Birliğin beraberliğin illaki sevgiden kaynaklı olabileceğini söylemek yanlış olur elbette. Saygı nezaketinde bulunulmayan hiçbir sözcüğün bile anlamını yitirmesi gibi bir düşünce…
Yok kısmını alıp varla birleştirmek yerine; döngüyü süratgelen parçalarla puzzle gibi devamlı değiştirmek de ayrı bir çaba gerektiren farklı bir yetenek olmalı.
Benim düşüncelerim veyahut sizin düşünceleriniz…
Hiçkimselerin onayına sunulmaksızın yalnız kendi düşüncelerini ortaya koyanları ayrı bir kalıba koyup, bir de karşıdaki insanların düşüncelerinden yola çıkarak ortaya konulan yazıların bir çırpıda harcandığı ve çabucak tüketildiği kısımlarındayız…
Yol meşakkatli !
Yol zorlu !
Yol istikrarsız binlerce dosttan, arkadaştan ibaret !…
Zorlayıcı gelen kısım asıl olarak empati yoksunluğundan kaynaklı. Herkes etrafındakilerin düşüncelerine önem veriyormuş gibi gözükse de aslının bundan ibaret olmadığı da aşikar... Çoğu bencil bile bu konuda. Benim emeğim, benim arşım benim naaşım dermiş gibicesine…
Anlayıştan uzak kalınmış, başa gelse çekilirden ziyade hep suçlu aranıp binlerce beddualar sıralanır olmuş adeta..
Dediğim gibi; yol uzun, yol meşakkatli, yol istikrarsız binlerce dosttan, arkadaştan ibaret!…
Günübirlik yaşamların tadı nerede denildiği vakit birçoğu da bunu süregelen bir döngüden ibaret sayıp hayatına dahil etmiş vaziyette.
Günden tad almak ile günü devirmek arasındaki koca uçurumun farkına varmaksızın ziyan eder olmuşlar vakitlerini…
Geçmeyen tek şeyin ziyan edilen koca bir ömürden başkası olamadığını anlayacakları da gözükmüyor…
Oysa ki deviriyoruz günleri. Günlerden kendimizi. Kendimizden de kıymetli vakitleri…


