Hepimizin dilinde bir cümle var: “Yarın başlarım. Akşam olunca yaparım. Hafta sonu kesin halledeceğim.” Kulağa güzel geliyor, değil mi? Ama aynı zamanda içinde büyük bir kaçış da saklı. Çünkü o yarınlar bir türlü gelmiyor. Akşamlar bir türlü olmuyor. Hafta sonu hep işimiz çıkıyor.
Sabahları yapılacaklar listesiyle uyanıyoruz. Spor yapmak, kitap okumak, diyete başlamak ya da sadece biraz durup düşünmek… Ama gün bitiyor, biz hâlâ aynı cümleyi tekrar ediyoruz: “Yarın kesin başlıyorum.”
Ertelemek bir zaman yönetimi değil, duygu yönetimi sorunu. Yani bir işi yapmadığımız için değil, o işe başlarken hissettiğimiz rahatsızlık yüzünden erteliyoruz. Bu rahatsızlık; korku, sıkılma ya da yetersizlik hissi olabilir.
Hayatımıza biraz daha düzen katmak için kullanılan basit bir yöntem var: SMART hedefler. Adı havalı gibi dursa da aslında çok pratik. SMART, hedeflerimizi daha ulaşılır ve sürdürülebilir hale getirmek için kullanılan bir yöntem. Açılımı şöyle:
• S – Spesifik: Ne yapacağını açıkça belirle.
• M – Measurable (Ölçülebilir): Ne kadar yapacağını bil.
• A – Achievable (Ulaşılabilir): Gerçekçi ol.
• R – Relevant (İlgili): Senin hayatına uygun olsun.
• T – Time-bound (Zamanlı): Bir zaman aralığı olsun.
Psikolog Albert Ellis, düşüncelerimizin duygularımızı, duygularımızın da davranışlarımızı yönlendirdiğini söyler. Eğer kafamızda “yine başaramayacağım” gibi düşünceler varsa, tabii ki başlamamız zorlaşır. Ama hedefimizi küçültüp netleştirirsek, zihnimiz direnç göstermemeye başlar.
Örnek: “Artık kitap okumam lazım” demek yerine, “Bu hafta pazartesi, çarşamba ve cuma akşamları saat 21.30’da 10 sayfa kitap okuyacağım.” Birincisi temenni, ikincisi eylem planı.
Unutmayalım; alışkanlıklar küçük adımlarla başlar. Bir davranışı başlatmak, onu sürdürmekten daha önemlidir. Bu yüzden “bir sayfa oku, bir dakika yürü, sadece başla” ilkesi işe yarar.
Zihnimiz bu küçük hareketi tamamladığında, “başladım” duygusunu yaşar ve motivasyon üretmeye başlar. O yüzden dev hedefler koyup altında ezilmek yerine, küçük ama net bir adım atmak çoğu zaman daha etkilidir.
Ertelemek bir zayıflık değil. Hepimiz yapıyoruz. Ama sürekli ertelemek, içimizde sessiz bir stres biriktiriyor. O yüzden şimdi belki küçük bir hedef koymanın, ertelenmiş şeylere dönüp bakmanın zamanı.
Duygular yol navigasyonu gibidir; seni yönlendirir, uyarır, yavaşlatır… Ama unutma: Direksiyonda sen varsın. Hangi yöne gideceğine, ne zaman duracağına ya da devam edeceğine karar verecek olan sensin.
Belki de o çok beklenen “yarın”, sadece net bir plan ve samimi bir adımla bugüne dönüşebilir. Sağlıcakla kalın…