ARİF TAKICI


Yaşasın Özgür Suriye


1983 yılı itibarıyla dört sene kaldığım Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye izine geliş gidişlerimin çoğunu otobüsle Suriye üzerinden yaptım.  O zaman Suriye’yi Beşar’ın babası Hafız Esat demir yumrukla yönetiyordu… Hafız dediysek, ismi hafızdı bay diktatörün.

O zamanlar Suriye’de olaylar olmadığı için rüşvet vererek geçme dışında bir sıkıntı yaşamıyorduk.

Suriye’ye Ürdün üzerinden giriş çıkış yapıyorduk. Ürdün’den girişte rüşvet, ülke içinde herhangi bir yerde durdurulduğumuzda rüşvet, Türkiye’ye girişte rüşvet vererek geçebiliyorduk.

Vermezsek nemi olur, ya saatlerce bekletilme, ya da Suriye polisi tarafından akıbetinin ne olacağı belli olmayan bir yere götürülme riski vardı.

Türkiye’den Suriye’ye girdiğimizde Suriye diktatörü hafız Esat’ın posterleriyle karşılaşıp, ülkeden çıkana kadar heykeli ve posterlerini görmek bıktırıcı ve tiksindirici oluyordu.

Bir tarihte Ürdün’den Suriye’ye girerken otobüsümüzde Suriyeli bir yolcu askerler tarafından sorgulanınca adamın rengi benzi soldu korkudan. Çünkü Suriye’de acımasız bir diktatörlük vardı, insanlar konuşmaya korkuyorlardı… Bir Suriyeliyle konuşurken bu derhal hissediliyordu.

1516 yılında Osmanlı idaresine giren Suriye, 1918 yılına kadar Türk idaresinde kalmıştır.

1946 yılında Fransa’dan bağımsızlığını kazanan Suriye’de 1963 yılında Arap sosyalist Baas partisi darbeyle yönetimi ele geçirdi. Askeri tabip olan, yani bir subay olan Hafız Esat 1970 yılında parti içi darbeyle yönetimi ele geçirdi.  1971 yılında Cumhurbaşkanı olduğu Suriye’yi vefat ettiği 10 Haziran 2000 yılına kadar demir yumrukla yönetti. 

Nusayri olan, yani Suriye Alevi’si olan Hafız Esat, diktatörlüğünün yanına mezhepçilik de ekleyerek acımasız diktatörlüğünü sürdürdü.  Normalde Suriye’de Nusayriler, yani aleviler azınlıktaydı… Nüfusun % 10’nu kadar. Ancak yönetimi ele geçirmiş olduklarından, aleviler çoğunlukla orduya girdiler, dolayasıyla ordu Alevilerin kontrolüne geçti. Ancak demokrasiden bahseden Alevi’de olsa hapishaneyi boylayıp işkence görüyordu. 

Ülke Hafız Esat yönetiminde iken oğul Beşar Esat Şam tıp fakültesini bitirdikten sonra Londra’da Göz doktoru uzmanlığına çalışmaya başladı.. Aslında Beşar Esat’ın liderlik yapacağı hiç düşünülmüyordu… Fakat abisi Basil’in 1994 yılında geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetmesi Beşar Esat’ın önünü açtı. Beşar Esat Devlet başkanlığına seçildiğinde şeffaf olacağını, Suriye’nin tüm faklı kimliklerinin yer alacağı demokratik bir yönetim ile ülkeyi yönetmek istediğini, çağdaş bir Suriye’yi hep beraber kalkındıracaklarını, tüm kesimlerin temsil edileceği bir yönetim sistemini benimsediklerini söyledi.

Modern görünüşlü yakışıklı bu göz doktoru umut vadediyordu doğrusu.

Ama başa geçtikten kısa bir süre sonra hiçte öyle olmayacağı anlaşılmıştı… Babasının çocuğuydu o.

Ülkede önce Şam’da, daha sonra bir iki şehirde küçük masum denecek düzeyde demokratik istekler dile getirildi. O ne? O İngiltere’de tahsil yapmış modern ve çağdaş görünüşlü Beşar Esat kükredi, herkesi şaşırttı, siz misiniz demokrasi isteyen… İnsan topluluklarına ateş açtırdı, sağ kalanları hapishanelere yolladı.

Başta Şam’daki Sednaya hapishanesi olmak üzere ses çıkaranı, demokrasiden bahsedeni hapishanelerde işkenceye tabi tutturdu. En fazla işkence yapılan yer ise Sedneya hapishanesidir.

Hapishanelerde binlerce insan insanlık dışı katlanılması güç her türlü işkenceye maruz kaldı. Binlerce insan katledildi. Milyonlarca insan başta ülkemiz olmak üzere dış ülkelere göç etti. Binlerce Suriyeli insan kaçakçılarının organize ettiği göç sırasında hayatını kaybetti. Binlerce insanın ve Egenin sularının kıyıya attığı o küçük aylan bebeğin ahı ve bedduası Esat’ı bu dünyada zelil yaptığı gibi, kendisini de Moskova’ya sığınmacı yaptı, ahiretini de cehennem edecektir kuşkusuz.

Özgür Suriye ordusunun Şam’a girmesinin ardından basın mensuplarının ve halkın girdiği sarayında yerlere saçılmış eşyaların arasında Esat’ın aile albümlerini izlerken başka diktatörler olan Makarios, Çavuşesku, Hitler, Mussolini gibi çağın acımasızları geçti gözümün önünden. Onlarda böyle zelil olmuşlar, saraylarına girenler yerlere saçılmış aile fotoğraflarının üzerinde gezinmişlerdi.  Hürriyetlerine kavuşan Suriye halkını kutluyorum. Yaşasın özgür Suriye

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593