HÜSEYİN OKUŞ

Tarih: 27.12.2022 18:42

Çocuklarımız

Facebook Twitter Linked-in

Evimizin çiçeği, gönlümüzün neşesi, duamız, göz aydınlığımız çocuklarımız bizim en büyük yaşam sevincimizdir. Onlarsız bir gün bile bize hasret olur. Onlar bizim mutluluk kaynağımızdır. Bazen acımız, bazen üzüntümüzdür. Onlar bizim en büyük imtihanımızdır                                                                                                                 

Onlarla hayat güzelleşir ve anlam kazanır. Evlatlarımıza karşı en büyük vazifemiz onları Kur’an ve Peygamber ahlakı ile yetiştirebilmektir. Onlara en güzel mirası bırakabilmektir.

     Miras deyince aklımıza, mal-mülk gelir. Servet gelir. Hâlbuki en büyük serveti, en büyük mirası Sevgili Peygamberimiz (as) şöyle açıklıyor “Bir anne babanın evladına bırakacağı en büyük miras/servet edeptir. Güzel ahlaktır”( Tirmizî, Birr, 33; İbn Hanbel, IV, 77.)

     Bu gün, buna ne kadar da ihtiyacımız vardır. Gözümüzden sakındığımız çocuklarımız ileri de istemediğimiz bir kişi olsun arzular mıyız? İnsanlara saygısız olsun, büyük-küçük tanımasın, yanlış kişilerle arkadaşlık etsin, yanlış yollara sapsın… Bütün bunları ister miyiz? Bunların hiç birini asla istemeyiz, tahammül bile edemeyiz.

   Onların hayırlı bir evlat olarak yetişmeleri her anne–babanın en önemli arzusu ve görevidir. Onları Peygamber ahlakı ile donatmak, onları yanlıştan uzak tutmak önemli bir sorumluluktur. Günün ilmi, fenni, tekniği ile donatmak geleceğimizin de inşası demektir. İnsan geçmişine, tarihine bakarak bunu fevkalade görebilir/öğrenebilir.

  Hem doğunun hem batının kabul ettiği ve kitaplarının batı üniversitelerinde yıllarca okutulduğu sadece bir örnekten bahsetmek isterim.

  İbn-i SİNA

  On yaşındayken Kur’an-ı ezberlediğini, fizik, metafizik ve tıpta uzmanlaştığını, onbeş yaşlarında başka hekimlere danışmanlık yapacak düzeye geldiğini kaynaklardan öğreniyoruz.

  Bizim asıl dikkatimizi çeken konu, daha yedi-sekiz yaşında Kur’an-ı öğrenmiş olmasıdır. Sonra hafız olması, Kur’an-ı Kerimi baştan sona ezbere bilmesidir. Kur’an eğitimi zekânın açılması demektir. Kur’an-ı anlamak yaratılış gayesini, öğrenmek demektir. Kur’an eğitimi disiplin ve başarı demektir. Kur’an olmazsa olmaz hayat rehberidir.

 İşte din eğitiminin gerekliliği bir ihtiyaçtan öte, fıtri bir zorunluluktur. Kişilerin tercihleri farklı farklı olabilir. Çünkü yaratılış gayemizde kendimizi tanımamız ve bizi yaratan Allah’ı bilmemiz vardır. Çünkü yaratılış gayemizde, iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı, helali-haramı, günahı-sevabı bilmek, öğrenmek ve doğrusunu tatbik etmek, yaşamak vardır.

 Bu da ancak daha küçük yaşlarda alacağımız eğitimle öğretimle mümkün olur. Aslında her anne –baba bu ihtiyacı görmekte ve zaman zaman bunun eksikliğini hissetmektedir.

 Bu ihtiyaç dünya kurulduğundan bu yana olduğu gibi, kıyamete kadarda devam edecektir.

  Bu gün bu ihtiyaca cevap verecek, Diyanet İşleri Başkanlığımızın uhdesinde il ve ilçelerde açılan 4-6 Yaş Kur’an Kursları ve diğer Kur’an kurslarıdır.

   Bu kapsamda Ünye ilçemizde de her mahallede 4-6 Yaş Kur’an Kursları açılmıştır. ‘’Mahalleler Şenleniyor’’ başlığı altında yapılan çalışmalara destek veren bütün kardeşlerimize teşekkür ediyoruz.

   Anne-Babaların talepleri halinde en yakınındaki kursa başvurduklarında çocukları buralarda eğitim ve öğretim görebileceklerdir.

     Bu maksatla İlçe müftülüğü olarak hazırladığımız tanıtım kitapçıklarımız, insanımızın hizmetine sunulmuştur. Velimiz kendisine en yakın Kur’an Kursunu buradan takip ederek istediği hocamıza çocuğunu emanet edebilecektir.

     Müftülük veli işbirliği ile çocuklarımızın değerler eğitiminden geçerek hayata başlamalarını temin edelim. Onların donanımlı, aklıselim gençler olarak yetişmelerine hep birlikte katkı sağlayalım.

     Bu hizmetler dün olduğu gibi bu gün de olmalı ve artarak devam etmelidir. Bizde ilçe müftülüğü olarak insanımıza, yarınlarımız olan yavrularımıza, gençlerimize yararlı/faydalı olmayı umuyor, bir başka yazımızda tekrar buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz diyorum.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —