1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesinde görev alınca tanıştık Hilmi Güler Bey ile. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde İGDAŞ’ın başında idi. Ziyaretlerimiz oluyor, fikir alışverişinde bulunuyorduk. Hemşerimiz olduğu için de onurlanıyorduk. Ben o yıl Ordu il genel meclisi üyesi seçilmiştim Ünye’den. Bir buçuk yıl il daimi encümen üyeliği ve Refah Partisi İl Genel Meclisi Üyeleri başkanlığını yürütmüştüm.
1995 yılında 20. Dönem TBMM üyeliği seçimlerinde Ordu Milletvekili olarak seçimlerde birinci olan Refah Partisinden meclise göndermişti hemşerilerimiz bizi. 1996 yılında da Refahyol Hükümeti kuruldu ve liderimiz Erbakan Hocamız 54. Hükümetin Başbakanı olmuştu.
Hilmi Bey de 1996-1997 yıllarında Etibank Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Türkiye’deki tüm üretimlerden sorumlu Erbakan Hocamızın Başbakanlığında Başdanışmanı olarak çalıştı. Etibank Genel Müdürlüğü döneminde Başbakanımızın talimatı ile Bor ve Trona (Doğal Soda), Krom yatırımlarına ağırlık vererek yeni projeler başlattı.
Bizim ilişkilerimiz o dönemde daha çok arttı tabi. Ben hükümetimizin bir milletvekili idim ve Hilmi Bey de Başbakanımızın başdanışmanı ve de en önemlisi madenlerimizden sorumlu Etibank’ın genel müdürü idi. Hocamız bağımsızlık mücadelesi verirken tüm kaynaklarımızın kullanılması, madenlerimizin değerlendirilmesi için düğmeye basmıştı ve Etibank da bu işleri yürüten bir kurumumuzdu.
Ben Hilmi Bey’in fındıkkabuğundan üretilen aktif karbon konusuna ilgi duyduğunu ve hedeflerinin arasında olduğunu biliyordum. O yüzden hemen hemşerilerimizden fındık tüccarı olanları kendisine götürdüm ve aktif karbon üretimi için derhal çalışma başlatılmasını heyecanla teklif etmiştim. İstedim ki Hilmi Bey bu girişimi hemen gerçekleştirsin ve biz de bölgemizin bu önemli kaynağını harekete geçirelim. Çünkü aktif karbon çok önemli bir üründü ve henüz ülkemizde üretilmiyor, sürekli ithal ediliyordu.
Hilmi Bey götürdüğüm insanlara konu ile ilgili bilgiler verdi ancak işin kolay olmadığını, zor olduğunu, çok büyük araştırma ve çalışmalar sonucu üretim gerçekleştirilebileceğini anlatırken adeta bu işi yapmak pek mümkün değil görüntüsü vermişti. Büyük hayal kırıklığına uğradım ve yanımda götürdüğüm insanların da çekindiklerine şahit oldum. Onlar bu çalışmalar için adım atmaktan vazgeçtiler. Ben de pek anlamadım doğrusu. İşin zorluğu muhakkaktı ama istekli olanları teşvik etmek gerekmez miydi? Tabi benim bilemediğim sıkıntılar olabilirdi, zamanı olmayabilirdi, ama hükümetimizin zor kurulduğu, iki ortaklı olduğu, aleyhimizde çok girişimler olduğu için ömrünün kısa olabileceği düşüncesi ile hareket ediyorduk hepimiz. Başbakanımız da öyle.
Sonra kısa zamanda bir çok başarılı işlere imza attığımız halde hükümetimizin başına gelmeyen kalmadı, ortağımız çürük çıktı, cumhurbaşkanı dahil muhalefet, rantiye, asker aleyhimize çalıştı ve hükümetimiz bir yıl anca sürebildi.
Sonradan Akparti döneminde Hilmi Bey Enerji Bakanı oldu ve ben fındıkkabuğundan aktif karbon üretimini bu yetki ile devreye sokabileceğini düşündüm ve yeniden heyecanlandım. Ama nedense o dönemde de olmadı ne yazık ki.
Birçok şeyler yapmaya gayret ederken epey engellerle karşılaştığını düşünüyorum. Sohbetlerimizde satır aralarından bu izlenimi almıştım.
