BERKAY YALIN

Tarih: 18.05.2022 08:30

MUCİZE

Facebook Twitter Linked-in

Temmuz günesinin ortaligi kasip kavurdugu sicak bir yaz günü daha bitmek üzereydi..

Adam hizli adimlarla Diyarbakir küçelerini arsinliyordu.. Bir an önce hedefine varmak isteyen maratoncular gibi yüksek tempoda yürürken yorgun bedeni frene basmis durup dinlenmek için gölgelik bir yerde bir tasin üzerine oturarak cebinden çikardigi tütün tabakasindan bir sigara sarip derin bir nefes çektikten sonra gözlerini hafif yumarak düsünmeye baslamisti..

Neden acele ettigini kendi bile bilmiyordu.. Oysa gün boyu günesin altinda insaatta sirtinda çimento tugla tasimis omuzlari yara bere içindeydi.. Ama sirtindaki yükün insaattaki yükten daha agir oldugunu biliyordu..

Daha dün doktor son cevabini vermisti :

- Esinizin ameliyati burada yüksek riskli olur, ameliyat masasindan kalkmasi çok düsük bir ihtimal.. Beyindeki tümör çok riskli bir yerde..

Bu sözleri duyunca boynunu büküp aci ile doktorun gözlerinin içine bakip sormustu :

 - Hiç çaresi yok mu begim ?

Doktor hafif bir iç çekip elini omuzuna koyup söyle demisti :

 - Çaresi var elbette ama burda degil Isviçre de Zürih te özel bir hastanede çok iyi bir  beyin cerrahi var, masraflari karsilayabilirseniz ki çok pahalli bir yolculuk olacak oraya götürmenizi önerebilirim..

 - Ne kadar para gider begim ?

 - Çok para demisti doktor..

Ama doktorun son kelimesi yüzünde hafif bir tebessüm yüreginde bir umut isigi dogurmustu..

- Sözünü ettigim doktor Diyarbakirli, yani hemsehriniz, oraya varabilirseniz mutlaka size yardimci olacaktir..

Bu sözler bir umut bir isigiydi ama mesele oraya Isviçre’ye varabilmek.. Oturdugu tasin üzerinden dogruldu bu defa acele etmiyordu, agir agir eve dogru yürüdü..

Kapiyi evin 9 yasindaki kizi Esra açmisti.. Ilk sözü su oldu :

 - Annen nasil ?

Esra asik bir yüz ifadesiyle bakti babasina. Dogruca esinin yattigi odaya gitti.. Aynur Hanim yari baygin bir vaziyette uyuyordu..

Basucuna oturdu.. Esinin elini tutup iki avucunun arasina alip yüzüne dogru götürüp öpüp oksadi.. Gözlerinden hafif bir iki damla yas esinin elini islatmisti..

Aynur Hanim gözlerini hafifçe aralayip kocasinin elini sikti.. Kisik bir sesle :

- Geldin mi ? diye sordu..

Adam ayni kisik ses tonuyla :

- Geldim dedi.. Nasilsin bugün ? diye sordu..

Aynur Hanim hafif bir tebessümle :

- Iyiyim dedi ve gözlerini tekrar yumdu..

Evin tek oglu, 19 yasindaki Sinan da gelmisti..

O da bir kahvehanede çalisiyordu.. Babasi gibi sabahin köründe kalkar, aksama kadar durmadan çalisirdi..

Eve gelir gelmez annesinin odasina girmis hafif buselerele yanaklarindan öpmeye baslamisti..

Evde beyninde tümörle yasayan, sayili günleri kalmis bir es bir anne ve çaresiz mucize bekleyen bir koca ve iki çocuk..

Baba ogul odadan çikip salondaki sedirde oturdular.. Sinan babasina bakip sordu :

- Baba ne olacak böyle anam eriyor ..

Çaresizligin esir aldigi insaat amelesi Seyit, oglunun belki de yeryüzünde yasayan tüm insanliga sordugu soruya tek kelimeyle cevap vermisti :

"MUCIZE"

Evin küçük kizi Esra, annesini kurtaracak ilacin adini ögrenmisti..

Yastigin altinda biriktirdigi bozuk paralari alip evden firlamis sokagin sonundaki Ulu Camii'nin altindaki eczaneye simsek hiziyla girmisti,

elindeki bozuk paralari cam tezgahin üzerine koyup eczaci kalfasina :

- Mucize istiyorum.. diye bagirmisti..

Eczaci kalfasi gülümseyerek :

- Bakkal diger sokakta, oradan al istedigin çikolatayi dedi..

Esra sesini yükselterek :

- Çikolata istemiyorum, annem çok hasta, babam kurtulmasi için mucize lazim dedi..

Sonra aglamaya basladi..

Nolur verin o ilaci, param yetmiyorsa yine getiririm yarin..

Gel buraya kizim diye tok bir ses duyuldu eczanenin içinden..

