-Kalb tok oldugu zaman mide acikir; mide tok oldugu zaman kalb acikir.-…
Önce ask vardi.
Insan, kâinat, dünya sonra yaratildi.
Sevgi öyle bir baslangiç ki; “var”olusa”, “neden var oldugumuza” ve “yok olusa”/ ölüme kafa yoran herkesin anahtar kelimesi, yol göstericisi…
Daha güzel bir dünya mümkün.
Bunun için kendi içindeki dünyayi, kâinati bulmak önce onu güzellestirmek gerekiyor, yani “Insan” olabilmek…
Bu da, “Ins-an” denen varligin ne oldugunu anlamakla ilgili, kendini arastirmakla, kalbini arastirmakla ilgili…
Kalbi, ruhu ve bunlarin birlesimini de buradan ortaya çikan enerjiyi de dünyadaki durusuyla, yasantisiyla ve çevresiyle birlikte anlamlandirmasi gerekiyor insanin…
ACIL KAÇISLARI KAÇIRMAMALI!
Insanoglu sikistiginda, dünyanin kirleriyle üstü basi kir-toz içinde kaldiginda, “her seyi” midesine ve ruhuna tika basa doldurdugunda, bu yüzden de kalbi kararmaya durdugunda, kendini unutmaya, kaybetmeye basladiginda, kendi kendini tüketmeye gittiginde, her sey üzerine gelmeye basladiginda; onun tamiri, bakimi, kaçisi, kurtulusu için var edilmis “acil çikis kapilarini”, “tahliye kapilarini”, “acil kaçislari” kaçirmamasi, yakalamasi gerekiyor!
O çikislar ki; mutluluga, güzellige açilan yollar ve “kaçirilmayacak büyük firsatlardir.”
ÇÜNKÜ HAYAT ZOR. DÜNYA HAYATI ÇOK ZOR.
Bazen bir açik hava hapishanesi, bazen gerçek bir hapishane. Bazen “Cehennemin gayya kuyusu” gibi olabiliyor. Biz “bu dünyada gayya kuyusuna düsmemeye bakmaliyiz.”
Lakin hayatimizi yeryüzü cennetine çevirmek; sevgiyle, sabirla ve empati ile mümkün. Digerkâmlik ne güzel. Daha zor durumdaki baskalarinin halini düsünerek kendini var etmek hiç de zor degil.
Bir digerini düsünmek, “hak yoksunlugu” yasayanlari düsünmek; simaran insan için müthis bir egitimdir. Yoksa azitip gider! Yoksa aza tamah etmez! Daha çok ister! “Hep bana” der! Kendine biriktirir, yer yer patlar!
Kuseyri; “Bütün isyan ve cehalet midenin toklugundan, bütün hikmetler de onun açligindan meydana gelir.”
Hukema: “Kalb tok oldugu zaman mide acikir; mide tok oldugu zaman kalb acikir ve zayiflar.”
OYSA KI INSAN ÇOK DEGERLI BIR VARLIK. YARATILANLARIN EN SEREFLISI.
Oysa ki büyük alemin kâinat ve küçük alemin de insan oldugunu anlamak her seyi anlamak demektir.
“Söylenen kelimeyi ve mânâsini/ardinda yatan hikmeti beraberce bir anda düsünmek ve anlamak imkâni çok zordur insan için… Bu, akilla degil, asalet ve kalple bilinebilir.
Büyük alemin asli cevherdir nitekim insanin asli da cevherdir. Cevheri karartmamak lazim. Insan küçük bir âlemdir fakat o büyük alemin bir numunesidir, çekirdegidir. Insan bir çekirdek, alem ise o çekirdegin içindeki gizlenmis agaç gibidir.”
Cevheri yok etmemek karartmamak lazim, posa haline getirmemek lazim. Bu da sevgiyle, sabirla, empati ile karsindakini düsünerek olur.
Insan günlük hayatin içinde bunu düsünmeyebilir ama ona bunlari düsündürtecek, “kaçirilmayacak büyük firsat günleri”, anlar, belirli zamanlar vardir!
“Insan ve onun hakikati nedir? Iyilik ve ihsan ve imani ile vardir insan. Her türlü varliktan apayri bir mahluktur. Insani tarifi ettigimizde” insan düsünen ve konusan hayvandir” diye tarif ediyoruz. Lakin bu tarif yeterli degildir. Çünkü, sadece mantikî ve felsefî bir tariftir. Kemâliyet elde edemeyenler hakkindadir.
Tertemiz olmayan bir kimse, insanin hakikatine vâkif olamaz. Insana ins denilmistir çünkü insan kendi basina hayatini devam ettiremez. Diger bazilarina muhtaçtir.
Insan aslinda nedir bilir misin? O yoksunluklar içinde kendini bulur, varlikta simarir.”
KALP AKIL VE RUHUN TEDAVISI IÇIN, “TERTEMIZ” OLMAK IÇIN GEREKENI YAPMALI.
Hem zamanini hem kalbini hem ruhunu hem bedenini “ayarlamak”, “tazelemek”, “temiz tutmak”, “sifalandirmak” için çok firsatlar var.
Onlari kaçirmayalim…
Ki, alesta bekleyen korkunun ve kötülügün yardakçilari bizi bi yerlere “kaçirmasinlar!”
Insan, “yasamanin, hayatta kalmanin” anlaminin, bedenini ve içindeki hayvani beslemek olmadigini bilmeli. Ruhunu, kalbini beslemeyen, ona “her aklina eseni” yaptirmaya çalisan nefsinin yularini-tasmasini çekmedigi müddetçe, ne sevgi kalir içinde ne sabir ne merhamet ne de digerkâmlik!
Ki bunlarin hepsini bize hatirlatan bir ay basliyor.
Ne mutlu "görebilene."
Hos gelmis.