Yöneticiliğini yaptığım ve dört öğrenci yurdunda çok kaliteli barınma ve eğitim hizmetleri verdiğimiz İlim, Kültür ve Eğitim Vakfımızın öğrencilerine konferans vermek üzere kendisini davet etmiştik. O zaman bakan değildi artık. Çok çarpıcı bilgiler vererek enerji savaşlarını ve bu açıdan dünyanın geleceğini ortaya koymuştu Hilmi Bey. Çok istifade ettik.
Yine bakanlıktan ayrıldıktan sonra İstanbul Ünyeliler Derneğinde bir söyleşiye davet edilmişti. Bursa’dan kayınbiraderim vasıtası ile zeytin çekirdeğinden aktif karbon üreten bir şahıs ilgili olduğu için Hilmi Bey ile görüşmek istiyordu. Hilmi Bey ile anlaştık ve onları görüştürdüm o programda. Hilmi Bey de tanıdığı bazı şahıslara yönlendirdi arkadaşları ve pek üzerinde durmadı.
En son Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı olunca tamam dedim. Artık bu kadar bölgeye yakın olunca bu projeye el atar dedim ve yeniden ümitlendim.
Projelerle dolu 2040 kitabımıza da bu projeyi ortaya koyarak gerçekleşmiş gibi hikâyesini yazdım.
Takip etmeye başladım ve proje ile ilgili çalışmaların yürütüldüğünü duyunca çok sevindim. Sonunda beklediğimiz müjdeli açıklama geldi çok şükür. Ne kadar sevindim bilemezsiniz.
Teklif ettiğimiz projelerin gerçekleşmiş gibi hikâyelerinden oluşan kitabımızda konu ile ilgili bölüm şu şekilde yer almıştı:
AKTİF KARBON?
“Aktif karbon, özellikle bitkisel orijinli karbonlu yapıların önce karbonizasyon ardından da aktivasyon süreci ile elde edilir. Genellikle elektrik enerjisi ile birlikte kullanılan maddelerin istenilen aktif karbon türüne göre seçilmesi gerekmektedir. Ülkemizde su-atık su ve gaz arıtım çalışmalarının yanı sıra çok çeşitli sektörlerde aktif karbon kullanılmaktadır. Ancak ülkemizde ticari olarak üretilmeyen ve ithal edilen bu maddenin büyük döviz kaybına yol açmasının yanı sıra, günümüzde savunma sanayi için oldukça uygun kullanım alanlarına sahip olmasından dolayı ülkemizin geleceği açısından stratejik olarak ayrı bir önem göstermektedir. Bu ve benzeri nedenlerle aktif karbonun yerli teknoloji ile üretimi gerekmektedir. Dünyada on civarında ülkede aktif karbon üretimi yapılmaktadır. Buralarda pek çok türde üretilen aktif karbonun patenti sınırlı sayıda şirketler eliyle yürütülmektedir. Ürünün patentinin alınması için Türk Patent Enstitüsüne gerekli müracaatlar yapılmış ve inceleme aşaması başlatılmıştır.
Yüzlerce kullanım alanı olan aktif karbonu, sadece arıtma ile sınırlayamayız. Bu kapsamda en acil ihtiyaçlardan biri stratejik önemi olan savunma sanayimiz için gereklidir. Yerli üretim ile geliştirilmiş aktif karbonun milli savunmamız için ayrı bir önemi vardır ve bu durum acil ihtiyaçlarımızın başında gelmektedir. Günümüz sanayisinde çok çeşitli sektörel faaliyetlerde aktif karbon kullanılmakta ve bunun için ithalat yapılmaktadır.”
Daha geniş araştırma ve raporlamalar yapıldıktan sonra girişimler başlatıldı. Bu konuda daha önce Enerji Bakanlığı yapmış, ataları Ünyeli olan Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Hilmi Güler’in de araştırmaları vardı ve başkan olduktan sonra bu çalışmalarını artırmıştı.
İşte Ünyeliler bu potansiyelleri birleştirerek Ordu çapında projeyi yürüttüler. Önlerine çıkan engelleri burada ifade etmek çok uzun sürer. Ama büyük hedeflerde azim, cesaret, ısrar, inanmak, mücadele ve bedel ödemek önemli idi onlar için. Onlar da bütün bu özelliklerini ortaya koydular, bedeller ödediler, engelleri birer birer aştılar, desteği buldular, patenti aldılar, üretime başladılar ve Ordu çapında bütün fındıkkabuklarını değerlendirip aktif karbonu ürettiler. Bu proje de Ordu çapında yürütüldü ve diğer fındık üreten illere de örnek oldu.”
Ve Ordu Büyükşehir Belediye Başkanımız Hilmi Güler Bey beklediğimiz o müjdeyi verdi ve basına açıklamayı yaptı.
Başkanımız yaptığı açıklamada, fındığın kabuğundan yararlanmak ve ekonomiye katma değer sağlamak için yeni projenin hayata geçirildiğini belirtildi.
Birçok sektörün hammaddesi özelliğini taşıyan fındıkkabuğundan aktif karbon üretiminin gerçekleştirilmesi için ilk adımın atıldığı ifade edilen açıklamada, bu çalışmayla fındıkkabuğunun üretici için ayrı bir gelir kapısı olacağı aktarıldı.
Açıklamada, Ordu Büyükşehir Belediyesi iştiraki ORTAR AŞ tarafından yürütülen çalışmalar sonucu Perşembe ilçesi Efirli Mahallesi'nde Aktif Karbon Üretim Tesisi kurulacağı ve tesiste enerji üretimi de gerçekleştirileceğine dikkat çekildi.
Başkan Hilmi Güler Bey, Ordu'nun gelirini katma değeri yüksek fındık ürünleriyle artırmak istediklerini belirtti.
"Fındıkkabuğunu katma değeri yüksek diğer ürünlere dönüştürebilir miyiz?" diye düşündüklerini aktaran Başkan, açıklamalarında şunları kaydetti:
"Aktif karbon yüzey kimyası kuvvetli, su, gıda, eczacılık ve kimya hatta nükleer sektörde kullanılan bir üründür. Daha evvelden de yaptığım çalışmalar vardı ve 'Fındıkkabuğundan aktif karbon yapalım.' diye düşündük. Bu anlamda fındıkkabuğundan deneme amaçlı aktif karbon ürettik ve farklı üniversite laboratuarlarına ve TÜBİTAK'a gönderdik. Elde ettiğimiz sonuç başarılı olunca bunun tesisini burada kurarak ilimiz ve ülkemiz ekonomisine kazandırmaya karar verdik."
Hilmi Bey yılda üretilen fındığın yarısının ‘kabuk’ olduğuna dikkat çekti. “Yıllık üretilen fındığın yaklaşık yarısı fındıkkabuğudur. Kabuk, Karadeniz'de yakarak enerji elde etmek üzere kullanılır ama biz 'katma değeri yüksek diğer ürünlere dönüştürebilir miyiz' diye düşündük. Fındık kapsülünden hayvan yemi ürettik. Ortaya çıkan ürünün protein ve enerji değeri açısından yüksek olan samandan daha değerli olduğunu gözlemledik. Maliyetlerin yüzde 70’ini oluşturan yem konusunda alternatif olarak üretilen fındık kapsülünden kaba yemin Ordu ekonomisine ilk aşamada 150 milyon lira katkı sağlanmasını amaçlıyoruz” dedi.
Değerli Başkanımızı bu girişiminden dolayı tebrik ediyorum. Umarım zorluklar aşılır ve üretim gerçekleşir, fındığın içi ve kapsülünden sonra kabuğu da büyük bir değer kazanır, bölgemize büyük gelir kaynağı olur. Bu çalışma da diğer faydalı çalışmaların örneği olur. Hayırlı ve uğurlu olsun.
Yakın bir geçmişte de 2040 kitabımızda teklif ettiğimiz Telassoterapi, Deniz kaplıcaları otelleri, sağlık turizmi yatırımı konusunda atılan adım bizi heyecanlandırmıştı. Diğer önerdiğimiz projelerin bir bir hayata geçmesini umuyorum.
Bu açıdan hemşerilerimin kitabımızı yeniden gözden geçirmelerini ve atabilecekleri yatırım adımlarını değerlendirmelerini diliyorum.