Ramazan orucu, müslümanlar üzerine farz olan bir ibadettir. Farz demek, mutlaka yapilmasi geregini ifade eder. Yani, müslüman olan bir insan için Allah'in zorunlu olarak yapmasi geregini bildirdigi kulluk görevlerinden birisidir. Bu görevi yapmayanlara ceza uygulamasi yapilacaktir. Bu cezalar, dini kurallara göre yönetilen toplumlarda bizzat dünyada uygulanir. Diger toplumlarda ise, müslümanin ahiret hesabina terk edilir. Yani kulun hesabi, Allah'i ile kendisine kalmistir. Ahirette mutlaka hesabi görülecektir. Ancak, dünyalik cezalarin ahirete birakilmasi dogru degildir. Ahirete hazir gidilmelidir. Oranin derdi, oraya yeter de artar. Bilinen suç ve cezalarin, firsat elde iken dünyada halledilmesi, dogru olanidir. Allah affeder, diyerek isi savsaklamak dogru degildir. Zira Cenab-i Hakk, Kur'an-i Keriminde; "Seytan sizi, Allah'in affi ile kandirmasin." buyurmuslardir. Kulun görevi, vaktinde vazifesini yapmaktir. Dünyada iken, ise yaramayan bir sürü mel'aneti isleyip, Allah'a ait olan ve ahirette imani kurtaracak, asil yapilmasi gerekenleri savsaklamak ve "Allah affeder" diyerek kendisini kandirmak, akli basinda olan bir müslümanin isi olamaz. Akilli müslüman, önce kendisini kurtarandir.
Ramazan orucunu, geçerli mazereti olup da tutamayanlar için iki yol vardir. Birincisi, ramazan sonrasi, durumu müsait olunca orucunu gününe gün olarak tutmaktir. Ikincisi ise; mazereti devam edenler ve daha sonra da tutma ümidi olmayanlar ( agir hastalgi olup iyilesme sansi olmayanlar gibi), her gün için bir fitre miktari kadar olan FIDYELERINI fakirlere verirler. Bu devirde fakir nerede; kime verilecek, diyenlere ise, özellikle üniversite ögrencilerini tavsiye ediyoruz. Ailesi nekadar zengin olursa olsun, ögrenciye her zaman zekât, fitre , fidye , keffaret ve benzerleri verilir. Çalisarak kazanma sansi olmadigi için. Ögrenciler de bu paralari ( veya malzemeleri ) asli ihtiyaçlarina (yeme-içme, giyim-kusam, yol giderleri, okul parasi gibi) kullanirlar. Oyun parasi, isret masraflari ve keyfi harcamalar için kullanmamalidirlar.
Bir de ramazan orucunu, çesitli bahaneler uydurarak tutmayanlar var ki, Allah hidayet versin ve yardim etsin, onlarin isi çok daha zordur. Bile bile Allah'a isyan ediyorlar. Inanmayanlar için söylecek çok sözümüz yok. Ancak, inandigi halde, sadece cesaretsiz davranarak, korktugu için oruç tutmayanlar var ki, yatacak yerleri yoktur. Çocuklugunda alistirilmadigi için korkuyorlar. Onun için aileler, on yasindan sonra çocuklari alistirmali ve sorumluluklarindan kendilerini kurtarmalidirlar.
Orucun sevap olarak degeri çok yücedir. Çünkü Cenâb-i Hakk: "Kulumun orucunun degerlendirilmesi bana aittir. Onun karsiligini ben verecegim " buyuruyor. Yani, günah ve sevabin tartistigi mizan basinda Cenab-i Hakk; günahi agir gelen müslümanin terazisine oruç sevabindan doldura doldura onu cennete gönderinceye kadar devam edecek. Iste buna, Allah'in rahmet ve merhameti diyoruz. Ve hepimiz, o merhamete muhtaciz . Allah merhamet eylesin.
Saygi, sevgi ve selâmlarimla...