İyi bir diploması olan ve iyi de laf ebesi olduğunu gördüğümüz bir sürü insan, aslında planlama ve uygulama beceriksizi...
Onlar iyi ders çalışmışlar iyi kitap okumuşlar, iyi yazmışlar yazdıklarını iyi okumuşlar, iyi giyinmişler... Ancak hiç pantolonlarının ütüsü bozulmamış, parfümlerinin kokusu yatarken sabahki kıvamında kalmış…
Gelin görün ki, sahanın şartları farklı. Anlatmak yetmiyor, göstermek de gerekli. Tarif etmek de gerekli...
İnsanlar görecek ve anlayacak... O azmi ve odaklanmayı hissedecek. O organizasyon gücüne ve planlamaya şahit olacak. En önemlisi iş yaptırabilme akışındaki itibara şahit olacak…
Aksi halde ne mezunu olursan ol! Akademik ünvanın ne olursa olsun... Hepsi kağıt üzerinde... Sorulan soruları cevaplama ile, soracak soruları üretecek akıl yürütme farklı şeyler... Birinde cevapları çalışırsın çözersin. Diğerinde, soru üretecek aklı, bir uygulama süzgecinden geçirirsin…
Nice insanlar vardır, lise mezunu olup da nice üniversite mezunlarını cebinden çıkarır. Nice insanlar vardır ki sıradan üniversitelerden mezun olmuş, ama nice profesörleri cebinden çıkaran “saha başarıları” var!..
Saha başarılarının olmadığı yerde diploma, iğne gibidir. Batar da batar!.. Hele o ütüsü bozulmayan pantolonlar, insanın genzini dolduran parfüm, insanın etini çeker…
Buradan şuraya geleceğim…
Belediyecilik sıradan bir devlet kurumu değildir. Saha uygulamalarının ağırlığı vardır. Kafa yormak gerekir, terlemek gerekir, halkı ortak etmek gerekir... Bir yanda vatandaşın gözü ile meselelere bakmak, bir yanda da bir şirket anlayışı ile sonuca gitmek gerekir…
Şimdi gelin önce Ordu Büyükşehir Belediyesi üst yönetimine bakalım...
Hepsini gözümüzün önüne getirelim.
Sonra da eleştirilere bir bakalım...
Ütüsü bozulmayan elbiselerin istilası var mı?.


