AHMET DERYA VARİLCİ


Türkleşen Kürtler


Osmanli idaresi altinda yasayan Türklerin nispi özerk bir yasam tarzini tercih etmeleri nedeniyle “Kürt” irasina bürünmeleri yaninda bazi Kürt asiretlerinin iskana mecbur edildikleri yörenin siyasi ve ekonomik yapisina uyarak Türklestigi gözlemlenmektedir. Cumhuriyet’in ilaniyla birlikte bu durum iyice belirginlesmis, Kürtlerin yasadigi bölgelere yogun biçimde Türk göçü ve iskani baslatilirken, Kürtler baska bölgelerde iskana tabi tutulmuslardir.

 Cumhuriyet Döneminde Kürtlerin Degisen Statüsü

Türk boylari, Türk hanedani olan Selçuklu ve Osmanli yönetimi boyunca çesitli baskilara ugramis, Türkmen nüfus "Etrak-i bi idrak" (idraksiz, kavrayis yoksunu) olarak nitelendirilmistir. Bu dönemlerde yönetime karsi isyanlarin çogu Türkler tarafindan gerçeklestirilmistir. Kürt asiretleri ise, nispi bagimsiz (özerk) statüde tutulmustur. Cumhuriyet’le birlikte durum tersine dönmüstür.

Yeni bir ulus yaratma çabasinda olan Cumhuriyet’in kuruculari, dünya konjonktürünün de etkisiyle “Türklesme” ve “muasirlasma” (çagdaslasma) politikasina yönelmislerdir.

Mart 1918’de baslayan Koçgiri isyani, 1921 Haziran’inda kanli bir biçimde bastirilmistir. Harekâtin ordu komutani Nurettin Pasa, Birinci Meclis’e önerilerde bulunarak, isyanin bastirilmasinin bir sey ifade etmeyecegini, Kürtlerin derdest edilerek Anadolu’nun çesitli bölgelerinde iskân edilmeleri gerektigini ileri sürer. Onlarin yerine de Türk irkindan olanlar yerlestirilecektir.

Benzer bir durum Subat 1925’te baslayan Seyh Said isyaniyla yasanmistir. Dogu illerinde yürürlüge sokulan Örfi Idare Kanunu kabul edilir. Hiyanet-i Vataniye Kanunu da ayni gün kabul edilir. 4 Mart 1925’te Takrir-i Sükûn Kanunu çikarilir, Istiklal Mahkemeleri kurulur ve 24 Eylül 1925’te Sark Islahat Plani devreye girer. Plan geregi bölgeye Türk göçmenler yerlestirilecektir. Uygulamalar 1934’te çikarilan Iskân Kanunu ile devam etmis, iddialara göre Kürtlerin baska bölgelere iskâni ile birlikte “Türkçe konusma” zorunlulugu da getirilmistir.

1937–1938 yillarinda Tunceli, Erzincan, Elâzig, Sivas, Malatya ve Bingöl yöresinde Dersim Isyani olarak adlandirilan kalkisma patlak verdi. Binlerce insan öldü, 12 bin kisi de zorunlu iskâna tabi tutuldu. Her kalkisma ayni islemle sonuçlaniyordu; baski, tenkil ve sürgün. 

Kürtlerin Türklestirilmesi 

Iskan edildikleri yerlerde Kürtlerin dogal olarak çevreyle uyum saglayacagi, dilini ve töresini terk edecegi beklenmektedir. 11 Ocak 1930’da dönemin Içisleri Bakani Sükrü Kaya’nin ok tartisilan ve “gizli” oldugu ileri sürülen “Iskâna Tabi Tutulanlarin Türklestirilmesi” adiyla bir genelge yayinlanir. Ayni dönemde bir baska uyari da Genelkurmay Baskani Fevzi Çakmak’tan gelir. Kürt ileri gelenlerinin Anadolu’ya gönderilerek “Türk köyleri içine dagitilmasi” ön görülür.

1931 tarihli Dersim Raporu’nda Birinci Umum Müfettisi Ibrahim Tali Bey, “20–30 yildir cezalandirilmamis tek bir asiret olmamasina ragmen hiçbirinden olumlu sonuç alinamamistir; çünkü asiret sistemi güçlüdür ve bu mintikalarda yasamaya devam ettikleri sürece degisen hiçbir sey olmayacaktir” der.

1934’te yeni bir Iskân Kanunu ile pekistirilen bu politikalar, çok partili döneme geçilen II. Dünya Savasi sonrasinda terk edilmistir. Bu defa Kürt asiretleri muhafazakâr partilerin “oy deposu” olarak görülmüstür.

60’li yillarin sonunda, 70’li yillarin basinda ise Kürt hareketi, sol akimlarla birlikte yeni bir mecraya yol almistir.

Türkiye disinda kalan Kürtlerin yasadigi topraklarda da durum çok farkli degildir. Suriye, Irak ve Iran sinirlari içinde yasayan Kürt topluluklari toplu kiyimlardan sürgünlere kadar çesitli muamelelere maruz kalmislardir.

 

Ünye’de Kürt Iskâni

“Ben sekiz yasindayken, 1936’da bütün Cemiloglu ailesi ve damatlari, Iskân Kanunu uyarinca degisik illere (..) sürülmüsler. Bizim aileye Ordu düsmüs.”

(Hasan Cemal, Kürtler, s. 15, Dogan Kitap, 2003)

Kitapta geçen sözlerin sahibi 1928 Diyarbakir dogumlu Felat Cemlioglu’dur. Burukanlar gibi, Güneydogu’da onlarca asiret iskân kanunlari geregi zorunlu göçe tabi tutulmuslardir. (Ayrinti için Bkz. Ahmet Özer, Dogu Anadolu’da Asiret Düzeni, Boyut Yay. 1990)

30’lu ve 60’li yillardan sonra, günümüze varan ve “terör” sebebiyle bosaltilan mezralar, zorunlu göç’ün Osmanli’da baslayip günümüze kadar sürdügünü göstermektedir.

Çesitli dönemlerde Ünye’ye Güneydogu’dan getirilerek iskân edilen aileler vardir. Bir dönem 52 ailenin birden Ordu’nun çesitli yörelerine yerlestirildikleri bilinmektedir. Belli yörelere yerlestirilenler (Tekkiraz Dizdar Köyü vb.) oldugu gibi, kent merkezine yerlesenler olmustur. Ünye’de bir dönem “Kürt” lakabiyla anilan sahislar, aileler mevcutmus. Bugün yasi 60’in üzerindekiler Fevzi Çakmak Mahallesi’nde Orman Isletmesi binasinin oldugu yeri Kürt Mezarligi olarak bilmektedir. Simdi orada ne böyle bir mezarlik vardir, ne de Kürt lakabiyla anilan sahislar.

 

Devam edecek: Haftaya; “Türkler, Türklesme ve Günes Dil Teorisi”.

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593