Hepimizin bildiği gibi, Mart aynın ilk haftası Yeşilay haftası olarak kutlanmaktadır.
Yeşilay Teşkilatı, 05 Mart 1920 tarihinde Hilali Ahdar adı altında kurulmuştur.
İlerleyen zamanda Yeşil Hilal, daha sonra da Yeşilay adını alarak çalışmalarını günümüzde de sürdürmektedir.
Yeşilay kutlu bir amaç için kurulmuştur. Türkler konargöçer kültürleriyle geldikleri Anadolu’da tutunmak için çok çetin savaşlar vermişlerdir. Milletimizin zor zamanlarda kenetlenme kültürü hakikaten ciddi bir potansiyel barındırmaktadır… Bu bizler için istikbalimizin güvencesi olan yüksek bir değerdir.
Bize zor zamanlarda birlik olma kültürümüzü, belki Moğol istilalarına karşı bir olma zorunluluğu, belki Anadolu’da tutunmanın zorluklarının kattı ruh hali kazandırdı… Zira bu topraklarda yaşamak kolay değildir. Bir olmadığınızda, çözüldüğünüzde, yok olursunuz. Bu bakımdan, tarih bize zor zamanlarda birlik beraberlik içerisinde olma zorunluluğu ve kültürünü tecrübe ve ders vererek kazandırmıştır.
İşte Yeşilay’ın kuruluşu da böyle çetin imtihandan geçtiğimiz bir zaman diliminde gerçekleşmiştir.
Yeşilay’ın kuruluşu bir keyfiyet değil, bir zorunluluktan kaynaklanmıştır.
Birinci Cihan harbi sonunda, bütün yurdun işgal edilmiş olmasına rağmen, milletimizde istiklal ve mücadele azminin sönmediğini gören düşman; top ve tüfekle yenemediği Türk varlığını, içten çökertmek için alkol ve uyuşturucu maddelere başvurmuş, gençliğin milli ruh ve enerjisini yok etmeyi amaçlamıştır. Bu amaç maalesef hala devam etmektedir.
Birinci dünya savaşı sırasında limanlarımıza uğrayan düşman gemileri, beraber getirdiği yığınla içkileri el altından halkımıza ve bilhassa yurt müdafaasının faal unsuru olan gençlerimize ulaştırılıyordu.
Kısa zamanda içki ve bağımlılığı bir salgın haline gelmeye yüz tutmuştu. İşte bu faciayı görüp, işin vahametini kavrayan vatansever aydınlar, halkı ve gençliği uyarmak ve bu yolda mücadele etmek için, merkezi İstanbul’da olmak üzere, ‘’ 05 Mart 1920 tarihinde, Türkiye Yeşilay Cemiyetini kurdular.
Yeşilay, Şehhül-islam Haydari zade İbrahim efendinin teşvik ve himayesinde, dünyaca ünlü Ord. Prof.Dr. Mazhar Osman Bey ve arkadaşları tarafından kuruldu.
Dün nasıl maskelerini takıp amaçlarını gizleyerek ülkemizde oyunlar oynayan ülkeler vardı ise, bu gün daha fazlası var. Dolayısıyla, her zamankinden daha çok birlik olmak zorundayız.
Bunları, yani emperyalizmin üzerimizde kurguladıkları bin bir şeytanlığı sonra konuşuruz… Ama gelin bu gün içtiğimiz şu sigarayı bir gözden geçirelim: Eskiden yerli tütünden yapılan sigaraları içiyorduk değil mi? Yani yerli sigaraları. Bu gün raflarda yerini alan 230 çeşit marka içtiğimiz yabancı sigaraların verdiği zararlar, bizim yerli sigaralardan kat kat fazla… Yanlış anlaşılmasın, yerli sigaraları tüketelim, bu şekil tiryaki olalım demedim!
Bu market raflarında yerini alan süslü püslü yabancı sigaraların içerisinde bizim eski yerli sigaralardan kat be kat kimyasal katkı maddeleri var… İşte bu durum başta akciğer kanseri olmak üzere ciddi derecede hastalıklara yol açıyor.
Bakın özürlü doğumlarda ciddi bir artış var. Neden? Çok sayıda sigara tiryakisi genç anne, hamilelik döneminde, yetmedi çocuğunu doğurduktan sonra sigara içmeye devam ettikleri için, özürlü, hasta, çelimsiz çocuk doğumlarına yol açıyorlar. Bir şey yaptıklarını zanneden özenti düşkünü bu annelerin yaptıkları maalesef sadece kendilerini ilgilendirmiyor. Bunların yaptıkları faciadır, cinayettir, bir bireyin ömrünü çalmaktır, bu çocuklara yazıktır, annelerinin yüzünden bir ömür boyu sıkıntıya duçar olmaktırlar.
Şayet yakınlarınızda böyle durumlar varsa lütfen mani olunuz, hiç değilse hamilelik ve emzirme döneminde sigara içmemesi için bir hekim yardımı almasını sağlayın.