Adi gül anlamina gelen Rodi etnik Rum kizlarindan biriydi.
Karadeniz kiyisindaki Ünye’de dogmustu.
Pontus Rumlarinin buralarda hikayeleri vardi dileri Helence’nin (Eski Yunanca)en eski sivelerinden biriydi
Ünye'de Rum kültüründen geriye ecis bücüs birkaç yapi enkazi kaldi. En kutsal yerlerini ya yiktik, ya hamam yaptik (Eski hamamin 13.yy kalma sapel (Küçük kilise) oldugu söylenir.
Çocuklugumuzda, yani 50'li yillarda biraz daha fazla idi geride kalanlar. Hala birkaç Rum ve Ermeni aile vardi. Aklima Migirdiç ve Murat amca geliyor. Ilkokul arkadasimiz Mardiros'u, abisi Gazaroz'u, terzi babasi Levon amcayi kim unutur ki?. Çogu önce Istanbul'a sonra baska ülkelere gitmek zorunda kaldi. Rum ve Ermeni tüm Ünyeli hemserilerimizi kaçirdik. Su anda Ünye'de kala kala bir kisi kaldi. Tornaci Karakin amcanin oglu. O da çekip giderse hiç sasmam.
Ben hayatimda ne anam babamdan ne de es dosttan Rum ve Ermeni komsularimiz aleyhine tek bir laf isitmedim. Neden apar topar ayrilmak zorunda kaldilar bilmiyorum. Çocuktuk. Belki farkinda degildik sosyal sorunlarin. Belki Istanbul'daki olaylar korkuttu onlari. Belki de baskiya maruz kaliyorlardi.
Geçenlerde, Internet’te, Ünye hakkinda arastirma yaparken bir hikâye gözüme çarpti. Hem ilgimi çekti hem de üzdü beni. Düsünün dört çocuklu Ünyeli genç bir dul kadin, dogup büyüdügü, memleketi bildigi kasabamizdan kaçmak zorunda kaliyor. Simos Kerassides adli bir Rum tarafindan yazilmis ve muhtemelen Rumca orijinalden Ingilizce’ye çevrilmis.
Çünki Ingilizcesi’nde bazi hatalar var. Tabii bir de Türkçe'ye çevrilince biraz garip oldu ama yine de ilginç.
Hikayenin kahramani Pontuslu Ünyeli Rodi Simos Simos’un babaannesi oluyor.
Rodi'nin torunu Simos’u bulup kendisine bir not yazdim. Kendisinden ailesinin veya Ünye’nin resimleri var ise göndermesini istedim. Simos mesaja cevap verince çok sasirdim. Babaannesinin Ünye'den dört çocuguyla birlikte alelacele ayrildigini ve yanina hiçbir resim alamadigini yaziyordu.
Mehmet Kavaklioglu
Iste Rodi’nin Hikâyesi
Ünyeli Rum Kizi Rodi
“The Girl from Pontus”
Adi gül anlamina gelen Rodi etnik Rum kizlardan biriydi. Karadeniz kiyisindaki Ünye’de dogmustu. Pontus Rumlarinin çok köklü bir tarihi vardi ve konustuklari sive de Helence’nin en eski sivelerinden biriydi. Küçük Asya’nin batisindaki Rumlar ülkeyi terk etmisti ama iç Anadolu ve Karadeniz’dekiler, 1924’e Lozan anlasmasindan bir yil sonraki mübadeleye kadar yerlerinde kaldi.
Rodi Theodorides boylu poslu, hos yüzlü, sevimli bir kizdi. Zayif ve narin olmasina ragmen cesurdu ve çelik gibi iradesi vardi. Zengin bir aileden idi ve Hristos Kerassides adli zengin bir terziyle evlendi. Evlendikten sonra Ünye’de, sahilde, Rodi’nin üç katli evine yerlestiler. Cilar köyünde tarlalari da vardi. Rodi birbirinden güzel yemekler pisiren çok iyi bir ev kadini oldu.
Hristos selvi gibi, elleri ve bacaklari uzun bir adamdi. Terzi oldugundan hep güzel giyinirdi. Iyi niyetli yardimsever bir insandi. Sik sik Türkiye’nin iç bölgelerine gider hem Rumlarla hem Türklerle is yapardi.. Hristos, yilda birkaç kez is için Rusya’ya da giderdi. Hristos, Türk-Rum savasi sirasinda diger tüm Hristiyanlar gibi Amele Taburuna gönderildi. 1925 yilinda kendisinden hala haber alinamamisti ve muhtemelen diger birçok kisi gibi o da ölüp gitti.
Karadeniz vapuru Istanbul rihtiminda[1]
Ünyeli Rumlar 1925 yilinda bir komite kurup Istanbul’daki Yunan büyükelçiliginden kendilerini Yunanistan’a götürecek bir gemi istediler. Euxine Pontus (Karadeniz) adli bir gemi bir gün Ünye’ye demir atti. Alelacele gemiye tasinan Rumlar arasinda Rodi ile 13 yasindaki oglu Chryso, 10 yasindaki kizi Despo, 7 yasindaki oglu Simon ve üç aylik kizi Giorgitsa da vardi.
Rodi en gerekli gördügü birkaç parça esyayi da yanina almisti. Çatal, kasik, havan, buhurdan ve üç kanatli Meryem Ana resmi. Bu Meryem Ana ikonu en az dört kusaktir ailesinde bulundugundan onun için çok önemliydi. Bunlarin yanisira yaninda daha sonra ilk ihtiyaçlarini karsilayabilmek için Yunan drahmisine çevirdigi Türk kâgit parasi da vardi.
Gemi, Rodi ile çocuklarini Selanik’e birakti. Kalamaria adli mülteci kampindaki ahsap barakalara yerlestiler. Babasiz aile birkaç ay sonra Charilaou adli baska bir mülteci kampinda, saçtan yapilma bir kulübeye tasindi. 1929 yilinda ise, hükümet, Toumpa’da mülteciler için insa edilen sosyal konutlardan birinin tapusunu onlara verdi.
Geçinebilmek için tüm aile fertleri çalismaya basladi. Rodi her gün temizlige giderken, Chryso Toumpa sokaklarinda simit satmaya, Despo ise
bir dokuma fabrikasinda çalismaya basladi. Küçük Giorgitsa’yi ise komsu bir kadina birakiyorlardi.
Babasiz büyümek Rodi’nin çocuklari için çok zor oldu ama bundan en çok küçük Simos Ikinci Dünya savasi sirasinda Almanlar Yunanistan’i isgal edince Rodi’nin üç çocugu da direnis kuvvetlerine katildi. Sadece büyük kizi Despo, tehlikeli islerle ugrasmak yerine evde kalip annesine bakmayi tercih etti. Rodi, bodrum merdiveninden yukariya içi kilit ve anahtar dolu agir bir çuval tasirken belini incitmisti. Chryso’nun karisi Evanthia da direnise katildigindan küçük Panos babaannesiyle birlikteydi.
Trajedi çok çabuk geldi. Evanthia bir operasyon için komsu Kilkis kasabasina gittiginde Almanlar tarafindan yakalandi ve oracikta kursuna dizildi. Simos ise, 1943 yilinda, ELAS kuryesi olarak (Yunan Halk Kurtulus Cephesi) gizli bir mesaj tasirken Pindos daglarinda pusuya düsüp isbirlikçi Rumlar tarafindan öldürüldü.
Rodi’nin büyük oglu Chyrso, birgün, Selanikte’ki askeri bir depoda Almanlara ait birkaç askeri kamyonu havaya uçurdu. Ancak bir arkadasinin yakininin ihbari üzerine daga kaçti. Basina ödül koyan Almanlar, oglu Pantos’u da rehin alip bir yetimhaneye yerlestirdiler.
Chryso Kerassides ile dagda yapilan bir törenle gizlice evlendi. Nikâhlarini direnis kuvvetlerinden bir papaz kiydi. Artik Anna’nin da bir erkegi, güvenecek bir kocasi vardi. Fakat bu güvenlik duygusuna ragmen hayati gittikçe zorlasmaya basladi. Devlet, kadin memurlarin gizlice direnisçilerle evlendiginden haberdardi. Önce isinden atildi. Daha sonra ise kendini iç savasin içinde buldu. Yeni hayati yetimhane hayatindan daha zordu. Sadece Almanlar degil onlarla isbirligi yapan milliyetçi Rumlar tarafindan da araniyorlardi.
Anna, 1946 yilinda bir erkek çocuk bebek dogurdu. Çocugun daha kirki çikmadan babasi Chyrso eski bir ELAS üyesi oldugundan tutuklandi. Baskin aileyi sok etti. Rodi mutfakta, gelini ise kayinvalidesinin yataginda hüngür hüngür agliyordu. Despo, bebegin besigini sallarken Giorgitsa erkek kardesini tutuklayan kisilere küfür ediyordu.
Chryso Girit adasinin güneyinde bir avuç insanin yasadigi kiraç Gavdos adasina sürgüne gönderildi. Sürgünü alti ay sürecekti ama iki yil kaldi adada.. Karisi ve kiz kardesi Despo, avukat tutarak ve gazetecilerin de yardimiyla Chryso’nun özgürlüge kavusmasini sagladi.
Giorgitsa ise önce Sakiz adasina, sonra da Yunanistan’da Trikeri adli küçük bir kiyi kentine sürgün edildi ama en sonunda sag salim evine dönmeyi basardi.
Rodi Ünye’den ayrilirken:
7 yasinda olan oglu Simon, 1943’de, (25 yasinda) Almanlarla isbirligi yapan Rumlar tarafindan öldürüldü.
10 yasinda olan kizi Despo, 1952’de (27 yasinda ) gögüs kanserinden,
Anne Rodi 1963’de (60 yasinda ) kalp krizinden
13 yasinda olan oglu Chryso, (hikayeyi yazan Simos Kerassides’in babasi) 1989’da (77 yasinda) kalp krizinden,
3 aylik kizi Giorgitsa ise 2003 yilinda (78 yasinda) dogal nedenlerden vefat etti.
Simos Kerassides’in annesi Anna ise hala sag.
Hani dagda Chryso ile gizlice evlenen kiz.
Mehmet Kavaklioglu
Washington-UBD