YAHYA CUMHUR TAPÇI


Vekillik Müessesesi ve Makamlar


Vekillik, bir işin başkaları adına takip edilmesi ya da icra edilmesi için alınan/verilen yetkidir. Kişiler şahıs veya toplum adına işleri idare etmek amacıyla ilgililerden yetki alır. Bu, siyasette seçim, bürokraside atama, kişisel işlerde ise yetkilendirme ile icra edilir.

Vekiller, değişik sıfatlarla anılır: Kral ve hükümdarı saymıyorum, halife(?), başkan, başbakan, bakan, müdür ve yardımcılarıyla; görevli (eskiden hizmetçi, yardımcı hizmetli, müstahdem adıyla anılırdı). Zamanla bu sıfatlar değişir, başka sıfatlar da ortaya çıkar. Bütün bunlar toplumun zamana göre belirlenen ihtiyaçların giderilmesi içindir. Amacımız bu kavramların ne olduğunu anlatmak değil; bu sıfatları taşıyanların görev ve sorumluluklarıdır konumuz. Netice itibarıyla bütün bu sıfatlardan birini taşıyan kişiler, görev ve sorumluluğunu layıkıyla yerine getirmek için, kişi ya da toplumdan, belli bir ücret karşılığında vekâlet almışlardır. Yani bu sıfatları taşıyanlar, kişi ya da toplumun hizmetkârlarıdır. Hizmet etmekle mükelleftirler. Görevleri işlerini en iyi ve doğru şekilde yerine getirmektir. Ben bu işi yapmam, yapamam deme lüksüne sahip değillerdir. Hele aldıkları vekâlet üzerinden,  vekâleti verenlere karşı büyüklenme hak ve hukukuna sahip hiç değillerdir. Peki, son tahlilde bu böyle mi oluyor? Hayır...

İnsanlık tarihinden bu yana nedense devlet adına yetkili olan memur ve siyasetçilerle, sivil toplum örgütlerinin yönetimine seçilen kişiler, ( istisnalar kaideyi bozmaz ) yetki aldıkları kişilere karşı nedense hep tepeden bakıp onlara sanki maraba muamelesi yapıyor. Altına bir koltuk geçiren kişiler alikıran baş kesen... Kendileri efendi, vekâlet aldıkları kişiler ise köle... Vekâlet isterken el pençe divan duran adamlar, yetkiyi alınca sorumluluklarını unutuveriyorlar... Halk da alışmış bu duruma, yetki ve sorumluluğunu unutmuş vekâlet verdikleri kişiler karşısında nedense köle gibi davranıyorlar.

"Neye layıksanız onunla idare olunursunuz." ayeti aslında bize her şeyi anlatıyor. Halk nasılsa yöneticiler de öyle oluyor. Haksızlığa göz yummayacak olan insanlarla oluşan halkın karşısında hangi yönetici haksızlık yapabilir... Aldığı vekâletin sorumluluğunu bilen bir vekil, bu sorumluluğun altında ezilmez mi... Görevini layıkıyla yerine getirememe korkusu yoksa bir vekilde, ne bekliyoruz ki bulardan; seçim ya da atamayla görevlendirilmiş müş yetkililerden, yönetim kadrosunu işgal edenlerden...

Hz. Ömer hassasiyeti taşımayan insandan gerçek bir samimiyet ve sorumluluk anlayışı beklemek mümkün müdür? "Yanlış iş yaparsan seni kılıçlarımızla doğrulturuz." diyen bir çevreniz, halkınız var mı? Buna hayır diyorsanız kimi kime şikâyet ediyorsunuz. Siz önce kendinizi bir hesaba çekiniz. Önce siz doğru olunuz... Bireysel olarak herkes doğrudur muhakkak... Kimseyi eğrilikle suçlamıyorum. Toplumsal bir aymazlığa işaret ediyorum. Herkes samimiyetle kendi muhasebesini yapmalı ve dosdoğru bir insan olmalıdır. Herkesin dosdoğru olduğu yerde eğrilik olur mu?

Evde anne baba, okulda öğretmen, müdür ve idareci, devletten maaş alan diğer bütün görevliler,  sokakta esnaf, emekli, genci, yaşlısı; ülke yönetimine talip olan yetkilendirilmiş vekiller vazife sorumluluğu taşımadıkça, yaptıkları hizmet karşılığında aldıkları ücret haramdır. Boğazından haram lokma geçen kişilerin yaptığı işlerden hayır gelmez! Onların yetiştirdiği diğer insanlar da ehil değildir. Mayasında haram olan hiçbir iş ve kişiden kimseye hayır gelmez. 

Vekâlet, başkaları adına iş ve işlemleri geçici olarak üstlenmek demek olduğunu ifade etmiştik. O halde vekâlet sorumluluğunu taşıyan her kişi aldığı sorumluluğu hakkıyla yerine getirmek zorundadır. Aksi takdirde hem bu dünyada hem de öbür dünyada hesaba çekileceğinin bilincinde olmalıdır. Hesaba çekilmeyeceğine inanan bir yönetici hiçbir sorumluluk taşımaz. Öncelikle vicdanen bu sorumluluğu taşımalıdır. Yoksa her vekil, vekâlet atının sırtında önüne gelene kılıç sallayıp insanlara tepeden bakıp hizaya sokmaya çalışır durur... 

Toplumsal hayatımızın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için görev ve sorumluluğa talipli olan kişilere verdiğimiz vekâlet yetkisine rağmen, şehrimize ziyarete gelen bu adamları şehir girişlerinde konvoyla davul zurna eşliğinde karşılayıp omuzlarda taşımanın ne anlamı var… 14.10.2025

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593