I.
senin için ne ifade ettiğimi
anladıktan sonra
seni nasıl sevebileceğimi anladım.
unutulmaz izler bıraktın,
ruhumda gezinen meleklerin yüzlerinde.
“ellerimiz!.. bak ikimiz de boğaz’da yıkanmışız!”
II.
seni sahiplenmek oyunların en güzeliydi.
bir mavna fenerinde yanıp sönen yüreğim,
sana yazılan berbat şiirleri bile sevecek kadar deliydi!
III.
salacak’ın büyüğü arkasını döndü,
çayıma iki kaşık kondu,
kalbimden iki şehir geçti!
IV.
duygularını toparla, sözlerini hatırla,
kendine şöyle bir çekidüzen ver
ve
ona sevdiğini söyle!
V.
siyah kapının solundaki yağmur borusunun altındaydı.
incir ağaçlarının yapraklarında dolaşan boğaz vapuruna bakıyordu.
onu alıp kapıdaki yuvasına kavuşturduğumda
salacak’ın bütün kapılarını açtı bana.
günbatımı içerde bekliyordu…
camlarda yanan sarayı işaret etti gözleriyle,
istanbul bütün renkleriyle yürüdü üstümüze,
bizi gören kuşlar uçmayı unuttular.
VI.
öyle anlatmıştın ki
istanbul’a âşık olmuştum.
seni dinlediğim üsküdar’a âşık olmuştum,
ünye’ye olduğum gibi.
ben,
‘ünyeli istanbulî.’