EREN TOKGÖZ


Zelzele, Yer sarsıntısı, Deprem!


Çocukluğumda Annemden 39-42-43 zelzelesi anılarını sık sık dinlerdim. Türkiye deprem haritasında 3. Derece deprem bölgesinde yer almasına rağmen, Kuzey Anadolu Fay hattına uzaklığı 150 Km civarıdır. Ünye’nin de ciddi boyutta etkilendiği 1939 Erzincan, 1942 Niksar-Erbaa, 1943 Tosya-Ladik depremlerinde Toplam 40.000 kişinin hayatını kaybettiği bilinmektedir.

                Dünyamızda tespiti yapılan 31 adet afetin 28 adedi Meteorolojik olarak tanımlanmıştır. Deprem, sel, toprak kaymaları, kaya düşmeleri, çığ, fırtınalar, hortumlar ve yangınlar Ülkemizde sıkça görülen afetlerdendir. Afetlerden kurtulmanın yolunun ciddi tedbirlerin kararlılıkla uygulamaktan geçtiği bir büyük gerçektir. Özellikle deprem afeti Ülkemizin en baş gerçeğidir.  Afetlerin farkında olmak için verilen eğitimler; afetin nedenleri, risk faktörleri, afete karşı nasıl hazırlanması gerektiğini anlamamıza yardımcı olduğu gibi, afet durumunda doğru davranmak, can ve mal güvenliğini koruyabilmek için de önemlidir. Gelecekteki olası depremler nedeni ile can ve mal kayıplarının olacağı kaçınılmaz bir gerçek. Nüfusumuzun %95’nin deprem tehlikesi içinde yaşadığı, büyük sanayi tesislerinin %98’i ve barajların % 93’nün deprem bölgesinde olduğu bilinmektedir. Gerçek bu iken   depreme dayanıklı yapılar tasarlanması çok çok önemlidir ve inşa edilmeleri birincil hedefimiz olmalıdır.

                Depremin ne olduğu, depremin oluş nedenleri ve türleri, şiddetleri ve oluşturdukları hasarlar gibi konular Bilim insanlarımızca ciddiyetle tartışılagelmektedir. Ülkemizin deprem konusundaki bilgi birikimi üst düzeydedir. Deprem ile yaşama gerçeğini hiç unutmamalıyız. Yapı tasarımında, yönetmelik kuralları eksiksiz yerine getirilmelidir. İnşaat aşamasında; projelerine uyulmalı, malzemelerin kalitesi sürekli kontrol edilmeli, iyi bir işçilikten taviz verilmemelidir. Detaylı zemin etüdü çalışması yapılarak, zemin ile uyumlu temel sistemlerinin seçilmesi önem verilmelidir. Türkiye bina deprem yönetmeliği 2018’e uygun deprem performans analizleri yapılmalıdır. Binaların yıkılmasının ana sebebi deprem kuvvetlerine karşı dayanım eksikliği yanında, yapı elemanlarının sünekliğidir, dolayısı ile yer değiştirme kapasitesi yüksek olmalıdır. Kare ve dikdörtgen yerine asimetrik planlardan, çıkmalı yapı tarzından, normal kat yüksekliğinden fazla olan giriş katlardan, kaçınılmalı, kısa kolon etkisi yaratacak yapısal ve mimari kusurlara izin verilmemelidir. Projesi dışında ekleme unsurlar yapılmamalıdır. Çatıya konulacak güneş enerji sistemlerinin ve eklentilerin getireceği ilave yüklerin olumsuz etki yaratmayacağı ortaya çıkarılmalıdır. Binalarda yangın algılama ve otomatik söndürme sistemi kurulmuş olması, olası yangın hasarlarını azaltacaktır. Elektrik tesisatçıları’nın   betonarme unsurlara zarar vermeleri kesinlikle önlenmelidir.

Büyük bir deprem sonrasında karşılaşılacak en büyük problem: mevcut binaların hasar tespiti yapılarak kullanılıp kullanılmayacağı kararının verilmesi olacaktır. Binaların bulunduğu açık alanlar ve binaların belli kartlarına yerleştirilecek ölçü aletleri ve bunlardan alınacak yer karakterleri bilgileri ile birlikte bina davranış bilgileri deprem sonrası kullanım, iyileştirme ve yıkım kararlarına esas teşkil etmesi bakımından önemlidir.

                Tüm bu hususların yanında doğanın sesine kulak vererek; tarım arazilerine, dere yataklarına konut ve sanayi yapıları yapılmamalıdır. Zayıf zemin yapısının depremlerin dalga boyunu artırdığı ve dalga hızını yavaşlatması nedeni ile deprem süresini uzattığı bir gerçektir. Ünye’miz de de deprem gerçeği ile yaşayacağımızı unutmamalıyız.

                Deprem öldürmez ihmal öldürür, bilgiyi ve tekniği göz ardı etmek öldürür.

 

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593