki hatasının açığa çıkmasıyla denge politikası bizi Amerika ile işbirliğine zorlar, işte 1947 yılındaki Türkiye’nin teslimiyeti demek olan antlaşmayı yapmak zorunda bırakır!
Bunun bedelini nasıl mı ödedik? Amerika’nın güdümüne girerek darbelerle, uçak fabrikalarını kapatarak, ağır sanayiden vaz geçerek ödedik.
15 Temmuz kalkışması Amerika’nın ülkemizi tekrar hizaya çekme girişimiydi.
Durmayacaklar… Rusya ile işbirliğimiz onları rahatsız ediyor. Artık darbe devirleri geçti… Türk ordusu bu oyuna gelmez… Bu yüzden hem ekonomik operasyonlar yapacaklar, hem de terörü desteklemeye devam edecekler. Biz ise Orhun yazıtlarındaki uyarıyı ülkümüz yapacağız: Ey Türk ulusu, üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, senin ülkeni kim alabilir, töreni kim bozabilir, yeter ki ülkende birliğini bozma
