İSMAİL AYDIN


Unutulan Değerler, Kaybolan Kimlikler


Eskiden bayramlar ayrı bir heyecandı, hatırlıyor musunuz? 

Aileler bir araya gelir, komşularla sohbetler yapılır, eski hikâyeler anlatılırdı. Şimdi ise o ritüeller giderek silikleşiyor, yerini telefon ekranları ve hızlı paylaşımlar alıyor. 

Peki, neden kültürel hafızamız bu kadar kırılgan hâle geldi?

Bence bunun en büyük nedenlerinden biri hızlı yaşam ve tüketim kültürü. Sosyal medyada her gün yeni bir trend çıkıyor, ama bu trendler bizim köklü geleneklerimizin yerini tutamıyor. 

Tarih, hikâyeler, ritüeller yüzeysel paylaşımlara sıkışıyor, derin anlamlarını kaybediyor.

Bir de kentleşme var. Eskiden mahalle kültürü güçlüydü; komşular birbirini tanır, küçük sırlar paylaşılır, bayramlar birlikte kutlanırdı. 

Bugün çoğu genç bu kültürün içinde büyüyemiyor. Göç, kalabalık şehirler ve bireyselleşen hayat, toplumsal hafızayı parçalamış durumda.

Ve eğitim sistemi… Tarihimizi, kültürümüzü anlatmaktan uzak bir eğitim, gençlerin kendi köklerini tanımalarını zorlaştırıyor. Köksüz bir kimlik, modern yaşamın değerleriyle şekillenirken kendi geçmişini unutuyor.

Oysa kültürel hafızamıza sahip çıkmak sadece geçmişi hatırlamak demek değil; geleceğe sağlam bir kimlik bırakmak demek. Bayramlar, düğünler, komşuluk ilişkileri, eski hikâyeler… 

Bunlar hep bize “Sen kimsin, nereden geliyorsun?” diye hatırlatan küçük işaretler.

Unutmayalım ki kültür, sadece geçmişin gölgesi değil, geleceğimizin de rehberi. Ona sahip çıkmak, nostalji değil, kimliğimizi güçlendiren bir sorumluluk. 

Değerlerimizi unutur, köklerimizi ihmal edersek, yarın kendimizi kaybolmuş bir neslin içinde bulabiliriz.

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593