HÜSEYİN OKUŞ


Vererek Kazanmak


       “Ey iman edenler! Kendisinde artık alış veriş, dostluk ve kayırma bulunmayan gün (kıyamet) gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcayın. Gerçekleri inkâr edenler elbette zalimlerdir”. (Bakara S.254 )

     Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimde, Rabbimiz onlarca ayette infakı, yani bize lütfedilen mallardan rızıklardan, sermayelerden ihtiyaç sahiplerine vermeyi ve bunun büyük bir iyilik olduğunu biz kullarına emretmekte ve tavsiye etmektedir. Rabbimiz; Allah için verilen tasadduk edilen malın en iyisinden olması gerektiğini ve hatırı sayılır bir kıymete sahip olması ( Bakara S 267 )  gibi özellikleri de ayrıca zikretmektedir.

     Toplumumuz bu anlayış ve kültürle bir medeniyet inşa ettiği için hep veren taraf olmayı, yardım etmeyi, iyilik yapmayı kendine bir vazife bir sorumluluk bilmiştir. Mal biriktirme, çoğaltma arzu ve isteği olmakla birlikte, bunlarla, hayır yapma peşinde olmuşlardır. Bunlar yol, çeşme, mescid, Kur’an Kursu gibi hayri hizmetler vs.dir. Efendimizin Kuba mescidiyle başlayan ve Medine-i Münevvere de Mescidi Nebevinin inşasıyla devam eden bu vakıf ve infak anlayışı günümüze kadar farklı alanlarda kök salarak, zenginleşerek devam ede gelmiştir.

    Özellikle bizim şahsen tanık olduğumuz yakın tarihimize şöyle bir baktığımızda, infak, hayır ve hasenat anlayışının hocalarımızın öncülüğünde nasıl yol aldığını görürüz. Kur’an Kurslarının ve İmam Hatip okullarının inşasına bir bakalım. Şehrin Müftüsünden vaizine, İmam Hatibinden, Kur’an Kursu öğreticisine, her seviyedeki görevlisi gece gündüz gerektiğinde belde belde dolaşmış, gerektiğinde dere tepe omzunda ağaç taşımış, gerektiğinde kendi cebinden tasaddukta bulunmuştur. Her yöre varlık durumuna göre, buğday, fındık, çay vs. gibi katkıda bulunmuştur. Yeter ki bu hayır müesseselerini yapalım ve yaşatalım diye. Bütün bu tarihi görmeden, bu emekleri bilmeden, anlamadan bu ayet ve hadislerin dilini kavramak zordur.

Bütün bu hayri hizmetlerde gece gündüz demeden, gayret gösterip çalışan ve ahirete irtihal eylemiş hayırseverleri, hocalarımızı rahmet ve minnetle anıyoruz. Hayatta olan emekli hocalarımız ve hayırseverlere hayırlı bereketli uzun ömürler diliyoruz.

Çünkü infak ve bu yoldaki gayret, ömrü bereketlendirdiği gibi sonradan gelen genç hocalara ve genç nesillere de bir kılavuzluk ve bir üsve-i hasene olmuştur. Bir büyüğümüzün ifade ettiği gibi, infak edenin malı, infak edenin ömrünü bereketlendirir; infak edilmeyen mal ve infak edilmeyen ömür ise sahibi için ya dünya da bir fitne, yâda ahirette azap sebebi olur.

Her birimiz Peygamber Efendimizin Hz. Aişe ile olan şu ifadelerini/diyaloğunu ya duymuşuz yâda okumuşuzdur. “Peygamberimiz bir kurban keser, parçalama işi bittikten sonra evden ayrılır. Hz. Aişe validemiz kurbanın hemen hemen hepsini ihtiyaç sahiplerine dağıtır. Yalnız Hane-i Saadete kürek kemiği kısmı kalır. Peygamberimiz eve geldiğinde Ya Aişe kurban etlerini ne yaptın, ondan bize geriye ne kaldı der. Hz. Aişe validemiz: Kalan bir kürek kemiğidir, der. Peygamberimiz bunun üzerine gayet mutlu bir ifade ile: Desene kürek kemiği dışında hepsi bizim oldu.” der. (Tirmizî, Sıfatu’l-kıyâme 35)

Aslında hayatın özü Efendimiz (as) hayat serüveninde saklıdır. İster mallarınız, ister canlarınız Allah için ne sarf edildiyse ne çaba gösterildiyse geriye kalan, yani bize kalan odur. Bizi yaşatanda odur. Ebedi yaşatacak ve rızaya ulaştıracak olanda budur. Bizden öncekiler bu anlayışla bu kültürle bu duygu ile yaşadılar ve adlarından söz ettirdiler. İsimlerini bilmesekte hayırla yâd ettirdiler kendilerini. Tıpkı bu günlerde üzerimize vacip olan kurbanlarımızı Diyanet İşleri Başkanlığımızın uhdesinde dünyanın çeşitli yerlerine vekâletle gönderip o kardeşlerimizin hayır dualarını aldığımız gibi. İnfak ederek yapılmasına vesile olduğumuz sadaka-i cariyeler gibi. Bir binaya bir tuğla, bir fakire bir miktar sadaka, bir hayır işine bir miktar vakit, bir güzelliğin oluşmasına bir katkı verdiğimiz gibi.

İnfak gönülden kopan bir parçadır. Gönülden kopan mutlaka gönüllere ulaşır. (H.O)  Allah’ın bizlere verdiği rızkı, nimeti; bizlerde imkânlarımız ölçüsünde, dişe damağa dokunacak şekilde Allah yolunda infak edelim. Rızaya erenlerden olalım. Vererek kazananlardan olalım. Allah’a emanet olunuz.

 

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593