RIDVAN AYDIN


YÜREĞİME SİYAH ÇELENK BIRAKTIMM (45)


…Varsın hayatı özel kılanlarımız, mesafeler ötesinden hasret hasret, dalga dalga yüreğimize vuranlarımız olsundu. Bunların tekmili hatta hiç biri, gecesini gündüzüne katmış hamarat Azrail Hazretlerinin, hiç mi hiç umurunda değildi! 

 

Nasıl olsa 1Elesti Bezm’inde Yaradan’a söz verip, ondan sonra şu dünyaya ölmek için gelip gelip, kefenle paketlenip giden biz değil miydik?

 

Hepimizin özetinde, yaşam denenen yol yorgunu sonrası, bir de dönüş yolculuğumuz vardı. Sınav sınav üstüne gezginliğimiz: O zaman kırılması ölümün, bir bilinmez boyutuna geçiş anımızla müsaadeliydi. Nasıl olsa efendi hazretleri Azrail; son ölümlü olacak kadar özel, Divan-ı Mahşere dek yaratıcının, en dokunulmaz en iltimaslı 2Saadet-i uhreviye görevlisiydi! 

 

Oysa âdem soyuna ömür, kıssadan bir hisseydi! Dünle bu gün, etti mi birle iki!.. Ya üç?.. Olmayacaktı belki! Olmamak hak mı yoksa gereksinim miydi ki? Neden hayata dairdi peki? Geleceğin neresiydi, olmaların son perdesi… Veya geçmişe kalan neydi?

 

Yüzbaşı Serhan, durmuş bir motorda bataryadan direk beslenen telsizin; pilotlar tarafından, sadece tehlike anında kullanılan acil kanalını bir daha seçti. Gök kubbenin ta derin boşluğuna,  havacılığın o cevapsız, o karşılıksız yayınlı dramatik imdat çığlığını, umarsız bir feryatla bir yeniden, bir kez daha haykırdı! Mikrofonik olduğu söylenen ses tonunun, o anki arka fonu, olası ki ağıt yakar gibiydi…

 

“MEYDEY!..

 MEYDEY!..

 MEYDEY!..”         

 

3PARS DÖRT BİR; DİYAR BATISI KIRK İKİ BİN FİT, HARRAN GÖKLERİ TEST UÇUŞ SAHASINDA MOTOR DURMASI... İLK ÜÇ ÇALIŞTIRMA TEŞEBBÜSÜ BAŞARISIZ. DİYAR’A MECBURİ İNİŞ!..” terimleri ile Havacılık Aleminin, o acil yardım isteyiş tiradını, yüreğinin suflesiyle bir kez daha bıraktı... 

 

Göksel ezgisinde serzeniş notalayan bu amansız sesleniş, ilgili jet üssündeki günlük hayatın normal seyrine, âdeta bir yıldırım düşürürdü… Piyonları insan olan yerküre, en çok da o anlarda, üzerinin kaygısal telâşıyla oynanan, bir satranç tahtasına dönüşürdü... 

 

Dinginliğin içine, o ansızın patlamış bir kasırga Filolara siyahın ya günlerce sürecek bir yas sessizliğini demler; ya da kayıpsız dindiğinde, mavisi cıvıl-cıvıl bir panayır şenliğinin, kahkahalar dolusu festival havasını kutlatırdı!.. 

 

İşte gene ilgili birimlerin can evine, en azgın yangınlarla düşüp, ortalığı tozu dumana kattığı bir zamanın, sıra dışı dakikalarıydı! O andan itibaren 8’inci Ana jet üssü ve Hava Kuvvetlerinin tüm Arama Kurtarma birimlerinde nelerin tetiklendiği, daha önce kaçlarca kez yaşanmış acil yardım çağrılarından bilinendi. 

 

Kırım kurtarma görevlilerinin, kurtarma araçlarına koşuşarak doluşmaları… Arama-Kurtarma pilotları ve komandolarının, kaza yerine gecikmesiz kalkış için helikoptere, canhıraş kopuşları...  Ambulans ve yangın sirenlerinin, piste doğru feryat çığlıklarıyla süre giden telâşın; yüklüce bir devinimiydi o an, yeryüzünde yaşanan!

 

Serhan Yüzbaşı, başladığı günün kalkış öncesine yeniden döndü… Hafızası yangınlarda, hafızası fırtınaydı toz duman... Katar katar anlardı, anılardı buğulanmış yüreğinden geçerken… 

 

Günün 12.25 sularıydı… Oturdukları lojmanın kaldırımına yanaşan siyah araç, 8’inci Ana Jet Üs Komutanının makam arabasıydı... Siyah plâka üstündeki sarı-metal irice tek yıldızın açık olmayışı, ilâveten mavi flâmanın da rüzgâr salınışına bırakılmamış olması; uzaktan bakan bir asker için, Utku Generalin içinde olmadığının ön belirtileriydi. 

 

Sert görünümlü bir komutandı Utku General. Gök mavisi gözlerinde, zaman-zaman beliren delişmen dalgalar; aslında taşıdığı yufka bir yüreğin karşısındakine sınır koyan yansımalarıydı. Ustalarca verilmiş sert suyla çeliğe dönüşen demirin bile duyarlı bir ergime dünyası yok muydu?.. 

 

Eğitimlerinde ister istemez aldıkları sertlik; birçoğunu orta yaşlara doğru, insanlığa duyarlı bir gönül adamı yapıyordu. Sert, sınırlı duruşun; kendini bilmezlere karşı takınılan sağlam bir tavır olduğunu bilebilse insanlık, yanlışlarına tez elden bir çeki düzen vermeyi olası ki ihmal etmezdi!  

