RIDVAN AYDIN

Tarih: 14.08.2025 09:31

YÜREĞİME SİYAH ÇELENK BIRAKTIM (48)

Facebook Twitter Linked-in

… O esnada kendi sırt paraşütünü, bedenine uyarlamakla meşguldü Göktuğ. Ramazan’ın sorduğu soruya, Serhan’ın verdiği cevabı duymamıştı. Bir test uçağının harici kontrolünde, bakılması gereken hassas noktalarını ve Bakım sicil dosyalarını, birlikte inceledikten sonra, merdivenleri tırmanıp, sandalyelerine neşe içinde oturmuşlardı. 

 

Ramazan Astsubay ön sandalyeye oturmuş Üsteğmen Göktuğ‘un; Tahir Başçavuş da arka sandalyedeki Yzb. Serhan’ın bağlanmalarına yardımcı olmuşlardı. 1G-Süit hortumunu, sağ konsoldaki ilgili yuvasına… Telsiz kordonunun fişini, uçağın alıcı ve verici soketine… Maske hortumunu da oksijen deposundan gelen ana aparata irtibatlamışlardı. 

 

Gözleriyle gülen bir görev sorumluğu içinde “İyi uçuşlar!” dileyip aşağı inmişlerdi. Serhan’la Göktuğ, uçuş kasklarının sol-alt dış duvarına, bir tarafından sabitlenmiş maskeyi ağızlarına yaklaştırıp; sağ yan alt duvarındaki, sürgülü kapama mekanizmasına takarak kapamışlardı. 

 

Böylelikle yer kürenin oksijenine artık ihtiyaçları kalmamış oluyordu. İkisi de bütünleştikleri metal organizmanın (!) oksijen deposundan gelen oksijenini, henüz yerküredeyken solumaya başlamışlardı artık. 

 

Batarya şalteri, Üsteğmen Göktuğ tarafından açıldığı halde, 2İnterfonda soluk seslerinin gelmeyişinden Yzb. Serhan, bir telsiz arızası olduğunu anlamıştı. Emin olmak için uçuş kulesini aradı. Kuleden de cevap yoktu.

 

Sol eliyle kaskın sağ dış kenarındaki sürgüsünü geri çekerek, maskesini yeniden açtı. Alt çene bağını çözüp kafasındaki uçuş kaskını çıkardı. Sağ eliyle de uçağın dış yan kaportasına vurarak, önde oturan Göktuğ’un kendine bakmasına dikkat çekti. Maskesini açmasını ve kaskını çıkarmasını işaret etti. 

 

“İnterfon şalteri açık mı Göktuğ?” Göktuğ eğilerek kokpit sağ konsolda bulunan yere baktı;

 

“Evet, hocam açık!” Yzb. Serhan eliyle, Ramazanın dikkatini çekti. Havacılığın işaret diliyle İnterfon arızasını belirtti. Ramazan yeniden yukarı geldi…

 

“Muhtemelen interfonumuz arızalı Ramazan Gardaş! Lütfen bir telsizci arkadaş çağırır mısın?” 

 

O esnada Tahir Başçavuş durumdan vazife çıkarmış, burun kompartımanını açarak telsiz kumanda kutusunun bağlantı uçlarını, oksitlenmiş ihtimaliyle söküp, belli ki yeniden takmıştı. Ama netice değişmemişti. Tahir Başçavuş ’un elindeki mobil telsizle olası ki telsiz atölyesinden bir uzman çağırdığını yukardan gözlemliyordu. Uçağın burun kompartımanı yeniden açıldı. 

 

Monteli olduğu kompartıman raylarından alınan arızalı telsiz, faal telsizle kısa sürede paket halinde değiştirildi. Uçuş kasklarını yeniden giydiler. Oksijen maskelerini yeniden taktılar. Elektroniğin o ilk andaki açılışının kulaklıklara hafifçe bir baskı yapan uğultusundan, arızanın giderildiğini anlamıştı Yzb. Serhan. Sıra, aralarındaki sesli iletişimi sağlayacak olan İnterfon kontrolündeydi:

 

“Hocam duyuyor musunuz beni?”

 

“Evet Göktuğ. Şimdi beş net duyuyorum!”

       

“Ben sizi üç kuvvetinde duyuyorum!”

 

Havacılık jargonunda bir telsizin alıcı ve verici niteliği, “Beş” üzerinden değerlendirilirdi. Beş; en net, en pürüzsüz ölçüsüydü telsizle iletişimin. Maske hortumuna helezoni sarılı telsiz kablosunun fişini çıkarıp yeniden taktı.

 

“Peki, şimdi nasıl?..”                       

 

“Şimdi güzel! “Beş net” duyuyorum hocam!”

 

“Yeryüzünde uzun süre uçmayı beklemekten, her bir yanı tutulmuş, oksitlenmiş sanki bu delibozuğun”

 

“Galiba öyle hocam”

 

“Hayatın zembereği, dinamizme kurgulu Göktuğ, illaki devinim gerektiriyor”

 

“Haklısınız hocam. Her varlık gibi”

 

“Aynen öyle!”

 

Uçuş öncesi brifinge uyarlı bir görev bölümüyle, her pilot kokpitinin dâhili kontrollerine başladı. Birlikte yapılması gerekenleri ise dizlikleri üstündeki test uçuş checklistlerinden (kontrol listesi), karşılıklı bir titizlikle madde-madde yapmışlardı. İlk çalıştırma esnasında, ani başlayabilir bir yangın olasılığına karşı Kanopi açıktı.

 

“Kuleden motor çalıştırma istiyorum hocam”

 

“Arka kokpit hazır Göktuğ”

 

3“Diyar “4Viran üç dokuz” iyi günler”

 

“İyi günler Viran üç dokuz, burası Diyar”

 

“Viran üç dokuz, 501 numaralı görev için Motor çalıştırma!”

 

“Viran üç dokuz Diyar; Pist üç dört, Rüzgâr 010 derecelerden 12 6Knot, Sıcaklık 8 derece. 01 nolu görev için, motor çalıştırma serbest!”

 

Ütğm. Göktuğ’un, işaret parmağını havaya kaldırıp, kaskının tepesinde boşluğa çizdiği birkaç daire, aşağıdan okey işareti alınca, starter butonuna bastı. Yzb. Serhan; Göktuğ’un starter butonuna dokunup bıraktığını, arkadaki gösterge panelinin, ön panelle senkronize verilerinden izliyordu. Aynı anda paneldeki kronometreye bastı. Ön kokpitte ne kadar uçuş ve motor aleti varsa, aynısının arka kokpitte de olmaları, eğitim için de kullanılan çift kumand uçakların özelliğiydi. 

 

Uçaklarda starter ünitesi hem yanma odalarındaki bujilerin çakmasını başlatır hem de motorda ilk dönü başlasın diye, starter valfini açardı. Hava arabasından, dev bir kompresörün, kalınca bir hortumuyla, uçak gövde altındaki starter yuvasına irtibatlı tazyikli hava; motor dönü göstergelerinde, rakamların yükselmesini başlatmıştı. 

 

Yüzde 16 7R.P.M. e ulaştığında; Göktuğ gaz kolunu rölantiye attı. Motor yanma odalarında, çakan bujiler üzerine gönderilen yakıtın, ateşleme sancılarıyla koca azman, ilk homurtularına başlamıştı bile. Yüzde 45 R.P.M. de yerdeki kompresör operatörüne verdiği “kes” işaretiyle, motorun ilk dönüsünü sağlayan, harici havayı kestirtmişti. 

 

Adedi devir denilen motor dönü saati, yerde maksimum 45 saniye içinde olması gereken, rölanti değerlerine ulaşmıştı… Olası bir savaşın, insanlığa ölüm kusacak makinesini, gök mekânda uçurmayı üstlenmiş tüm göstergeler; olmaları gereken değerlerindeydiler o an. 

 

Motor çalıştırma sonrası, pilotların hem kendi aralarında hem de uzman teknisyenlerle ortaklaşa yaptıkları, olanca yer kontrolleri tamamlanmıştı. Kendilerini titiz bir dikkatle bekleyen teknik emektarlara, her iki elinin, yukarıya kaldırılmış başparmağını, bilekten birkaç kez sağa sola oynatarak, takoz alma işaretini vermişti Üsteğmen Göktuğ…

 

Vakit, gerek yer gerekse hava trafiğini düzenleyen Uçuş Kulesinden, pist başına gitmek için müsaade alma vaktiydi…

 

Not; Rıdvan Aydın’ın “YÜREĞİME SİYAH ÇELENK BIRAKTIM” adlı, roman dosyasından devam edecek…

 

Dipnot;

[1] Savaş pilotlarının pantolon gibi giydikleri, yarım beden basınç elbisesi

Kokpitlerde iki pilot arası iletişim sağlayan elektronik donanım.

Diyarbakır uçuş kulesinin o aya ait on beş günlük kodu.

Üsteğmen Göktuğ’un o aya ait on beş günlük kodu.

Test uçuş görevinin o aya ait on beş günlük kodu.

Havacılık ve denizcilikte kullanılan İngiliz hız birimi.

(Rotate Per Minute) Rakamların sonuna iki sıfır eklenince, motorun bir dakikadaki dönü sayısı.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —