Kasim 1922
Son Osmanli Sultani Mehmet Vahdettin bundan 96 yil önce 17 Kasim 1922 ülkeyi terk etti.
Bugün kösemizde biraz uzun olarak güncelligi nedeni ile, ülkesini terk eden, Türkiye disinda ölen ve mezari Türk topraklari disinda olan tek Osmanli Padisahi Sultan Mehmet Vahdettin’i isleyecegiz.
Onun disindaki diger otuz bes padisahin mezarlari Türkiye sinirlari içindedir. Bunlardan Osman Gazi, Orhan Gazi, Birinci Murat, Birinci Beyazit, Birinci Mehmet Çelebi ve Ikinci Murat Bursa’da diger padisahlar Istanbul’da gömülüdür.
Iç organlarinin gömülü oldugu yurt disindaki mezarlar ise, Sultan Birinci Murat (Murat-Hüdavendigar) Kosova’da, Kanuni Sultan Süleyman’in iç organlari ise Macaristan’in Zigetvar sehrindedir, fakat yeri kayip olmustur, arama çalismalari sürmektedir.
Son Osmanli Halifesi Abdülmecit Efendi ise 1944’de Paris’te sürgünde iken vefat etmis, cenazesi Türkiye'ye kabul edilmemis Medine’ye gömülmüstür.
"Bana dua edin"
Otuz altinci ve son Osmanli padisahi, Mehmet Vahdettin 2 Subat 1861 de dogdu. Sultan Abdülmecit'in sekizinci oglu ve kendisinden önce tahta geçen Besinci Murat, Ikinci Abdülhamit ve Dördüncü Mehmet Resat'in küçük kardesidir. Annesi Gülistu Sultan’dir.
4 Temmuz 1918'de Sultan Resat'in ölümü üzerine 57 yasinda tahta çikti.
Tahta çikisindan sonra: "Ben bu makam için hazirlanmadim, bekleyiste degildim, takdiri ilahi böyle teveccüh etti, sasmis bir haldeyim, bana dua edin." dedi
Padisah oldugunda Birinci Dünya Savasi Osmanlinin yenilgisi ile bitmisti.
Ne yaziktir ki Atatürk’ün Kurtulus Savasinin bitmis bir Imparatorluktan yeni bir Türk devleti çikartma çabasi oldugunu anlayamadi.
Sultan Mehmed Vahdettin zeki ve nazik bir insandi. Konusmaktan çok dikkatle karsisindakini dinlemeyi tercih ederdi. Sultan Mehmed Resad vefat edince birden, Sultan Altinci Mehmed, Vahideddin adi ile padisah oldu.
Son Sultan’in Gidisi
Mehmet Vahdettin tahtini ve ülkesini terk eden tek Osmanli Sultani’dir. Türkiye’den ayrilisindan üç yil sonra Italya’nin San Remo sehrinde öldügünde cenazeyi hiçbir ülke almak istememis Suriye’nin Sam sehrinde Sultan Selim Caminin bahçesine defnedilmistir. (Bugün iç savas içindeki Suriye’de mezar zarar görmemistir.)
Kurtulus Savasi bitmis, vatan topraklari parça parça teslim aliniyordu sira Istanbul’a gelmisti. Sultan Vahdettin kendini bu sehirde emniyette hissetmiyordu. Isgal Kuvvetleri Komutanina bir dilekçe yazarak, Istanbul’dan bir baska yere götürülmesini istedi. Bir dilekçe ile resmi olarak basvurulmasi gerektigi söylenildi ve dilekçeyi yazdi.
Ingiliz’lere Yazdigi Dilekçe
"Istanbul Isgal Ordulari Baskomutani, General Harington Cenaplarina.
Istanbul'da hayatimi tehlikede gördügümden, Ingiltere Devlet-i Fahimanesine (yüce devletine) iltica (siginip) ve bir an evvel Istanbul'dan mahal-i ahara naklimi (baska bir yere götürülmemi) talep ederim efendim.
Müslümanlarin Halifesi Mehmet Vahdettin. 16 Kasim 1922
Istegi kabul edildi ve bir sabah Ingilizlerin Malaya Zirhlisi ile birlikte Istanbul’dan ayrildi, yaninda on bir kisi vardi.
Nasil Gitti?
Sabaha karsi kapisi vuruldu, gelen zenci harem agasi: “Otomobiller hazir hasmetmeab" dedi
Hava yeni agarmaya baslamisti, paltosunu giydi, disarida yagmur yagiyordu, tüm ailesini götüremiyordu. Iki kizi Ulviye Sultan ve Sabiha Sultan’i Istanbul'da birakmak zorunda kaldi.
Ilk grup onbir kisiydi. Sarayin kapisina Ingilizlere ait dört otomobil ve bir cankurtaran araci geldi. Sultan Vahdettin ve General Harrington cankurtaran arabasina bindiler, diger araçlara maiyeti ve sehzade Ertugrul yerlestirildi.
Vahdettin’i götürecek olan Malaya zirhlisi Dolmabahçe önünde bekliyordu. Rihtimda bir tabur asker etrafi kusatmisti. Kendilerini zirhliya götürecek olan bota bindiler, gemi komutani amiral Vahdettin'e selam vererek. "Ingiltere Krali adina hos geldiniz, artik Ingiliz topraginda güvenlik içindesiniz" dedi ve özellikle gitmek istedigi bir yer olup olmadigini sordu. Vahdettin hiçbir tercihi bulunmadigini söyledi..
Amiralin Malta uygun mudur? sorusuna, "Münasiptir" cevabini verdi.
Saat 9.15 te zirhli demir aldi ve hareket edildi. Istikamet Malta idi.. Sürgünde geçirecegi üç buçuk yil baslamis oluyordu. Istanbul’dan ayrilislarinin dördüncü günü Malaya zirhlisi Malta'ya vardi. Malta yolculugun ilk duragiydi, burada 45 gün kaldi.
Sonra Hicaz’a geçmis ve Ingiltere'nin baskisi üzerine buradan ayrilmis, bir müddet de Mekke’de kalmistir.. Misir’a gitmek istiyordu Kral Fuat izin vermedi ve Italya’ya Sanremo sehrine geçti, önce ana cadde üzerinde Villa Nobel’i tuttu. Burasi meshur ilim adami Alfred Nobel’in eviydi. Bugün Nobel Müzesidir. Bu küçük evde, ortalik yatisinca, memleketine dönecegi inancini muhafaza ediyordu. Villa Nobel, kalabalik nüfusa yetmez oldu. 1925 yaz basinda yolun karsisindaki Villa Magnolia’ya geçildi. Magnolia, bugün lisedir,
Vahdettin’in Konumu ve düsünce yapisi
Osmanli’nin son padisahi Vahdettin, hiçbir zaman Anadolu’da milli bir örgüt kurulmasini düsünmemisti. Vahdettin’in düsünce yapisi ve kapasitesi böylesi bir plani düsünmesine engeldi. Vahdettin genel olarak Ingiliz yanlisiydi. Ingilizlerin Istanbul’u 13 Kasim 1918’de isgalinden sonra, Ingiliz The Daily Mail gazetesine “Ingiliz milletine hayranligim babamdan bana miras kalmistir” diye açiklama yapmisti. (Daily Mail 24 Kasim 1918)
10 Ocak 1919 günü Ingiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe Londra’ya gönderdigi raporunda sunlari yaziyor: “Padisah, bütün umudunu Ingiltere’ye bagladi. Her istedigimizi tutuklayip cezalandirmaya razi. Halifelik makaminda kalabilmesi için kendisine Ingiliz hükümetinin yardim edip etmeyecegini soruyor. Yüksek Komiserlikten gelecek isarete göre harekete edecegini söylüyor.”(Bilal Simsir, Ingiliz Belgeleri, C.2 S.36., Ingiliz Gizli Belge No: F0/4172-13592)
Neden gitti, kaçti mi?