 

Velhasıl Askerlik katılığı, sertliğiyle anılsın olmalara çalışılsa da alfabemsi yaşam tarzlarından mı nedir, gezegenin en merhametli, en duygusal insanları kimlerdir diye sorsalar: O kutsal ocağın atmosferini bir derince solumuş biri, vicdanî gözlemlerin objektifiyle der ki askerlerdir! 

 

Gözlerdeki her sert bakış, karşısındakine bir sınır koyma, bir kendine gel eylemiyse de yurduna, milletine hizmette yeminli her asker, gökler coğrafyasınca şeffaftı. Arka planı ipeksi mavilikte, yüzölçümü oldukça büyük yürekler diyarıydı! Olanca bilimsel testlerden geçerek seçilip, içsel dünyalarında savcı ve yargıçları bol olan çoğunun; adalet terazileri oldukça hassas tartar kişiliklerdi. 

 

Vicdansal terazileri hassasa ayarlı bireylerinse, insanlığa duyarlı olduklarını, hangi bilim dalı inkâr edebilirdi? Kaldı ki meslekî nüfus dağılımına bakıldığında, sanatın her alanında, asker kökenli sanatçı yüreklerin ya da çocuklarının var olan çokluğu, bu tezin doğruluğunu ispatlamıyor muydu?.. 

 

Can alıcı ağır bedellerin, devasa yokluklarıyla kurulmuş Demokratik, Laik Cumhuriyetin her askeri, “Yurtta barış dünyada barış” ilkesi için vardı. Onlar ki Atatürk Ocağı’nın, yurduna can adamış Atatürk yürek askerleriydi. Çoğulcu demokrasiden uzak özellikle tek adam rejimlerinin; toplumun huzurunu, refahını, mutluluğunu elinden alanlara; neşesini, gülmesini çalanlara; ya etnik ya da dinci talanlara; özleriyle sözleriyle karşı duran dürüst insanların, adalet abidesi vicdanları gibi, gerek yerli gerekse yabancı tüm haramilerin, oldubitti öncelikli hedefleriydi.

 

Menfur saltanatlar karşılığında, sözde temsil ettikleri devleti; toprakları ve milletiyle birlikte kürenin güçlerine sömürtme, bölüp parçalatma projelerini, içte ve dışta tarihsel takibe almak; Atatürk askerlerinin, yerde ve gökte kutsal görevleriydi. Zira ülke siyaset tarihine kötü bir aksesuar olmaktan öteye geçemeyenlerin, millet sırtından sülale boyu iltihaplı saltanatlar sürme ihanetlerinden, bağışıklık sistemi ve tüm organları felç yemiş diyarlara, kesinlikle benzemek istemezlerdi. 

 

Kaldı ki Dünya tarihi incelendiğinde, tek adam rejimlerinin, bulundukları haritaları ya iç ya dış savaşlara bulayarak, ancak saltanatlarını terk ettikleri bilimsel bir gerçekti. İşte bu yüzdendi ki öylesi diyarların büyük çoğunluğu; felaket öncesi kaptırdıkları temiz yakalarını, kendilerini yöneten küresel projelerden, illaki kurtarmak istemişlerdi.

 

Mürtecilikle tümörleşmiş kara cehalet tacirlerinin, Atatürk Ocağını, inançsız gösterme yalan ve iftira kampanyaları, siyanürlü cahiliye havzalarında alıcı bulsalar da insan yürek, yurtsever dürüst vicdanlarda asla yer bulamazdı. Üstelik neredeyse her askeri birlikte, her Ana Jet Üssünde  ya Cami ya da Mescit olduğunu, askerlik yapmışlar bilirlerdi!.. 

 

Hava lojmanları Şubatın, o bir görünüp bir kaybolan güneşiyle öğlen saatleri içindeydi…

 

8’inci Ana Jet Üs Komutanının şoförü Yusuf; acelesi olanların tedirginliği içindeydi. Makam arabasından telaşla inmişti. İrice attığı birkaç adımla; ahşap gövdesinin üst yarısı, buzlu cam dilimli lojman kapısının, ziline telaşla dokundu... 

 

Çok geçmeden dış dünyaya açılan kapıdan Yüzbaşı Serhan; yüzüne sinmiş yorgunluğu, gözlerinin geceden kalma uykusu ve sol göğsüne nefti bir kartal işlenmiş siyah eşofmanıyla göründü. 

 

“Hayrola Mehmetçik, bu mevsimde bunca ter?”

 

“Serhan Yüzbaşım, Üs Komutanımız Üsse gelmenizi emrediyorlar. Sanırım test uçuşuna hazır bir uçak mı varmış ne!”     

       

“Bekle gözüm, giyinip geliyorum…”

 

Not; Rıdvan Aydın’ın “YÜREĞİME SİYAH ÇELENK BIRAKTIM” adlı, roman dosyasından devam edecek…

 

Dipnot;

Varoluşta “Ben sizin rabbiniz değil miyim” hitabının yapıldığı ve ruhların da “evet” diye cevap verdikleri meclis

Öteki dünya mutluluğu

Yzb. Serhan’ın şifreli kodu

Erdal Uzer
24.07.2025 18:36:16
Ben emekli Kaptan Pilot Erdal UZER. Daha önce de sevgili Rıdvan Aydın abimle haberleşmek amacıyla, bu platformda yazmıştım. Ancak herhangi bir cevap alamadım. Rıdvan Aydın abimle çok güzel uçuşlarımız olmuştu. Mesajımı ona ulaştırabilirseniz mutlu olurum. Umarım sağlığı iyidir.

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593