Esra sesin geldigi yere döndü.. Eczanenin girisinde koltuklarda karsilikli iki amca oturmus kahve içiyorlardi.. Biri çok sik giyinmis yazlik açik renkli bir takim elbise kravat, rugan deri bir ayakkabi ayaginda, gülümseyerek elini uzatmis Esra nin ona dogru gelmesini bekliyordu..

Esra biraz çekinerek biraz utanarak adamin yanina geldi..

Adam sormaya basladi :

- Annenin hastaligi ne ? dedi..

Esra basi önünde cevap veriyordu..

- Basi hep agriyor amca, doktora götürdüler iyilesmedi.. Babam abime dedi annenin iyilesmesi için mucize lazim, bende o ilaci almaya geldim nolur verin bana

o ilaci annem iyilessin..

Bu arada tekrar aglamaya basladi..

Sik giyimli amca elinin tersiyle Esma nin gözyaslarini silerek ayaga kalkti :

- Eviniz nerde ? diye sordu..

- Arka sokakta dedi Esma..

- Bende doktorum kizim, anneni görebilir miyim ?

Esma nin gözleri parlamisti; “gidelim doktor amca

ama o ilaci verin.”

Doktor amcasi eczaci kalfasina seslendi :

- Bir kutu aspirin ver..

Esma simsiki tuttugu bir kutu aspirin önde, doktor amcasi arkada eve dogru yürüdüler.. Esma nin aniden evden çikmasini merak eden babasi ve abisi kapinin önüne çikmislardi..

Esma onlari görünce kosarak bagirmaya basladi elindeki aspirin kutusunu sallayarak; “aldim annemin ilacini hem de doktor amca getirdim anneme bakacak..”

Amele Seyit..

Kahveci Sinan..

Iki Garip.. Iki Çaresiz.. Iki Umutsuz..

ve Esma..

ve Bir Kutu Aspirin..

Seyit ve Sinan gelenin doktor oldugunu duyunca ayaga kalkmis doktora dogru ellerini uzatarak tokalasip hos geldin deyip içeri davet ettiler..

Içeri girdiklerinde doktor hastayi sordu..Dogruca Aynur Hanim in odasina girdiler..Hasta uyuyordu..

Sinan annesine seslendi.. Doktor birak uyusun dedi..

Röntgen filmlerini hastane tetkiklerini istedi.. Esma bir çirpida kocaman sari zarfi getirip doktor amcasina uzatti.. Doktor önce tetkiklere göz atti, sonra siyah röntgen filmlerini isiga tutup teker teker defalarca bakti..

Odada çit çikmiyordu.. Hane halki merakli bakislarla elleri önlerinde iki pençe pür dikkat doktorun her hareketini izliyordu.. Doktor elindeki filmleri tekrar Esma ya uzatti ve babaya dönerek disari çikalim dedi salona geçip sedire buyur ettiler doktoru..

Doktor anlatmaya basladi..

Burdaki meslektaslarim dogru söylemisler, tümör çok riskli bir yerde, zor bir ameliyat olacak, yurt disina Isviçre’ye gitmeniz lazim..

Baba Seyit bir kez daha yikilmisti.. Onu biliyordu, biliyordu da, nasil gidecekti yurt disina, hangi parayla ?

Biliyorum begim dedi doktora, biliyorum da imkanimiz yok ben amelelik yapiyorum begim.. Dedigin yerde bir doktor varmis bizim hemserimiz çok iyi bir doktor ona ulasabilsek ama nerdeee, imkansiz..

Doktor, Sinan’in getirdigi çayi alirken sordu :

- O doktorun ismini söylediler mi sana ?

Seyit bir çirpida söyledi nasil unutabilirdi..

- He begim ismi GAZI YASARGIL.

 Doktor hafifçe gülümsedi :

- Profesör Gazi Yasargil benim..

Seyit doktora bakti :

- Bizimle eglenme begim, hastamiz var..

Doktor çayini karistirirken devam etti :

- Evet Gazi Hoca benim..

Bir konferans için Ankara’ya geldim, hazir ülkeme gelmisken memleketim Diyarbakir’a ugramamak dostlarimi görmeden gitmek olmazdi.. Caminin yanindaki eczanenin sahibi benim iyi bir dostumdu, vefat etmis, ogluna bas sagligi dilemeye geldim, sonrasi malûm, Esra kizim geldi mucize ariyordu ve buldu..

Simdi ben hastayi seninle beraber götürecem ve ameliyatini bizzat ben yapacam, bir kurus masrafiniz gitmeyecek. Bir kaç gün daha burdayim, siz pasaport isini halledin gerisi bana kalsin..

Seyit ve Sinan lâl olmus, Esra nin elindeki  aspirin kutusunun aslinda mucize ilaç oldugunu anlamis ikisi de ayni anda Gazi Hoca nin elini öpmek için hamle yapmisti..

Gazi Hoca, Estagfurullah deyip ayaga kalkmisti..

Aynur Hanim, basarili bir ameliyatla sagligina kavusmus sag salim evine dönmüstü..

bunun adi "MUCIZE " idi..

Ömer Faruk BULAK’tan alintidir.

Prof. Dr. GAZI YASARGIL anisina..


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —