Yarınki seçim cumhuriyet tarihinin en önemli seçimidir.
O kadar önemli ki, ülkenin istikbali istiklali ve beka seçimi desem abartı olmaz.
Ya mavi vatandan vazgeçeceğim, Suriye’den askeri çekeceğim diyen, İHA ve Sİ HA’lara dokunacağız yani savunma sanayiyi lav edeceğiz bu işi Amerika’ya havale edeceğiz diyen, Kandil ve FETÖ’nün desteğini arkasına alan, Yeşilköy uzay üssünü Amerikalı bir şirkete vereceğiz, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçeceğiz diyen ittifaka destek verilecek… Ya da İsrail’den bin bir minnetle aldığımız insansız hava araçlarını yapıp ordumuza kazandırmakla kalmayıp dış ülkelere satan, bu İHA’larla Azerbaycan’ın otuz yıldır işgalinde olan Karabağ’ı kurtarmasını sağlayan… Atak tankını, milli muharip savaş uçağını yapan, İHA’larının ve helikopterlerin inebileceği gemisini yapan ve yakın zamanda da uçak gemisini yapacak olan… Savaş uçaklarının milli yazılımını sağlayan, asrın en iyi otomobillerinden olan TOOG gibi kaliteli bir otomobili üreterek milletimizi bir yerli oto üretemedik ezikliğinden kurtaran ve halkımızın gurur duymasına vesile olan, sağlık hizmetini Avrupa’dan daha kaliteli standartlara kavuşturan Cumhur ittifakına destek verilecek.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet sitemi için diktatörlük deyip biz güçlendirilmiş Parlamenter sistemi getireceğiz (ne menem şeyse) diyen muhalefet, eskiden Parlamenter sistemden neler çektiğimizi ve kaybettiğimizi bilmiyor olamaz… Devlet sırrı değil. Beş dakikada öğrenilir!
Peki, bu düşünceleri cahillik değilse nedir? Dışardaki ağababalarının emirlerini yerine getirerek Türkiye’yi tökezletme planlarıdır… Türkiye’yi Parlamenter sisteme mahkûm ederek kaosa sürüklemek, başta savunma sanayi olmak üzere tüm kazanımlarımızın kaybına yol açarak Ülkeyi Amerika ve onun güdümündeki Dünya Bankası, İMF gibi sömürü düzeninin aktörlerine mahkûm etmektir.
Bırakın doğru dürüst tutarlı vaatler ve projeler sunamadıkları gerçeğini, sadece ülkeyi Parlamenter sisteme geçireceğiz iddiaları bile akıl ve mizandan yoksun olunduğunu işaret ediyor.
ALIN SİZE PARLAMENTER SİSTEM: Engin Ardıç bahsetmişti… 1961 Kasım CHP – AP koalisyonu,7 ay sürdü!
CHP-CKMP-TTP ve bir de AP koalisyonu,18 ay sürdü… CHP ve dışardan destekli YTP koalisyonu 18 ay sürdü… AP, YTP, CKMP-MP koalisyonu 8 ay sürdü… 1971’de zoraki bir koalisyon 8.5 ay sürdü… Arkadan bir koalisyon daha 5 bay sürdü… Biraz atlayalım yoksa köşem yetmeyecek. 1995- ile 2002 arasındaki yedi yıl içinde Türkiye’de kaç Hükümet kuruldu bakalım: Hükümet, Başbakan Tansu Çiller, DYP-CHP ortaklığı, ömrü sadece 4 ay sürdü… Hükümet, Başbakan Mesut Yılmaz, ANAP- DYP koalisyonu, 3 ay 22 gün sürdü… Hükümet, Başbakan Necmettin Erbakan, Refah Partisi ile DYP koalisyonu, bir yıl sürebildi… Hükümet, Başbakan Mesut Yılmaz, ANAP-DSP-DTP tam yamalı bohça da uzun sürmedi… Bülent Ecevit’in kurduğu azınlık Hükümeti, 4,5 ay sürdü… Hükümet, Başbakan Bülent Ecevit, DSP-MHP-ANAP koalisyonu kısa sürdü ve tüm bunlar yedi yıl içerisinde oldu. Ne denir? Tam bir istikrarsızlık! Buyurun, Muhalefetin övünerek getireceğini söylediği Parlamenter sistem işte bu!
Bu seçimde Cumhur ittifakı sadece Muhalefetle değil, Amerika, İsrail, Fransa, İngiltere- Almanya ve taşeronları ile birlikte yine Siyonist, mason ve onların sömürü aparatları olan Küresel şirketlerle, Avrupa ve Amerika basınıyla da yarışacaktır.
Onun için bu seçim için Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimi dedim. Ve ben diyorum ki: bu seçim, Türkiye’yi şahlandırıp zincirlerini kıran ve lider ülke olmasını sağlamak isteyenlerle, Türkiye’yi tökezletmek isteyenlerin secimi olacaktır. Bunun için, kullandığımız oylar sadece kendimizi değil, torunlarımızın torunlarını da bağlamaktadır. Rehavete kapılmamak, kullanacağımız oyun önemini idrak ile sandığa mutlaka gitmek, gereğini aklıselim olarak yerine getirmek ciddi derecede önem arz etmektedir.
Şunu önemle ifade etmek isterim: İsmet İnönü’nün 1947 yılında Amerika ile yaptığı Marşal antlaşması ile Türkiye’yi Amerika hegemonyasına soktuğundan ve bu nedenle İMF, Dünya bankası, Pentagon, CİA, güdümünde bize hiçbir şey ürettirmedikleri yıllardan bu yana… Erdoğan Liderliğinde Türkiye zincirlerini kırmış, özgürleşmiş, üzerinde oyun kurulan, boynunu uzatan değil, oyun kuran ve oyunları bozan olmuştur. Gençliğimde Mekke’de çalıştığım şirkette arkadaşım olan Sudanlı Ahmet, Arif siz nasıl oluyor da burada çalışıyorsunuz? Ben Osmanlıyı okudum. Siz o kadar ilerlemeliydiniz ki, siz burada değil, biz gelip gelişmiş olan Türkiye’de çalışıyor olmalıydık, dedi.
Selam sana Ahmet. Biz şimdi dediğin gibi ilerledik… Uçaklarımızı, helikopterlerimizi, gemilerimizi, toplarımızı tüfeklerimizi, Otomobilimizi yapıyoruz.