Tabi ki ergenlik… Kişinin çocukluktan yetişkinliğe doğduğu süreç! Her doğum sancılı olur… Ergen de sancılıdır, kırılgandır, hassastır, araftadır, gelgitlidir, atarlıdır, tutarsızdır… Kısacası onun işi bizden daha zordur aslında.
Ergenlik döneminde ani ve hızlı değişimler gerçekleşir, hormonal değişimlerle birlikte kişi kendi kimliğini aramaya koyulur. Hayatı sorgulamaya başlayan genç sıklıkla mutsuz, yalnız ve çaresiz hissetmeye başlar. Duygu durumu çok hızlı değişkenlik gösterir, öfkesini kontrol etmekte daha çok zorlanmaya başlayabilir. Duygu durumu ile birlikte uyku düzeni ve yeme düzeninde de değişiklikler başlayabilir. İlişkilerinden uzaklaşmaya başlar ve çoğunlukla kendisi ile baş başa kalmayı isteyebilir. Enerjisi düştüğü için bir şey yapmak istemez ve yapması gereken işlere konsantre olmakta, dikkatini vermekte zorlanabilir. Ergenlik dönemi bu yönleri ile sıklıkla depresyonu düşündürmektedir. Depresif duygu durumu ile birlikte, beden algısında bozulma, öz saygıda düşme, kendine zarar verme eğilimi de görülebilir. Bu dönemde bazı düşünce ve davranış örüntülerine çok fazla takılı kalma da dikkat çekmektedir.
Ergenlik döneminde kişide var olan değişimler ve depresif ruh hali ile birlikte ilişkilerde de bozulmalar, aile ve yakın arkadaşlardan uzaklaşmalar görülebilir. Genç bireyin bu uzaklaşmalar ve davranış değişiklikleri nedeniyle yakınları tarafından yönlendirilmeye çalışılması ya da eleştirilmesi olumsuz tepkiler geliştirmesine ve daha çok uzaklaşmasına neden olabilmektedir. Bununla birlikte de kendisini suçlu hissetme, bir gruba ait olmadığını düşünme, değersiz hissetme, reddedilme, yalnız kalma korkusu gelişebilir ve işin içinden çıkması daha da zorlaşabilir.
Ergenlik döneminde depresyon eğilimi artmakta ve bireyin yaşam koşulları, genetik aktarım, çevresel faktörler, sosyal desteği, ilişkileri, ebeveyn tutumları, aile yaşantısı, çocukluk yıllarında maruz kaldığı yaşantılar, akran ilişkileri, yaşadığı kayıplar, tıbbi problemler, okul ortamı gibi pek çok faktör de bu konuda riski arttırmaktadır.
Ergenlik döneminde bireyin yakınları, özellikle ebeveynleri tarafından öncelikle olduğu gibi kabul edilmesi, desteklenmesi, onaylanması ve çok iyi gözlemlenmesi ve olası destek ihtiyacında erken müdahale edilmesi oldukça önemlidir. Bu süreci nasıl geçirdiği yetişkinlik dönemine de çok fazla etki etmektedir. Ergenin göstermiş olduğu belirtilerin genel ergenlik dönemi tepkileri mi yoksa depresif bir durumun göstergesi mi olduğunu anlamak da çok önemlidir. Ailenin bu konuda gerekiyorsa profesyonel bir destek alması, bu desteği ergen ile iş birliği halinde alması çok önemlidir. Ergenin tedaviyi reddetmesi halinde ailenin çocuğuna nasıl yaklaşması gerektiği, kendi davranışlarının, yaklaşımının, ebeveyn tutumlarının süreci nasıl etkilediği ve düzeltilmesi gereken durumlar ile ilgili farkındalık kazanabilmesi için profesyonel destek alması, kendini geliştirmesi, çocuğunun yaşadığı süreç ile kendisinin yıllar önce geçirmiş olduğu ergenlik sürecinin çok farklı olduğunu kabullenmesi çok kıymetlidir.