Efendimiz (as) şöyle bir müjde verir. “Allah Teala: “Ben salih kullarım için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği, hiçbir insanın hatır ve hayal edemediği nimetler hazırladım. (Müslim)
Bu hadisi rivayet eden Ebu Hureyre isterseniz şu ayeti okuyunuz dedi. “Müminlerin yaptıkları ibadet ve iyiliklere karşılık olarak, onlara ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilmez”(secde s,17)
Bu durum mümin kulun ahiretteki karşılığıdır.
Bir de bu dünyada Yüce Rabbimiz, bütün yarattığı kullarına sunduğu sonsuz nimetler vardır. “O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah’ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür.”(İbrahim,34)
Şöyle kainat kitabı ile, yüce kelamın, içinde bir dolaşalım. Rabbimiz bize neleri neleri vermiş bir bakalım.
Sağlığımı, sıhhatimiz, nefes alıp verişimiz ve bütün organlarımızın fonksiyonel faaliyetlerinden, aklımızın, zihnimizin varlığına ve bize bahşedilmesine kadar.
Anamız, babamız, evlat iyal kardeş ve akrabalarımızdan, edindiğimiz dostlarımıza kadar olan arkadaşlarımız bize armağan edilmiş.
Bununla beraber, benliğimizden, yakınlarımıza kadar olanlar arasında, Rabbimiz bize bir birimizi sevme, sayma duygusal bağlar geliştirme melekesinden, aramızdaki münasebetlerle bir mutluluk bir huzur, bir yaşama sevinci duygu ve yoğunluğunu var etmiş. Bütün bunların adı nimettir.
Aslında nimet deyince bizim kültürümüzde ekmek, yenen yiyecekler birinci sırada gelir ve de doğrudur.
Şimdi onlara bakalım.
“İş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekini ve nesli helak etmek için koşar. Allah ise bozgunculuğu sevmez”(Bakara Suresi 205 )
Ekin ve nesil arasındaki bağ ayrı bir anlam ifade eder. Nesil bu nimetle hayat bulur.
“Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir tane gibidir ki,her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir. Allah’ın lütfu geniştir. O her şeyi bilir.”(Bakara.261)
Yine Yüce Kitabımızın bize anlattıklarıyla bizim, şahid olduklarımızı bizzat gördüklerimizi, Rabbimiz; “meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları, uzamış gölgeler, çağlayarak akan sular, tükenmeyen ve yasaklanmayan meyveler içindedirler” (Vakıa Suresi 29,30,31,32,33 ayet)
Diyerek cennetin nimetlerini anlatır Rabbimiz bize.Peki biz onların numunelerini, benzerlerini şu hayat aleminde tatmıyor muyuz? Elbette…
Ebet âlemi ile dünya âlemi bir birinden bağımsız değil ki!
İnsan gayretinin karşılığını bu dünyada nasıl görüyorsa, ebet âleminde de mutlaka görecektir.
Dünyanın her bir yerinde adını, rengini tadını bilmediğimiz, hatta sayısını da bilemediğimiz binlerce yiyeceğin, meyvenin, sebzenin varlığından haberdarız. Bunlar haberdar olduklarımız. Asılları ve görmediklerimiz huzuru ilahide takdim edilecektir. Rabbim nasip eylesin cümle Ümmet-i Muhammed’e (as)
Hz Ömer (ra) dediği gibi nimetlerin baki kalması ona şükürle mümkün olur. Ahirette de ziyadesiyle bizi bulur.
Allah’ın kullarına sunduğu bütün güzellikler nimettir. Rabbim bizleri nimetlerinden bu dünya dada ahirette de mahrum etmesin diyor sizleri Allah’a emanet ediyorum.