Simdi anlatacagimiz hikayemiz, bir yedek subayin anilarindan. Anlatan kisi, yillar önce, vatani görevini yapmaktadir. Birligine yeni basladigi günlerde, tugay da bir telas, bir telas, yakinda teftis var, subay-astsubay-çavus-onbasi tüm asker alarmda. Teftis basarili geçmeli, malüm, ciheti askeriye de kidem-rütbe ilerlemesi çok önemli, herkes canla basla teftise hazirlaniyor. “Zeki Pasa gelecek.”
Zeki Pasa gelir. Tüm birlikler teftise hazirdir. Pasa, aksama tugay karargahinda kalir. Bizim astegmen de nöbetçi subayi. Aksamin ilerleyen saatlerinde bir telefon. “ Briç bilir misin?” “Bilirim.” “ Zeki Pasa çagiriyor, yerine birini bul, araç gönderiyoruz.”
Briç, entelektüel bir oyundur, subay kesiminde, özellikle eski dönemlerde Subay Evleri’nde filan, çok oynanirdi. Zeki Pasa, yemekten sonra briç oynamak istemis, üç kisi var, dörtlü aranmis, tugay da bir tek bizimki çikmis. Pür telas karargaha götürülür. Komutanlarin odasina alinir. Selamini verir, masaya buyur edilir, o gece öyle geçer.
Elbette ki olay, ertesi sabah tugayda duyulur. Sakalar, takilmalar filan olur. Herkes bir seyler söyler. Yüzbasi der ki; “Bu Zeki Pasa kimdir, bilir misin?” Üç aylik yedek subay astegmen, nerden bilsin?. “Mustafa Kemal, Anafartalar’da-Conk Bayiri’nda, savasin en siddetli aninda, perisan bir vaziyette geri çekilen askerleri durdurup, “ Size düsmana saldirmayi degil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar, yerimizi baska birlikler alabilir.” Deyip, askerleriyle beraber süngü hücumuna geçtiginde, arkasinda Zeki Üstegmeni görür. Bu Zeki Pasa, o Zeki Üstegmendir.”
Komutan dediklerin böyle olur ve bir alay asker onlari takip eder.
Bir orduda üç tür komutan-asker olmalidir. Uyanik, zeki ve cesur. Uyanik olan, hep dikkatlidir ve her zaman savasa hazirdir. Zeki olan, iyi istihbarat alir ve akillica degerlendirir. Cesur olan, gözü karadir ve hiç düsünmeden düsmana saldirir. Bu tür kisiler, savaslarin kazanilmasinda paha biçilmez roller oynayan, adsiz kahramanlardir.
Elbette ki, bu dediklerimizin üçünün birden ayni kiside-kisilerde bulunmasi da, her zaman kolay degildir. Hele bir de, kendisi-kendileri komutan olursa.
Talih, Çanakkale-Anafartalar-Conk Bayiri’nda, savasin kaderinin döndügü o muhtesem anda, Türk milletinin sansina, o anda, iki tane birden çikarmistir ve birde, bir alay asker.. Zaman zaman daha da çok.
Amma, o askerde, o komutanlarin pesinden süngü takip ölüme yürümeseydi, o savasin kaderi o anda degismeseydi, o zafer kazanilamasaydi, o hirsla Payitaht Istanbul’a ulasan Müttefik Ordulariyla birlesecek Yunan Ordusu, Rus Ordulariyla birlesecek Bulgar ve Sirp Ordulari, dogudan yetisecek Ermeni Ordusu Istanbul’a ulastiklarinda neler olacagini, ‘Osmanlica’ ile yazayim. “Tahayyül bile edemezdiniz.”
Onun için ; “Askerin saglam olacak!”
Yukaridaki yazimizi, içinde bulundugumuz, tarihimizin Sanli Zaferler Ayi ; Agustos Ayi münasebetiyle, 10 Agustos Anafartalar Zaferi’nden 26 Agustos’lara ve 30 Agustos Bas Kumandanlik Meydan Muharebesi Zaferi’ne kadar sürecek olan, tüm gurur dolu Zafer Günlerimiz’in ve basta Ebedi Baskomutanimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaslari olmak üzere, tüm komutan ve askerleriyle Kahraman Ordumuz’un serefine yazmis bulunuyoruz.
Hepsine minnettariz.
Bugün, ordumuz yurt içinde ve disinda, bir Vatan Savasi yapmaktadir.
Karsimizda olanlarin daha da arkasinda, Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün essiz deyisiyle; “..bütün dünyada emsali görülmemis bir galibiyetin( veya galibiyetlerin) mümessili olabilen..” güçlü devletler ve ordular vardir.
Yüce Rabb’imiz, Askerimizi mahçup etmesin.
Sözlerimizi bir siirle bitirelim.
Kahraman Pilotlarimiza ;
“Jetlerim havalanin / Göklerde yuvalanin / Kanat verip rüzgara / Simsekler gibi çakin / Geçtiginiz yerlerde / Harabeler birakin” / Böyle dedi komutan / “ Var mi sizi korkutan? / Savasirken gökler de / Cesaret yüreklerde.”
“Ufukta, kanli safak / Dalgalanan al bayrak /Asalet kaninizda / Türk yurdu arkanizda / Coskun seferleriniz / Cesur sortileriniz / Sarsarken gögü, yeri / Yasansin Türk zaferi/ Milletinin gururu/ Türk Hava Kuvvetleri” (T.Güven )
Saygilarimla.