"Kaçmadim, tekrar dönmek üzere hicret ettim" dedi.
Son günlerinde parasiz kalinca:
"Istanbul'u terk kederken Osmanli hanedanina ait olan ve büyük kiymet tasiyan esyalari yanima almayi düsünmedim. Bu sebeple simdi yabanci bir ülkede bes parasiz izdirap içinde kaldik" demistir.
Ingilizler Sultan Vahdettin’in Osmanli topraklarinda oturmasina izin vermediler, ayrica Filistin, Kibris ve Misir’da ikamet etme istegini de reddettiler.
MEMLEKETIN PARASI
VAHDETTIN'E VERILMEZ
Vahdettin'in parasiz kaldigi o günlerde bir Osmanli generali Atatürk'ten yardim istemistir. Vahdettin'in para sikintisini anlatan generalin mektubunu alan Atatürk, üzülmüs ve hatta gözleri yasararak sunlari söylemistir:
"Nerde o görkem, nerede o ululuk, nerede o saltanat! Simdi hepsinin yerinde yeller esiyor. Bu alemde hiçbir seye güvenilmez!
Nasil yardim edilebilir? Benim kisisel servetim yok ki, devlet hazinesi ise fakir!
Tükenen Ümitler
Sultan Vahdettin, vatana dönüs ümit ve hayalini hiç kaybetmedi.
Öldügü gece bütün çevresini topladi, geç vakitlere kadar neseli sohbetler etti. Geçmis güzel günleri ve tatli hatiralari anlatti. 1926 yili 16 Mayis gecesinde kalp krizi geçirerek, 65 yasinda San Remo’da dünyaya gözlerini kapadi.
Hayati boyunca yasadigi talihsizlikler ölüm aninda da yakasini birakmadi. Italyan esnafina ödeyemedigi 120 bin liralik borçtan ötürü tabutuna haciz konuldu ve yaklasik bir ay rehin tutuldu. 623 yillik Osmanli tarihinde ilk defa bir padisahin tabutuna haciz kondu. Ölümü üzerine açilan küçük çekmeceden çikan 17 tane çeyreklik Osmanli altini ile taslari sökülmüs Hanedan-i Âli Osman Nisani bile borcu kapatmadi.
Haciz yüzünden Villa Manolya Köskü’nde esya kalmadi, Italyan esnafi tarafindan yagmalandi.
Vahdedin’in damadi Ömer Faruk Efendi padisahin cenazesini gizli bir operasyonla kaçidi. San Remo’dan gemiyle Beyrut’a, oradan da trenle Sam’a nakledildi. Buradaki Sultan Selim Camiine defnedildi.
Son Dakikalari
O sirada disarida siddetli bir yagmur baslamis, pes pese gök gürültüleri isitilmistir. “Artik istirahate çekilelim” deyip salondan çikan eski Sultanin yüzünde uzun zamandir ilk defa neseli ve huzurlu bir ifade dikkat çekmistir.
Herkes odasina çikar. Ancak çok geçmeden alt kattan bir çiglik duyulur. Derhal kosarlar, salonuna girdiklerinde üç kadinin Sultan’in üzerine kapanmis, aglastiklarini görürler. Kimi düsüp bayilmis, kimi de kendinden geçmis, aglamaktadir. “
“Gözleri kapaliydi, yorgun bir hali vardi. Sanki derin bir uykuya dalmis gibi oracikta yatiyordu. Elleri gögsünün üzerinde kapali duruyordu. Osmanli Imparatorlugu’nun son padisahi vatanindan uzakta bir kanepenin üzerinde cansiz yatiyordu.
Kaynaklar:
Sultan Vahdeddin’in San Remo Günleri
Türk Tarih Kurumu,
Turgut Özakman,
Nutuk.