Bazen hiçbir şey yapmazsın ama günün sonunda tükenmiş hissedersin. Ne fiziksel olarak yorulmuşsundur, ne saatlerce çalışmışsındır. Hatta dışarıdan bakıldığında “rahat” bir gün geçirmişsindir belki. Ama içinde bir boşluk, bir ağırlık… Anlatması zor bir yorgunluk taşır bedenin. Adını koyamadığın ama hep seninle olan bir yorgunluk: zihinsel yük.
Modern yaşam, sadece bedeni değil, zihni de sürekli çalıştıran bir düzen yarattı. Karar vermek, plan yapmak, sorumlulukları takip etmek, yapılacaklar listesi hazırlamak… Bunların hepsi görünmeyen ama çok gerçek bir enerji tüketimine yol açıyor. Özellikle de kadınlar, ebeveynler ve duygusal sorumluluk taşıyan kişiler için bu yük daha da ağırlaşıyor. “Şunu da unutma”, “akşam ne pişirilecek?”, “çocuğun formu dolduruldu mu?”, “patronun dediği şey neydi?” gibi binlerce küçük ama yıpratıcı düşünce zihnimizde dönüp duruyor.
Zihinsel yük, yalnızca bilgi taşıma işi değildir. Aynı zamanda sorumluluğun taşıdığı görünmez stresin birikimidir. Sürekli tetikte olma hâli, bir şeyleri kaçırma korkusu, kontrolü kaybetmeme çabası… Ve ne yazık ki, bu yorgunluk kolayca anlaşılmaz. Çünkü görünmezdir. Fiziksel yorgunluğun aksine, dinlenerek geçmez. Uyusan da geçmez, evde tek başına otursan da. Çünkü zihin çalışmayı sürdürüyor.
Zihinsel yük, zamanla duygusal bir ağırlığa da dönüşür. Kendini huzursuz, sabırsız, tahammülsüz hissetmeye başlarsın. Odaklanmak zorlaşır, basit kararlar bile seni yorabilir. “Her şey yolundaymış gibi” davranırsın ama içinde hep eksik, hep tükenmiş bir tarafla yaşarsın. Belki de bu yüzden bazen durup düşünürsün: “Bu kadar yorgun olmam normal mi?”
Evet, normal. Çünkü zihinsel yük hafife alınan ama ciddi bir duygusal bedel taşıyan bir durumdur. Ve bu yük, sadece “çok çalışanların” değil, duygusal olarak yük taşıyan, herkese yetmeye çalışan, kendini hep sorumlu hisseden herkesin omzundadır.
Kendimizi eleştirirken sormayı unuturuz: Bu yorgunluk gerçekten tembellikten mi geliyor, yoksa görünmeyen sorumlulukların ağırlığından mı? Zihnini susturmak, bazen kollarını dinlendirmekten çok daha zor bir iştir. Bu yüzden, böyle günlerde kendimize yüklenmek yerine biraz anlayış göstermeyi öğrenmemiz gerekir.
Hiçbir şey yapmasan da yorgun hissediyorsan… Belki de artık biraz durma, yükünü tanıma ve kendine şefkat gösterme zamanıdır. Çünkü sadece bedenin değil, zihnin de dinlenmeye ihtiyacı vardır. Ve bazen, bu dinlenmenin ilk adımı, bu görünmeyen yükü fark etmekle başlar.
Hep bir şeyleri yetiştirmeye çalışıyorsan, bir an dur ve kendine sor: Ben kendime ne zaman yetişeceğim?